Çılgın Hedwig'in Kadıköy turnesi

‘Hedwig ve Angry Inch’in, Türkçe uyarlamasında trans bir şarkıcıyı canlandıran oyuncu Yılmaz Sütçü, “Özgürlüklere bu kadar ihtiyacımız olan bir dönemde bu oyunu sahnelemek önemli" diyor

27 Ekim 2016 - 14:12

Gökçe UYGUN
Başlığa bakıp da bunun bir müzik röportajı olduğunu sanmayınız, bu bir tiyatro haberi. Daha doğru bir minimal müzikal haberi, hem de ‘bis yapan bir müzikal’. Zira izlediğim gösterimde müzikal bittikten sonra seyirci bis talebinde bulundu! Oyuncular ve orkestra da bu talebi kırmayarak bir şarkı için tekrar sahneye çıktı.
Bahsettiğim oyunun adı “Hedwig ve Angry Inch’’. Kült bir Broadway müzikali. Pek çok ülkede sahnelendi, çok beğenildi, onlarca ödül aldı. Filmi de çekildi, kapalı gişe oldu. Hedwig, Doğu Berlinli trans bir şarkıcı, Angry Inch de orkestrasının adı. Dünya turnesinde olan Hedwig’in yolu bugünlerde İstanbul’a düştü. Zira, müzikal eserler sahneye koymak üzere yola çıkan Kazan Dairesi ekibinin ilk prodüksiyonu olarak Türkçe uyarlandı. Hedwig’e muhteşem sesi, kırık Türkçe’si, 2 saatlik yüksek performansı ile sahnede hayat veren ise oyuncu ve müzisyen Yılmaz Sütçü.
Oyunun 1 Kasım’da sahneleneceği Moda semtinde buluştuğumuz ve Hedwig’i sorduğumuz Sütçü, tatlı heyecanı ve yüksek enerjisiyle yanıtladı bizi.

* Önce bize biraz Kazan Dairesi’ni tanıtır mısınız?
Hem müzik, hem tiyatro hem de dansı içinde bulunduran, metinle müzik ve oyuncu arasında sağlam bağlar kurmayı hedefleyen bir tiyatro ekibiyiz. Alternatif metinler arayışı içindeyiz. Açıkçası biraz ‘turistik’ olan Broadway işlerine pek öykünmüyoruz. Müzik, dans ve metnin harmanlandığı işlerin peşindeyiz. O anlamda Hedwig bulunmaz bir fırsat oldu.
Kazan Dairesi olarak yetileri geniş bir ekibiz. Farklı mesleki geçmişi olanlar var, dramaturji ve konservatuar okuyanlarımız, dans eden arkadaşlarımız var. Ben de konservatuar okudum, geçmişimde de 10 yıl kadar solistliğim var.

* Demek müzikaldeki şarkıları o kadar güzel seslendirmenizin sırrı bu.
(gülümsüyor).. Evet, biraz onun ekmeğin yiyoruz.

* Zaten oyuncular genelde pek çok alanda yetenekli oluyorlar. Ama sizin performansınız gerçekten inanılmazdı.
Teşekkürler. Bu tabi deneyimle alakalı. Uzun zaman şarkı söyledikten sonra aslında ilk hedefim olan tiyatroya dönmek istedim. Çok da geç de olsa Müjdat Gezen Konservaturaı’na girdim, iyi de oldu. 10 sene kadar doğaçlama oynadım. Şimdi Hedwig’te hepsini bir arada yapabiliyorum.

* Efsane bir müzikali Türkiye’de sahnelemek fikri nasıl doğdu?
 2 yıl öne ABD’ye gittiğimizde pek çok Broadway oyunu izledik. Ama Hedwig kapalı gişe idi, bilet bulup da izleyemedik. Ben de oyun kitapçığını aldım. Türkiye’ye döndüğümde 1.5 yıl botunca şarkıları dinledim, videoları ve filmini izledim. Çok etkilendim. Derken ‘Biz bunu yapsak’ diye hayal kurmaya başladım. Sonra 6 ay aralıksız Türkçe’ye çeviri ve şarkıların adaptasyonunu yaptım.

* Sadece rol almakla kalmadınız, işin mutfağında da varsınız.
Evet her şeyinde varım!

