İstanbul, "BENİSTANBUL" projesiyle dile geldi. 75 fotoğraf sanatçısının 2016 yılı boyunca şehrin binbir yüzünü fotoğraflayarak oluşturdukları sergi, 11 Şubat Cumartesi günü Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde açılışını gerçekleştirdi. Ünlü fotoğrafçı Niko Guido’nun yarattığı BENİSTANBUL, yaşam boyu süren bir fotoğraf projesi olarak tasarlandı. Projenin amacı, İstanbul’un gelişen ama aynı zamanda hızla değişen yüzünü fotoğraflarla belgeleyerek kayıt altına almak ve gelecek kuşaklara miras olarak aktarılacak büyük bir arşiv oluşturmak. Serginin ardından yayınlanacak kitap ile de İstanbul’un hafızası belgelenmiş olacak. Bu yıl sekizincisi gerçekleşen sergi 17 Şubat Cuma günü son bulacak.
“İSTANBUL BELLEĞİ”
Projenin yaratıcısı Niko Guido ile BENİSTANBUL hakkında konuştuk. Projenin, fotoğraf çekmekle alakalı motivasyon eksikliği yaşanmasıyla ortaya çıktığını söyleyen Guido, “Ortak bir amaç doğrultusunda fotoğraf çekmek ile motivasyonumuzun artacağını düşündük. Şu anda dördüncü yılımızdayız. Düzenli olarak her yıl İstanbul’un fotoğraflarını çekiyoruz. Temel amacımız İstanbul’un belleğini oluşturmak. Şu ana kadar binlerce fotoğraf çekildi ve aralarından titizlikle seçimler yapıldı. Her yıl da 300 fotoğrafın yer aldığı kitabımız çıkıyor. Projeyi yaşam boyu sürdürüp, 50 yıl sonra bugünleri detaylı bir şekilde anlatacak bir çalışma yapmak istedik. Her geçen yıl projenin kalitesi artıyor. Kendimizi zorluyoruz. Katılan her fotoğrafçı arkadaşta sergide yer almak ve kitapta yer edinmek büyük bir motivasyon sağlıyor.” diye konuştu.
“KOLAY DEĞİL”
Her gün sokaklarında yürüdüğünüz İstanbul’u fotoğraflamanın zorlukları neler sorumuza ise Guido, şöyle yanıt verdi: “Kendi şehrinde fotoğraf çekmek kolay değil. Fakat bir amaç için fotoğraf çekildiği zaman bu iş biraz daha kolaylaşıyor ve dünyaya farklı bakmayı öğreniyoruz. Fotoğraf makinesi, bizlerin İstanbul’u daha iyi anlamamızı yol açıyor. Anladıktan sonra ancak anlatabiliriz. Bizim de derdimiz İstanbul’u anlatmak Her yerde ve herkese anlatabilmek. Bu bağlamda sergimizi yurtdışına da taşıyoruz. Türkiye, fotoğraflarını yurtdışında gururla temsil ediyor. 6 Ağustos’ta sergimizi Midilli Adası’nda açacağız.”
“İSTANBUL’A BAŞKA BAKTIM”
Yaklaşık iki yıldır fotoğrafçılıkla ilgilenen ve fotoğrafçılıktan büyük zevk aldığını belirten Sedef Ogan, “Fotoğrafçılık maceram Niko’nun Fotoğraf Gezginleri kulübü ile başladı. Fotoğraf çekmeyi de Niko’nun atölyesinde öğrendim. Niko da bizlere sergiden bahsedince bu sefer sergi için İstanbul’u fotoğraflamaya başladık. Proje sayesinde İstanbul’a bir başka baktım. Şehrin gizli kalmış güzelliklerini bulmaya ve göstermeye çalıştım. Ayrıca bir şey başlamanın yaşı olmadığını da deneyimlemiş oldum. Yeni bir şey öğrenmeyi ve bunu gerçeğe dökmenin zevkine vardım. Fotoğrafçılık aklımda hiç yokken birden tüm vaktimi alır oldu. Bunda hem Niko’nun hem de İstanbul’un büyük payı var.” dedi.
“İMZA BIRAKMAK İSTEDİM”
Sergide Eminönü’nde çektiği fotoğraf ile yer alan Ercan Şen ise daha öncesinde sergi heyecanını yaşadığını ama BENİSTANBUL’un farklı olduğunu belirterek, “Gezdiğiniz yerleri fotoğraflamak aslında pek kolay değil. Bunun zorluğunun da farkındaydım ama projeye girmemle birlikte bakış açımı değiştirmeye ve farklı bakmayı öğrenmeye çalıştım. Niko’nun bizlere öğrettiği hayata bir imza koyun yaklaşımı ile ben de kendimce İstanbul’a bir imza bırakmak istedim. Benim gözümden yansıyan bir İstanbul’a başkalarının tanıklık etmesi için fotoğraf çektim. Eminönü bu projeden önce bana güzel gelmiyordu ama artık öyle değil, oldukça güzel geliyor. 2016 yılında yaşadığımız İstanbul’u gösterebilmek istedik. Başka ülkelerde ve şehirlerde de fotoğraf çektim ama İstanbul’un başka bir büyüsü olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ömrüm yettiğince bu sergide yer almak istiyorum.” diye konuştu.
“ŞANSLI HİSSEDİYORUM”
Kendini yarı amatör olarak nitelendiren Sema Zorlu ise arkadaşı vasıtasıyla projeye katıldığını ifade ederek, “İlk kez bir sergide yer alıyorum. Gelecek sene içinde yer almak istiyorum. Hatta bunun için çalışmalara şimdiden başladım. Fotoğraf çekmeyi daha güzel hale getirip, özendirmek amacıyla çıktığımız bu yolculuk büyük bir tutkuya dönüştü. İstanbul’u semt semt yaşıyoruz. Bir mahalleden çıkıp diğerine adım attığınızda sanki başka bir şehre gitmişsiniz gibi hissediyorsunuz. Bu duyguyu yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum.” şeklinde konuştu.
“ARŞİV OLUŞTURDUK”
Lisede analog makineler ile fotoğraf çekmeye başlayan Murat Ekşioğlu ise projenin temel amacının yaşayan bir İstanbul çekmek olduğunu belirterek, “Burası kozmopolit ve çok yönlü bir şehir. Bizler İstanbul’un hangi yönünü görüyorsak onu fotoğrafladık. Çünkü fotoğrafçı beyninde gördüğü kareyi, makine aracılığıyla çekmiş oluyor. Proje sayesinde İstanbul’un hiç adım atmadığım yerlerine gittim. İstanbul’a olan algım değişti. Aslında birçok İstanbul’un olduğunu anladım. Belgesel niteliği taşıyan bir proje oldu. Bundan yıllar sonra İstanbul nasıl bir yermiş diye bakacakları bir arşiv oluşturduk.” dedi.
“GÖRMEYE BAŞLIYORUZ”
Proje için ilk yıldan beri fotoğraf çektiğini söyleyen Nazime Kuyucuoğlu, “Her yıl farklı bir İstanbul’a tanıklık etmek garip bir duygu. Dört yılda dört farklı İstanbul gördüğümü söyleyebilirim. Sergi için bir yıl boyunca fotoğraf çekiyoruz. Bu zaman aşamasında bile İstanbul kendi içinde değişiyor. Elbette zaman içinde bizim de fotoğrafımız bilgimiz Niko hocamız sayesinde gelişiyor. İstanbul’u gerçek anlamıyla görmeye başlıyoruz. Fotoğraflar da çekimler sırasında edinilen arkadaşlıklar da çok değerli oluyor.” diye konuştu.