Çizgi romanın geleceği

 Karikatür Evi çizgi roman atölyesi katılımcıları çizgi romana ve çizgi romanın geleceğine dair düşüncelerini paylaştı

30 Aralık 2021 - 13:04

Kadıköy Belediyesi’nin mizahı yediden yetmişe Kadıköylüyle buluşturduğu Karikatür Evi açıldığı günden beri çeşitli atölye ve eğitimler veriyor. Pandemi dönemi boyunca online atölyeler gerçekleştiği Karikatür Evi’nde karikatür, çizgi roman, manga atölyeleri yapıldı. Mehmet Naci Dedeal’ın eğitmenliğini yaptığı çizgi roman atölyesi katılımcıları çizgi romana ve çizgi romanın geleceğine dair düşüncelerini paylaştı.

ÇİZGİ ROMAN VE SANAL DÜNYA

Mehmet Naci Dedeal / Karikatür Evi Çizgi Roman Atölyesi Eğitmeni

Karikatür Evi çizgi roman ve karakter tasarımı çalışmalarında, bu dönem çizgi roman kavramlarına tasarımcı gözüyle bakan arkadaşların desteğiyle ek bir grup oluşturarak, başka bir bakış açısı ile sanat konuşulan bir platform denemesi geliştirmeye çalıştık.

Resim ve yazının birlikteliğinin ilk ayrılığı, yaklaşık 3500 yıl önce gerçekleşti. Bugün hâlâ mermerle, kök boyayla, granitle, toprak, ahşap gibi malzemelerle sanatın biçimlerini üretiyoruz. Malzeme olarak değişen bir şey yok; çizgi sayesinde, sanat kavramlarının sakin bir akışkanlıkla, yavaş ama büyük bir güçle, kalıcı olarak günümüze geldiğini görüyoruz. Yazı ise, iletişim alanında davulla “duyduk duymadık demeyin” çağrılarıyla başlayan süreçle tasarlanabilir bir iletişim alanı oluşturdu. Matbaa, fotoğraf, sinema, tv, bilgisayar, internet ve cep telefonlarıyla günümüze gelirken, akıllı sistemler ve nesnelerin iletişimi gibi yepyeni bir geçiş karşımızda duruyor.

Her iki yapı birbirleri ile de sıkça temas ederek, alanlarına müdahale etmeden desteklerini sürdürüyorlar. “Tüm sunum biçimleri içerisinde, iki alanın en güçlü birleşimi sadece çizgi romanda var.” iddiası olan bir söylemde bulunmaktan çekinmiyorum. Çizgi romanın iletişimle temas süresinin uzaması, nitelikten çok nicelikleri ve tüketim toplumu oluşumuna hizmet eder hâle getirse de, kalabalık sayıda kitleye ulaşma yeteneği ile kalıcılığını sürdürdü.

Şimdi ise iyi bir planlamanın olması ile geçilebilecek bir kapı eşiğinde duruyoruz. Sosyal medya olarak isimlendirilen, telefon ve bilgisayarlarla takip edilen, iş alanımıza ve cebimize giren, akıllı tv araçlarıyla evimize yerleşmekte olan bu yapılanma sanal dünya adıyla yenileniyor. Bu bir olasılık değil, gerçek. 3-4 yıl öncesinden yatırımı yapılmış ve artık ürün boyutunda satışa, pazarlamaya uygun hâle gelen donanımlar depolarda beklemede.

Karıştırılmasın, adı sanal gerçeklik değil, sanal dünya. Kısacası dünyada bulabileceğiniz hazların, iletişimlerin çok daha fazlası sanal olarak bu dünyada yer alabilecekmiş algısı oluşturuluyor. Bu da çizgi roman için olağanüstü bir yeni tutunma dalı anlamında görülebilir. Bu yeni sanal dünya oluşum süreci bir fırsat olarak görülürse, tehlikeli tutunmalar yerini sektör bağlarına çevirebilir. Eğer ayak uydurulmazsa sonuç, çok kısa zamanda bu anlamda güçlü olan batı ya da uzak doğu yayıncılığının sunumlarının, ucuz kopyaları üretimine geçmek olacaktır.

EVE DÖNÜŞ YOK! 