* Sanırım oyuncular, her aşamasında görev aldıkları eserlerde rollerini daha bir iyi canlandırabiliyorlar.
Artık yaş olarak da kendi istediğim şeyi yapma zamanı gelmişti. Birinin projesinde olduğunda ona hizmet etmek durumundasın. Bu da güzel bir şey ama bir yanda da tatmin olup olmama duygusu var. Manevi tatmin hep eksik kalıyordu, o açığı Hedwig ile tamamladık. 

* Yazar John Cameron Mitchell, ilk başta sizi reddetmiş.
Evet Türkiye telif haklarını almak için başvurduğumuzda, telifler dünyaya açmayacakları gerekçesiyle reddedildik. Sonra biz de, bizim bu işi Türkiye böyle bir kutuplaşma içinde iken, özgürlüklere bu kadar ihtiyacımız olan bir dönemde yapacak olmamızın öneminden, trans cinayetlerinden filan bahseden bir mektup yazdık. Yani Türkiye’nin bir bilançosunu çıkarıp gönderdik!

* Değil mi, tam da böyle ‘cesur’ işlere ihtiyacımız odluğu bir dönemdeyiz.
Bence de ihtiyacımız var. Sanırım yazar da bundan etkilendi ve bize hakları açtı.

* Sonra sahneleme süreci başladı herhalde.
Evet, 4-5 ay prova yaptık. Hala da sürüyor, çünkü yenilikler, değişiklikler olabiliyor.

* Müzikalin konusuna gelecek olursak. Hedwig’in yolu nasıl oluyor da İstanbul’a düşüyor.
Çünkü sevgilisi olan şarkıyı takip ediyor. O şarkıların kendisine ait olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Geçmişinde kötü aşklar yaşamış, kalbini kıran bu aşk maceralarını şimdi de İstanbul’da anlatıyor.

* Bir oyuncu olarak, trans bir bireyi canlandırmak nasıl bir şey?
Çok zormuş. Cidden! Herşeyden önce o saç, ağır makyaj, kostüm… Transların bu bakım rutinini her gün yatıklarını düşününce… Bu dönüşüm sonucunda çok hoş bir görünüme kavuştukları için de toplum içinde tüm gözlerin onlara çevrilmesi, her an takibe alınmaları, rahatça yemek bile yiyememeleri… bunların zor şeyler olduğunu biliyordum da kendimi onların yerine koyunca işlerinin zorluğunu çok daha net anladım.
Öte yandan kadın olmak da çok zor bu ülkede. Aslında Türkiye’de kadın olmak da trans olmak da zor…

* Hedwig nasıl biri sizce?
Tam bir insan! Hikayesi acıklı, üzülüyor ve ona hak veriyoruz ama onun da yaptığı bir sürü kötü şey var. Yardımcısı ve kocasına davranışları gibi. O, iyisiyle kötüsüyle tam bir insan…

* Oyunun prömiyeri 16 Nisan’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapıldı. Yer seçimine şaşırdım.
Neden?

* Bu tür işler genelde daha alternatif sahnelerde sergilenir diye düşünüyordum
Daha ‘sert bir iş’. O anlamda mı söylüyorsunuz? Biraz evet. Hatta tam bu söylediğinizi düşünen tanıdık bir yönetmen daha oldu.
Şöyle yanıt vereyim; CKM denk geldi aslında. Biz de daha alternatif bir mekan düşünüyorduk . Fakat oyunu bitirmek için bir deadline (son tarih) belirlememiz gerekiyordu ve CKM’den de gün almıştık. Böylelikle denk geldi.

* Peki nasıl geçti prömiyer?
Çok iyi… Açıkçası başta kaygılarım vardı; CKM’nin seyirci profili ile bizim oyun uyar mı diye ama.. Çok beğenildi oyun. Hatta çıkışta bir seyirci ‘Uzun zamandır böyle bir şey izlememiştim. 2 saat boyunca özgür olmanın nasıl bir his olduğunu bize hatırlattığınız için teşekkür ederim’ demişti hiç unutmuyorum.  Biz bu oyunu her yerde oynayabiliriz, onu gördük.

* Emin misiniz? Mesela Karadeniz’de ya da Orta Anadolu’da oynamak  ‘cesaret’ gerektirmez mi?
Biraz gerektirir evet. Eskişehir ve Bursa’da oynuyoruz. Davet ederlerse oralarda da oynarız. Anadolu halkının misafirlerine kötü davranmayacağını düşünüyorum.
Çok da korkmuyorum ki korkunun ecele faydası yok.  Yaptığımız şey kötü bir şey değil ki.. Dışarıdan bakıp da yaftalamak değil, anlamak gerek.

