İstanbul Devlet Opera ve Balesi, 50. sanat yılını, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda düzenlenen ‘50. Yıl Gala Konseri’ ile kutladı. 1960 yılında Tepebaşı Tiyatrosu’nda sahnelenen ‘Tosca’ operası ile başlayan bir serüven bugün 50. yaşını kutlayan bir kültür-sanat kurumuna dönüştü.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi (İDOB), 50. kuruluş yıldönümünü AKM’den uzakta, Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda düzenlenen muhteşem bir konserle kutladı.
24 Aralık Cuma akşamı düzenlenen kutlama töreninde 50. yıl hizmet ödülü alan Meral Menderes’in genel müdür Rengin Gökmen’e hitaben “Lütfen bizi göçebelikten kurtarın” demesi büyük alkış aldı.
Mayıs 2008 tarihinde Taksim AKM’nin (Atatürk Kültür Merkezi) tadilat nedeniyle boşaltılması üzerine, İDOB çalışmalarını Kadıköy Belediyesi’nin tahsis ettiği Süreyya Operası’nda sürdürüyor. İDOB, sanatsal çalışmalarını Tekel’in Üsküdar’daki eski tütün deposunda, dekor hazırlama çalışmalarını da Beyoğlu Hasköy’deki eski bir fabrika binasında güç şartlarda devam ettiriyor, ancak tüm zorluklara rağmen İstanbulluları bale ve operadan mahrum etmiyor.
Kuruluş yıldönümü konuşmalarında da İDOB’un yaşadığı bu zorluklar ön plandaydı.
İDOB, GÖÇEBELİKTEN KURTULSUN
İDOB’un 50. Yıl Gala Konseri’ne; Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür ve Genel Sanat Yönetmeni Prof. Rengim Gökmen, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdür ve Sanat Yönetmeni Suat Arıkan, Devlet Sanatçısı balerin Meriç Sümen, emekli orgeneral Aytaç Yalman, Kadıköy Kaymakamı Hasan Karahan, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcısı Kemal Canbaz, tiyatrocu Enis Fosforoğlu ile gazeteci Hıncal Uluç’un da aralarında bulunduğu çok sayıda konuk katıldı. Etkinlik İstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü Suat Arıkan’ın açılış ve hoş geldin konuşmasıyla başladı. Arıkan, 1960'ta kurulan İDOB’un öyküsünü özetledi.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Prof. Rengin Gökmen, opera ve balenin tarihçesi hakkında bilgi vererek, Türkiye’de opera ve bale kurumlarının Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün 1924 yılında gerçekleştirdiği müzik devrimiyle kurulduğunu ifade etti. 1960 yılında İstanbul Belediyesi Şehir Operası adıyla kurulan İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin İstanbul’un dünya kenti olmasında önemli katkılar sağladığına dikkat çeken Gökmen, “İDOB, artık İstanbul’un güzide sanat kurumlarından biri. Opera ve bale İstanbul için yüklenmiş olduğu misyonu yüzyıllar boyu sürdürmeye devam edecektir. Ancak 50. yılımızda ne yazık ki İstanbul’da opera ve bale sanatlarını tam olarak icra edebilecek bir sahneden mahrumuz. Bu yalnız biz sanatçılar ve izleyicilerimiz için değil, her köşesinde yarı bir hazine saklı olan bu kent ve onun dünyaya yansıyan yüzü için de bir eksiklik. Bu güzel kentin en kısa sürede yeniden ve gerçek anlamda br opera ve bale sahnesine kavuşmasını umudumu koruyorum. İDOB’un kurucusu olan değerli sanatçımız Aydın Gün’ü de minnet ve şükranla anıyorum” diye konuştu.
Gecede, İDOB’un 50 yıl önce 1960’da Tepebaşı’nda sahnelediği ilk temsili “Tosca’da görev alan sanatçılar” Atilla Manizade ve Meral Menderes ile o zamanki adıyla İstanbul Şehir Balesi’nin ilk sanatçılarından Semra Şatıroğlu, Tülin Oğurman ve Barlas Kobaner’e plaket verildi.
Meral Menderes, Opera ve bale sahnesinin AKM’den taşınmasına tepki olarak “Lütfen bizi göçebelikten kurtarın’ dedi. Bu talep, salondan büyük alkış aldı.
Ödül töreni ardından 50. yıl kutlama konseri gerçekleştirildi.