Çağatay İleten / Çizgi Roman Atölyesi Öğrencisi

Marvel sinematik evreninin hızlanarak genişlemeyi sürdürmesi büyük bir heyecan yaratsa da, son örümcek adam filminin ismi, çizgi roman tarihinde geri dönülmez bir başka yol ayrımına geldiğimizi hissettiriyor. İletişim çağında mesajın iki nokta arasında en az dolaylı yoldan iletilmesi ön planda tutulurken; sosyal medya çağında önceliğin, mesajın teknik anlamda iletim hızına ve aynı anda birçok nokta arasında alternatif iletişim kanalları oluşturabilmesine verildiği görülüyor, arada kaç farklı sunucu olursa olsun.

Peki, çizgi roman gibi küresel anlamda karşılık bulmuş bir kitle iletişim aracının, gelişen görüntü ve ses teknolojileri ile kuşatılmasına kim karşı çıkabilir? Çizgi roman dünyasını, son dönemde içerikten ziyade teknolojiyle zorlanan bir tür Formula-1 laboratuarına benzetebiliriz. Evet, hızlı biçimde ulaşılmak istenen kalabalıklar hâlâ söz konusu. Diğer yandan mesaj içeriklerinin duyular aracılığıyla daha berrak ve deneyimlenebilir hâle getirilmesi, iletişimi bambaşka seviyelere çıkarmakta.

Biçimcilik dönem itibariyle yine yükselen bir eğilim gösterse de, tıpkı kübizm öncesinde olduğu gibi tekrar bir doyum noktasına ulaşacaktır. Ardından içeriğin tekrar daha önemli hâle gelmesi çok olası. Evet, çıkılan her yol eve döner. Fakat yola çıkan kişi eve döndüğünde değiştiği için, o ev artık bıraktığı ev değildir. O yüzden bu yolda da eve bir dönüş yok.

Bakalım buradan da “meta” ismiyle hayatımızdaki yerini tekrar şekillendirmek isteyen Zukerberg, şu ana kadar deneyimleyenleri tam anlamıyla tatmin edemeyen “arttırılmış gerçekliği” hayal edilen noktaya taşıyabilecek mi? Eğer bu beklenti karşılanırsa işte o zaman çizgi roman evrimi cep telefonları ekranlarından, gözlerimizin her bir yanını kaplayan bambaşka bir boyuta ve dolayısıyla deneyime evrilebilecek mi? Çağını takip eden çizerlerin bu değişime ayak uydurabilmek için neler yapacağı hepimiz için en büyük merak konusu…

Burcu Özefe / Çizgi Roman Atölyesi Öğrencisi

Bir kurumsal iletişim uzmanı ve metin yazarı olarak, çizgi romanın geleceğini daha ziyade, “mesajın iletişimi” yönünden düşünürüm. Dijitalleşmenin ivmesi, küresel Kovid-19 salgını ve sonrası dönemde hızlanırken, iletişim dinamikleri de kişiler arası boyuttan kitle iletişim boyutuna kadar farklı boyutlarda değişime uğradı.

Yapay zekâ alanındaki gelişmelerin günlük yaşamımızda mesaj alma biçimlerini ve dolaylı alışkanlıklar ile beklentileri şekillendirdiği de yadsınamayacak ölçüde farklılık arz ediyor. Örneğin, yaklaşık on yıl önce bir mecrada, mesaja maruz kalınma süresi ortalama 7 saniye civarındayken (mecra ve mesaja göre değişir), günümüzde bu süre sadece 1-2 saniyeye düştü. Diğer yandan, yapay zekâ destekli olarak, kuruluşlar neredeyse tamamen kişiselleştirilmiş mesaj gönderme yolunu tercih ediyor, hatta bunun için özel alt yapılara yatırım yapıyor. Hâl böyleyken, gerek doğasında yaratıcılığı barındıran herhangi bir çalışma özelinde, gerekse çizgi roman özelinde iletişimin aynı kalması, mesajın değişmemesi olası değil.

Elbette, bahsettiğimiz bu değişimle çizgi romanın mesaj sunma biçimi de değişecektir. Belki bir çeşit hologram teknolojisi belki benzeri bir yapay zekâ desteğiyle, çizgi roman mesajları farklı çözümlerle verebilecektir. İlaveten, okurun da bu zeminde çeşitlendirilmiş hikâye türevlerine ortak edilebileceği bir nevi çift yönlü iletişim modeline geçiş mümkün olabilir.