* Toplumda ciddi dozda homofobi var.
Evet var ama bir yandan da Zeki Müren, Bülent Ersoy gibi toplumun önce sayılan kişileri de var. Homofobi var ama bir taraftan ikili oynama da var. Hep sevip hem toplum içinde tu kaka durumu sözkonusu. İlişkiler birebir olunca o kadar sarsıcı şeyler yaşanmadığını düşünüyorum.
Mesela Hedwig sempatik bir karakter. İzleyen seyircinin ona kötü bir tepki göstereceğini sanmıyorum çünkü onlar özel seyirci, tiyatro izleyicisi. Ama dışarında bir tepki olur mu bilemiyorum.

* LGBTİ oluşumları ne diyor bu müzikale?
LGBTİ derneklerinden oyunu izlemeye gelenler, bizi sahneleme için davet edenler oldu.  Beğendiklerini söylediler.  Bu dönemde böyle cesur bir iş yapıyor olmamız insanları etkiliyor. Onların tam desteğini almak da bizi çok mutlu ediyor. İyi ki varlar..

* Peki son söz olarak, seyirci neden bu müzikali izlemeli sizce?
Bir erkek ile bir erkek arasındaki aşkın, bir erkek ile bir kadın arasında yaşanan aşktan hiç de  farklı olmadığını anlayacaklar. Hepimizin hayatta aslında aynı devrelerden geçtiğini görecekler.Gelin, paylaşalım…

Ayda bir Moda’da
Kazan Dairesi Müzikal Tiyatro ve Performans Tiyatrosu’nun bu müzikalini Barış Arman yönetiyor. Yitzhak karakterine oyuncu, müzisyen ve dansçı Ayşe Günyüz hayat veriyor. Angry Inch orkestrası ise Kaan Bıyıkoğlu, Sinan Altıparmak, Eren Turgut ve Can Kalyoncu’dan oluşuyor. Kostümleri ve sahnesiyle de bir hayli dikkat çeken müzikalinin kostüm tasarımı ünlü modacı Tanju Babacan’a, sahne tasarımı ise sanatçı Cemal Yiğit Sütçü’ye ait. Dramaturjisini Dilek Tekintaş’ın üstlendiği müzikalin; koreografisini ve müzik direktörlüğünü Didem Atasoy, ışık tasarımını Önder Arık, ses tasarımını ise Timuçin Aksuer yapıyor. Oyun, sezon boyunca ayda bir kez Moda Sahnesi’nde sergilenecek. www.kazandairesi.org

BERLİN DUVARI GİBİ HEDWİG
‘’Hanımlar beyler;
İşte Hedwig o duvar gibidir!
Sizi böler ve aranıza dikilir.
Doğuyla batı gibi
Özgürlüğü köleleri
Kadınları erkekleri
Aktifleri pasifleri
Deneyip de yıkabilirsiniz
Yalnız denemeden önce ona kulak vermelisiniz!’’
İşte böyle diyor Hedwig…
* Sinema filmi, Sundance ve Berlin Uluslararası Film Festivali dahil olmak üzere sayısız festivalde 22 ödül toplayan ve Altın Küre'ye aday olan, sahne versiyonu da ödüllere layık görülen efsane müzikal “Hedwig ve Angry Inch”i,  Amerikalı yazar, yönetmen, oyuncu  John Cameron Mitchell’in 1998 yılında yazıp sahneledi.
* Doğu Berlin’de yaşayan Hansel’in iki hayali vardır; rock yıldızı olmak ve öteki yarısını bulmak. Amerikalı bir askere aşık olunca ameliyatla cinsiyet değiştirmeyi kabul eder ama operasyon beklediği gibi sonuçlanmaz ve bir ‘inch’ (et öbeği) ile ortada kalır. Adını Hedwig olarak değiştirir ve Amerika’ya kaçar. Dindar genç şarkıcı Tommy’ye aşık olur. Tommy, onun şarkılarını kendine mal edip şöhrete adım atınca, Hedwig kendi kurduğu grupla onu gölge gibi izlemeye başlar. Ünlü şarkıcı Tommy Gnosis’in peşinden tüm dünyayı turlayan Hedwig’in yolu bu sefer İstanbul’a düşer.


 

ARŞİV