Konserde şimdiye kadar İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sahnelenen ve büyük ilgi gören eserlerden aryalar ve koral bölümler yer aldı. Konserde deneyimli sanatçıların yanı sıra kuruma yeni katılmış, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ni gelecek 50 yıla taşıyacak sanatçılar yer aldı.
Konserde İDOB’un genç sanatçıları Gülbin Kunduz ve Caner Akgün’ün yanında deneyimli solistler Jaklin Çarkçı, Gülgez Altındağ, Bülent Atak, Sema Günsoy, Sedat Öztoprak, Efsın Öztoprak ve Hüseyin Likos İstanbul Operası’nda sahnelenen operalardan aryalar seslendirdiler. Ulvi Cemal Erkin, Verdi, Puccini, Bizet, Mozart ve Ahmet Adnan Saygun’un sevilen eserlerinden bölümleri, sanatçılar başarıyla seslendirdi.
Şef Serdar Yalçın’ın yönettiği orkestranın koro şefi Mikhail Iskrov, başkemancı da Oleksandr Samoylenko’ydu
1960 YILINDA KURULDU
İstanbul Devlet ve Opera Balesi, Türkiye’de operanın gelişmesine büyük katkısı olan Carl Ebert’in asistanı olan Tenor Aydın Gün tarafından kuruldu. Ankara Operası’nda hem yöneticilik, hem idarecilik, hem de tenor sesiyle solistlik yaptığı gibi opera sanatını tüm yurda turneler yaparak tanıtmaya çalıştı. Gün, operayı Ankara dışına taşımak ve İstanbul’da ikinci bir opera oluşturmak için çok çalıştı. Türk operasına daha başından beri damgasını vuran kişilerden biri olan Aydın Gün, yöneticiliğinin yanında birçok eserde başrol üstlendi ve eserler sahneye koydu. Ekibiyle birlikte defalarca İstanbul’a turneler yaptıktan sonra, artık bu şehirde bir opera kurma düşüncesi iyice aklında yer edince, bunu nasıl yapabileceğini düşünen Aydın Gün, sonunda İstanbul’da faaliyet gösteren Şehir Tiyatroları bünyesindeki bu oluşumu gerçekleştirebileceğini düşünerek, İstanbul Belediye Başkanı Kemal Aygün ile görüştü. Şehir operasının kurulmasında, o sıralarda Şehir Tiyatrosu’nun başında bulunan Muhsin Ertuğrul’un çok büyük desteği oldu. Şehir Tiyatrosu’nun tüm atölyeleri Şehir Operası’nın destekçisi oldu, kadrodaki eksik sanatçıları sağlamak için gazetelere ilanlar verildi. Ankara Devlet Opera ve Balesi ile yurt dışından gelen sanatçılarla kadroya takviye yapıldı. Sonunda İstanbul Belediyesi Şehir Operası’nı açmak için bütün hazırlıklar tamamlandı ve 19 Mart 1960’da Tepebaşı Tiyatrosu’nda Puccini’nin “Tosca” operasını seslendirmek için perde açıldı. Bu opera, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sergilediği ilk eser, oldu.
Dönemin Belediye Başkanı Kemal Aygün’ün de desteğiyle sanat hayatımıza kazandırılan İstanbul Operası, bu tarihten sonra birbirinden güzel eserleri sahnelemeye başladı.
Böyle başlayan bir serüven ile atılan ilk tohum, bugün 50. yaşını kutlayan bir kültür-sanat kurumuna dönüştü.
Ancak, 50. yılını kutlayan İDOB, eserleri sahnelediği Taksim Atatürk Kültür Merkezi’nin tadilat nedeniyle boşaltılması nedeniyle, çalışmalarını Kadıköy Belediyesi’nin tahsis ettiği Süreyya Operası’nda sürdürüyor. İDOB, sanatsal çalışmalarını Tekel’in Üsküdar’daki eski tütün deposunda, dekor hazırlama çalışmalarını da Beyoğlu Hasköy’deki eski bir fabrika binasında güç şartlarda devam ettiriyor, ancak tüm zorluklara rağmen İstanbulluları bale ve operadan mahrum etmiyor. Ancak, İstanbul gibi 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan bir kentte opera ve bale oyunlarının sahnelebileceği bir salon olmaması büyük bir eksiklik.