Mimar Sinan Üniversitesi’nden mezun olan Kadıköylü tiyatro sanatçısı Cansu Ezgi İnce, bu yıl İngiltere’deki tarihi Royal Academy of Dramatic Arts’ın (RADA) sınavına başvurdu ve yüksek lisansa kabul edildi. Okul ilk defa Türkiyeli bir kadın oyuncuyu yüksek lisans programına kabul etmiş oldu. İnce, hem tiyatroya olan tutkusunu hem de eğitimi için neler yapacağını anlattı.
KEBAPÇIDAN AKADEMİYE
Klasik sorudan başlayalım; kimdir Cansu Ezgi İnce?
Lisede tiyatro okumaya karar verdim. Klasik bir hikayedir, ailem başka meslekler yapmamı istiyordu ama ben Mimar Sinan’da tiyatro okumaya karar verdim. Okurken aynı zamanda yurt dışındaki atölyeleri de takip ederek Grotowsky’nin kendi öğrencisiyle, Terzopoulos’la, Anthony Vincent Bova’yla, New York’taki Broadway Dance Center’da çalışma fırsatları buldum.
İngiltere maceranızdan ve RADA’dan konuşalım isterseniz.
İngiltere’ye dayımın yanında kebapçılık yapmaya gittim. Onu yaparken dayımın da desteğiyle oyunculuk okullarına baktım. Royal Academy de dünyanın sayılı oyunculuk okullarından biri ve öğrencilerine çok iyi fırsatlar sağlıyor. Ailemin ve dayımın desteğiyle başvurdum, sınava kabul aldım, sonrasında sınavı geçtiğimi öğrendim.
Kabul aldığınızda ne hissettiniz?
İngiltere’den bir numara aradı ve ben hiç beni arayacaklarını düşünmediğim için acaba dolandırıcı mıdır diye bile düşündüm. Sonra acaba okul mu diyip açtım ve bölüm başkanıyla konuştum. “Cansu, okula hoş geldin” dedi ve ben şok geçirdim. Bölüm başkanının sizi araması o kadar büyük bir gurur ki. Aslında dışarıdan baktığımızda belki kendimizi oralara layık görmüyoruz ya da “orası çok yukarda ve ben bu işin çok başındayım” diyerek adım atmıyoruz ama aslında hiç öyle değil. Karşılıklı birbirimize verebileceğimiz engin bir alan var.
“TERCİH EDİLEN GÜÇLÜ BİR OKUL”
Royal Academy’nin tarihi ve kültürel öneminden bahseder misiniz? Adını anarken bile heyecanlanıyorsunuz.
Royal Academy birçok bilinen ismin mezun olduğu, çok köklü bir okul ve kraliyet akademisi. Verdiği mezunlarla ve mezunlarının başarılarıyla da ismini kanıtlamış bir okul. Oscar’da, Golden Globe’da, Emmy Ödülleri’nde çok fazla oradan çıkan oyuncu ödül alıyor. Aynı zamanda Londra’daki tiyatrolarda bulunan, bu okuldan mezun oyuncuların sayısına baktığımız zaman çok yüksek bir sayı var. RADA’dan (Royal Academy of Dramatic Arts) mezun olanlar illa ki Londra’nın belli başlı tiyatrolarında çok fazla alanda çalışıyorlar. Dünyanın dört bir yanından en iyi yönetmenleri getirip öğrencilerine onlarla çalışma fırsatı veriyorlar ve bazen de orada kurduğunuz bağlantılar ileride, profesyonel hayatta sizin onlarla çalışabilmenize fırsat sağlıyor. Bu anlamda maddi ve manevi öğrencisini çok önemsediği için güçlü ve tercih edilen bir okul.
Yüksek lisansa kabul edilen ilk Türkiyeli kadın oyuncusunuz. Bu nasıl bir his?
Bu biraz üzücü bir konu. Çünkü bu ne kadar denemediğimizi ve ne kadar imkanları yaratamadığımızı gösteriyor. Bu da kültür politikalarının nasıl işlediğiyle alakalı bir konu. Bunu şuna bağlıyorum; bilmiyoruz, bilsek de korkuyoruz adım atmaya ama hiç öyle değil. Evet onlar kendi sanatçılarını yetiştiriyorlar ama bir noktada da bizden beslendikleri bir yer var. Farklı kültürlerden beslenip kendi kültürümüzü de o kültürlerle harmanlamaya ihtiyacımız var.
Sınavda hangi oyunu oynadınız? Zor muydu jüri karşısına çıkmak?
Sınavda performans sergiliyoruz. Ben bir Shakespeare oyunu olan “Macbeth”ten Lady Macbeth’in son sahnesini oynadım. Bir de Koltes adlı yazarın “Batı Rıhtımı” oyunundan Claire tiradını oynadım. Bu sınavda jüriyle beraber bir derse giriyorsunuz ve bir hoca sizi yönetiyor. Çok fazla fiziksel ve psikolojik olarak limitlerinizi zorlayan bir sınav. Sınava girerken diyorlar ki “Sınavın bir noktasında isminizi söyleyeceğiz ve duyduğunuz anda hangi parçanız olduğu fark etmez, çıkıp oynayacaksınız.” Tamamen anı nasıl kullandığınızı görmek istiyorlar. İlk önce korktum ama sonra kendimden emin olduğumu ve hazır olduğumu düşündüm.
“EĞİTİMİM İÇİN DESTEĞE İHTİYACIM VAR”
Mezun olduktan sonra hedefiniz nedir? Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Aslında kariyerimi planlamıştım ama işler hiç planladığım gibi gitmedi başta. Hayat bazen karşınıza çıkardığı şeylerle planlarınızı bozabiliyor. Aslında planlarım bozulduğu için de Royal Academy’deyim. Ama hedeflerimi hiç değiştirmiyorum. Ben Türkiye’yi, Türkiye’de olmayı çok seviyorum ve oradan mezun olduktan sonra kesinlikle buraya dönüp burada işler yapmak istiyorum.
Nasıl bir katkıdan bahsediyorsunuz?
Biz kendi ülkemizdeki insanlara tiyatro aracılığıyla nasıl kendi kültürümüzü tekrar tanıtabiliriz? Türk yazarların yazmış olduğu tiyatro oyunlarını nasıl şu an yaşadığımız çağa uygun bir şekilde sahneleyebiliriz? Evet orada bir kültür öğreniyorsunuz ama orada bir de bakış açısı öğreniyorsunuz. Orada öğrendiğiniz bakış açılarını kendi kültürümüze nasıl adapte edebiliriz? 100 sene önce yazılmış bir Türk tiyatro oyununu şu anda acaba nasıl sahneye koymalıyız ki seyirci gelip bunu izlesin? İnsanlara “Bakın bizim kültürümüzde böyle şeyler var, buna hep ilginiz olsun” diyebileceğimizi gösteririz.
Eğitim için maddi bir birikim de gerekiyor. Siz okul ücretini nasıl karşılayacaksınız?
Benim orta halli bir ailem var ve benim için yaptıkları birikim orada okumama yetmiyor. Bu sebeple eğitim bursuna ihtiyacım var. Okul yabancı öğrencilere 20.000 sterlin ve şu andaki kur farkından ve ekonomik durumumuzdan dolayı gücüm yetmiyor okul parasını ödemeye. Bu sebeple eğitim bursu veren kurumlardan ve kişilerden destek bekliyorum. Destek olmak isteyenler [email protected] mail adresim üzerinden benimle bağlantı kurabilirler.