Sanatçı Seven Razgırat’ın, “Sadece Bir Ömür/Just One Lifetime” adlı ilk kişisel sergisi, 16-29 Eylül tarihleri arasında Kadıköy Luna Grande Art & Coffe Company’de ziyaretçilerini bekliyor olacak. Sergide sanatçıya ait 30 adet yağlıboya tablo ve 10 adet çini çalışması yer alacak. Razgırat, “Tamamı ağaç ve doğa üzerine olan eserler bize hayatın kısalığını ve uzunluğunu hissettirsin istiyorum” dedi.
Serginin açılışı ve tanıtım etkinliği 16 Eylül Cumartesi günü 17:00 – 20:00 saatleri arasında yapılacak.
“RENKLERİN ENERJİSİNDEN BESLENİYORUM”
Bir süre turizm ve medya sektörlerinde çalıştığını aktaran Razgırat, sanatla olan yolculuğunu şöyle anlattı: “Ruhuma iyi gelen, hayatın her rengini yansıtabildiğim resimlerim hayatımın çok büyük bir bölümünü kapladı. İçimden akıp taşan renkleri tuvallere yansıtmaya ve çeşitli sergilerde beğenilere sunmaya devam ediyorum. “Belki de ressam olmayı çiçeklere borçluyum” diyen Claude Monet’in ayak izlerini takip etmekten ve her rengin verdiği enerjiden beslenmekten büyük mutluluk hissediyorum. İnsan ömrünün kelebek ömründen uzun olmadığına inanıyorum. Kendimce kaleme aldığım hayatımda yapmak istediğim her şeye dokunmadan bu dünyadan gitmemeye kararlıyım.”
“İNSAN DOĞANIN AYRILMAZ BİR PARÇASI”
İlk kişisel sergisi hakkında bilgi veren Razgırat, “İki senedir üzerinde çalıştığım “Sadece Bir Ömür/Just One Lifetime” adlı sergimde yaklaşık 30 adet yağlıboya tablo ve 10 adet çini çalışmam olacak. Tamamı ağaç ve doğa üzerine olan eserler bize hayatın kısalığını ve uzunluğunu hissettirsin istiyorum. İnsanın doğanın ayrılmaz bir parçası olduğunu, aslında yaşadığımız tüm yıkımların kendimizi doğadan ayrı başka ya da daha ileri, üstün görmemizden kaynaklandığını düşündürmek amacındayım.
İnsan, hayatının çok uzun olduğunu sanarak aslında en büyük hatayı yapıyor. Ömrü uzun olan aslında dünyamız… O kadar hızlı koşuyoruz ki durup çevremize bakmak için bir nefeslik an bırakmıyoruz. Ağaçlar bizimle konuşuyor ama dinlemek için sessiz kalmıyoruz. Kendi hayatımda bunu özellikle son dört yıldır fark ederek sürekli tekrarlıyorum. Yetişecek işlerimiz, kovalamamız gereken zorunluluklarımız hiç bitmiyor. Bu uğurda yanı başımızdakileri dahi göremez hale geliyoruz. Bahanelerimiz de hiç bitmiyor. Umarım birkaç saatliğine bile olsa tablolara bakarken nefes almanın hayattaki yegâne mecburiyet olduğunu fark edebiliriz” dedi.