Mesajın iletiminde veya çizgi romanın tanıtımında ne tür gelişmeler olursa olsun; mesajın niteliği anlamında duyguları harekete geçiren ve okurun kendi dünyasından bir şeyler bulabilmesinin, özgünlüğün ve yaratıcılığın daha da kıymet kazanacak kıstasların başında olacağını öngörüyorum. Ayrıca, mesajın bir diğer nitelik boyutu olarak sayabileceğimiz, diğer alanlardaki değişikliklerden etkilenmesi konusunun daha ön plana çıkacağını düşünüyorum. Sosyolojik ve bireysel anlamda gelişecek değişimlerin, örneğin bireyselleşmenin varacağı seviyenin ya da tüketim alışkanlıklarının dahi, çizgi roman üretimine yansıyacağı kanaatindeyim. Bu doğrultuda mesajların kısalmasını ve nitelik bağlamında değişimini, kaçınılmaz olarak görüyorum.

DİNAMİK BİR ÇİZGİ ROMAN SERÜVENİ

Esra Cihaner / Çizgi Roman Atölyesi Öğrencisi

Geçmişten bugüne dek çizgi roman, resim ve yazının karşılıklı birbirinden beslenerek gelişmesine dayanır. Bu dayanışma ile birlikte sanat alıcısı görsel olarak hikâyenin içeriğinde bir uyarıcı olmakla yükümlü, görme duyusu aracılığıyla algılandığı kadarla sınırlıdır. Ancak günümüzde sanat; bilim ve teknoloji ile birlikte ilerliyor oluşundan dolayı çizgi romanın biçimsel olarak değişmesi demek, farklı duyu organlarımız ile algılanabilir olma durumunu yaratabilir. İşte tam da bu sayede, okuyucu yalnızca görerek okuyan kişi olmaktan çıkıp bunu duyarak, hissederek, içinde yaşayarak deneyimleyen biri haline gelebilir; kuralların zamanla değişimi, daha dinamik bir çizgi roman serüveninin başlangıcı olacaktır.

İlk örnekleri eski Yunan edebiyatında, MÖ. 6 yy.da görülen tragedyaların doğuşu ile birlikte bir sanat dalı oluşmuştur. Bunun üzerine ilk sanatsal araştırma eseri unvanına sahip, Poetika adlı eserinde Aristoteles, kendi döneminde oynanan tragedyaları incelemiş, hem dönemine hem de günümüze kadar yol göstericiliğini yitirmemiştir. Tragedyalar yerinde saymamış, ilerlemiş, genişlemiştir. Tragedyaların zaman içerisinde şekillenmesiyle tiyatro, günümüze kadar gelen ve teknolojik gelişmelerle ilerlemekte olan sinema ile düzenli bir işbirliği içerisindedir. Alanı çeşitlenmiş, algılanabilirliği artmış olan sanat dalı, kümülatif ilerlemenin yanı sıra çizgi romanın teknoloji ve insan ile iç içe ilerlemesi, bu zamana kadar taşıdığı anlamın birdenbire silineceği anlamına gelmez. Sanat, özünde insanı anlamak için yapıldığı üzere, değişen insan ve yaşam ile birlikte çizgi romanın bir yapılanma içerisine girmesi kaçınılmaz bir gerçektir.

 “PEK ÇOK GELİŞMEYİ TAKİP EDİYORUZ”

Meriç Karçal / Kadıköy Belediyesi Karikatür Evi Birim Sorumlusu

Karikatür Evi’nde etkinlik planlamamızın ana unsurunu çocuklarla gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmaları oluşturuyor. Sergi, söyleşi, film gösterimi gibi çeşitli buluşmaları yine atölye faaliyetlerini besleyecek şekilde planlıyoruz. Biz, hedefimizi başta çocuklar olmak üzere çizmeyi seven, merak edenlerle sanatçıları buluşturma olarak belirlemişken; elbette ki pek çok gelişmeyi takip ediyor ve muhatabı oluyoruz. Ki gelecekte de, başta çocuklar olmak üzere çağın değişimleri ile hep birlikte muhatap olacağız.

Karikatür Evi olarak ilgili sanat alanlarının bugünü ve geleceği hakkında yapılan tartışmaları önemsiyor ve bu tartışmaların yapılabileceği zemini sağlamaya çalışıyoruz. İletişim, dijitalleşme, teknoloji alanında çok hızlı gerçekleşen ve çeşitli boyutlarıyla çizgi romanı ilgilendiren gelişmeler hakkında yetişkin çizgi roman atölyesi katılımcıları ve eğitmenimizin düştüğü notlar bu bağlamda önemli.

 

 


ARŞİV