Orhan Bahtiyar ismine bu sayfaların okurları aşinadır. Kadıköylü olan Bahtiyar’ı bugüne dek yazdığı kitaplarla gazetemize konuk etmiştik. Şimdiki misafirliğinin nedeni ise yine bir kitap… Efsane Kadıköylü, gökyüzü sevdalısı Vecihi Hürkuş’u anlattığı yeni romanı “Vecihi Kara Tehlike”
İnkılap Kitabevi’nden çıkan 382 sayfalık romanda yazar, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında yarattığı mucizelerle Kurtuluş Savaşı'na büyük katkı sağlayan, Türk havacılık tarihinin mihenk taşlarından Hürkuş'un azmini ve sarsılmayan inancını anlatıyor. Yarı-belgesel bir nitelik taşıyan Vecihi Kara Tehlike, uçma tutkusunun insanları nereye getirebileceğine, yokluklar içinde nasıl tayyare yapılabileceğine dair anılarla dolu.
Gerisini Orhan Bahtiyar’a sorduk.
Benimkisi Vecihi Hürkuş'tan ziyade havacılığa ilgi... Pilotluğun kıyısından dönmüş biriyim. İki hayalimden biri pilot, diğeri yazar olmaktı. Ben ikinciyi gerçekleştirirken birinciye hep özlem duydum.
Sunay Akın’dan bir gösterisinde dinlemiştim. Daha sonra yazdığı kitaplarda da rastladım. Duyduklarım karşısında hem çok şaşırmış hem de üzülmüştüm. Vecihi Bey’i daha çok kişi tanımalı diyerek yola çıktım.
“MUCİT VE GİRİŞİMCİ”
Vecihi Hürkuş’un benim ruhumdaki ve zihnimdeki karşılığı vatan sevgisidir, azimdir, cesarettir ve çalışkanlıktır. Her şey bir yana önemli bir mucit ve girişimci. Tüm bu özellikleri keskin bir zeka etrafında toplamayı başarabilen insan sayısı da oldukça az. Esir olarak tutulduğu Hazar Denizi’nin ortasındaki bir adadan hem de kış mevsiminde kaçabilen ve İran’da karaya çıkarak yurda dönmek için üç ay boyunca yürüyen biri için hangi söz, hangi sıfat yeterli olabilir ki? Askeri kahramanlığı kadar sivil havacılıkta gösterdiği başarılarıyla da Türk Havacılık Tarihini şekillendiren önemli insanlardan biri.
Onu yetişkinlerden daha çok çocukların tanıması gerektiğini düşünüyorum. Zira Vecihi Hürkuş da çocukları çok sever, onlara havacılık sevgisi aşılamak için türlü yollar denerdi. Kadıköy Kalamış’ta kurduğu uçak fabrikasının bahçesine kimse giremezken, sadece çocuklar girebilirdi. Hatta sırf çocuklar gelip uçaklara yakın olsunlar, havacılığa merak salsınlar diye, fabrikanın bahçesine bir de çocuk parkı yaptırmıştı. Esasen Vecihi Bey'i herkes tanımalı. Ama daha çok çocuklarımızın hayallerine yerleştirmeliyiz onu. Bir milletin geleceğini çocukların hayalleri oluşturur. Çocuk kitabını okuyan çocuklar da büyüyecek elbet. İşte o zaman edebiyat devreye girecek onlar için. Vecihi - Kara Tehlike, Vecihi Bey hakkında yazılan ilk edebi eserdir.
Evet, 2014 yılında Aya Kitap tarafından "Gece Tayyarede Açıkta" ismiyle yayınlanmış ve oldukça da ilgi görmüştü. İnkılap Yayınevi Vecihi Bey'i daha geniş kitlelere yayabilmek için kolları sıvadı. Hem İnkılap Yayınevi'ne hem de Aya Kitap'a çok teşekkür ediyorum buradan.
Vecihi- Kara Tehlike, 1.Dünya Savaşı’ında Vecihi Bey’in Bağdat Cephesi’ne gidişiyle başlayıp Kurtuluş Savaşımızın kazanılmasına kadar geçen dönemi anlatıyor. Bu kitap için, Kurtuluş Savaşımızı onun tayyaresinden izleyeceksiniz de diyebiliriz aslında. Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında telgrafçıların ve tayyarecilerin büyük pay sahibi olduğunu söylemiştir. Kitabımda Vecihi Bey’in yerden 3.000 metre yüksekte, vatan savunması esnasındaki duygularını, düşüncelerini, acılarını, sevinçlerini ve kayıplarını görecek, onunla birlikte tüm bu duygulara ortak olacaksınız.
“VATANİ BİR GÖREVDİ”
Aslında öyle bir odağım hiç olmadı. Niyetim ikinci bir kitap yazarak Vecihi Bey'in sivil havacılık hikayesini de anlatmaktı. Ancak bunu başka bir meslektaşıma bırakmayı uygun gördüm. Zira yazacak birbirinden farklı çok hikayem var. Vecihi Bey'i anlatmak benim için vatani bir görevdi. Yaptım ve bitti.
Evet kendileriyle tanışmışlığım ve sohbet etmişliğim var. İkisi de son derece saygı duyulacak önemli insanlar. Alp Bey'in 1976 yapımı olan ve Şener Şen'in Vecihi karakterini canlandırdığı filmden ağlayarak çıkan tek seyirci olduğunu öğrendiğimde çok hüzünlenmiştim. Benim dedem böyle biri değildi diyerek ağlayarak çıkmış çocukken o filmden. Yıllar sonra Ertem Eğilmez'in oğlu, arkadaşım Ferdi Eğilmez ile bu konuyu konuştuğumuzda ‘Babam sadece Vecihi Bey'i kendince anmak istemişti’ demişti. Düşünüldüğü gibi bir niyeti hiç olmadı demiş ve olayı bir nevi tatlıya bağlamıştı.
Kitabın hazırlık kısmı, yazım süreci boyunca sürdü aslında. Yani yaklaşık iki sene boyunca hem araştırdım hem de yazdım diyebiliriz. Çünkü yazarken sürekli karşıma yeni bilgiler, yeni kişiler ve o kişilerden edindiğim hatıralar çıktı sürekli. Bu öyküler ve anılar da kitabı daha zenginleştirdi ve hikayesini de güçlendirdi. Ama asidi kaçmış gazoz içilmez. O hikayeleri kitabı okumak isteyenler için saklı tutuyorum şimdilik
İlk Hürkuş filmini çekenler çekmeyecekse tabi ki var :) Hatta ben yaklaşık 40 dakikalık bir senaryo yazdım bile. Doğru zamanı ve doğru kişileri bekliyorum. Benim yazdığım senaryo, ilk filmi yapanların bitirdiği yerden başlıyor. Neyi anlattığınızdan ziyade, nasıl anlattığınız çok önemli.