Uzun yıllardır Kadıköy’de yaşayan grafik sanatçısı Seda Mit, bu yıl İstanbul Film Festivali için çizdi. Kadıköy ve İstanbul’daki günlük yaşama dair çok sayıda illustrayon çizimi bulunan Mit aynı zamanda İletişim Yayınları, Notos edebiyat dergisi ve Sabitfikir dergisi için de çizimler yapıyor. İstanbul Film Festivali’ne seçilen belgesel film “Aşk Bitti” için çizimler yapan Mit ile İstanbul Film Festivali deneyimini ve çizimlerine ilham kaynağı olan çok sevdiği Kadıköy’ü konuştuk.
Çizimlerini yaptığın “Aşk Bitti” adlı film İstanbul Film Festivali’nde seyirci ile buluştu, ne hissediyorsun?
Evet, İstanbul Film Festivali’ne seçilen “Aşk Bitti” adlı belgesel film için çizimler yaptım. Gezi’yle eş zamanlı olarak Brezilya’da toplu taşıma ücretlerine yapılan zamların ardından başlayan protestolara Gezi eylemlerinin gözünden bakan bir film. Sao Paulo sokaklarında yaşananları, farklı eylemcilerin hikâyeleriyle izleyiciye aktarıyor. Çok heyecanlandığım, daha önce tecrübe etmediğim bir işti. Heyecanlı, hayal edemediğim bir çizim süreci ve sonuç oldu benim için. Daha önce bu kadar büyük ekranda, yüzlerce seyirciyle birlikte çizimlerimi izlememiştim. Çok güzel tepkiler aldım, mutlu oldum.
Sanırım çizimler üzerinden bir hikâye de anlatıyorsun, bundan bahseder misin?
Mert’in (Yönetmen) röportajları yapmak için Brezilya’ya giderken aklında “Gezi’yi nasıl aktarabileceğim” sorusu çıkıyor. Benim çizimlerim o kısımda devreye giriyor. Film boyunca ara ara çizimlerimi hareketli kamera ve stop motion tekniğiyle görüyoruz. Geziyi, Mert’in Brezilya’ya gidiş hikâyesini, korkmanın bulaşıcı olduğu bu günlerde, korkmamanın bulaşıcı olduğu o günleri hatırlamanın bizlere umut vereceğine olan inancımla çiziyorum.
Yaptığın işi nasıl tanımlıyorsun. Çizer misin, grafiker mi?
Aslında ikisi de. Program kullandığım, grafikerlik yaptığım işler de oluyor. Sadece çizim yaptığım işler de. Çizer olarak yaptıklarım beni daha çok mutlu ediyor. Bu yüzden çizer denilebilir.
“BANA İLHAM VERİYOR”
Yıllardır Kadıköy’de yaşıyorsun. Yaşadığın semti de anlatan birçok çalışman var. Kadıköy ile nasıl bir bağın var?
Kadıköy’ün tam olarak tanımlayamadığım farklı bir enerjisi var. Genç nüfusun yoğun olduğu, üretken bir yer. Burada yaşamayı seviyorum. Bana ilham veriyor. Yaşadığım, vakit geçirdiğim bir yer olduğu için doğal olarak çizimlerimde burayı konu ediniyorum. Bununla birlikte hızlı dönüşümüne tanık olduğum da bir yer. Bu da beni üzüyor. Çok değil, bundan 5 yıl kadar önce Moda Caddesi’nde, Çarşı’da, Yeldeğirmeni’nde rahatlıkla yürünebiliyordu. Şimdiyse, buralarda yürümek bir meziyet. Yeni açılan kafeler, dükkânlar, mekânlar tam anlamıyla bir cazibe merkezi haline getirdi burayı. Bu değişimle birlikte kiralar da arttı. Sadece Kadıköy’de değil başka semtlerde yaşayan birçok insanın muzdarip olduğu konular bunlar maalesef.
Kişisel işlerinin yanında toplumsal meseleler için yaptığın çalışmaların da var. İçinde yer aldığın projelerden bahseder misin?
Çeşitli karma ve kişisel sergiler açtım. Geçen yıl düzenlenen 6.Kadıköy Caz Günleri için çizimler yapmıştım. Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nin etkinlikleri için çizimler yaptım, hala da yapıyorum. Yakın zamanda Muhtelif müzik gurubunun, Kafka isimli şarkılarının klibi için çizimlerimden oluşan maskeler yaptım. Yakın zamanda çıkan, benim için önem taşıyan 2016 İş Cinayetleri Almanağı’nın kapağını çizdim. Bunların dışında çocuk kitapları ve kitap kapaklarına düzenli olarak çizmeye devam ediyorum.
“BU MEKANLAR UMUT VERİYOR”
Yaptığın işin Türkiye'de bir karşılığı var mı, değer görüyor mu?
Yaptığımız işin dünyadaki kadar olmasa da Türkiye’de bir karşılığı var. Son zamanlarda sanat, edebiyat dergilerinin çoğalması, çizimlere daha çok yer verilmesi bu anlamda güzel oldu. Çizerlerin bir kısmı yani şanslı olanlar istedikleri yerlerde istedikleri çizimleri yapabiliyor, görece değer görüyorlar. Fakat birçok meslektaşımın illüstratörler dünyasında istediği çizgiyi yakalayamadığını, piyasanın çarkları arasında yeteneklerini körelttiklerini üzülerek izliyorum.
Karikatür Evi'ni takip ediyor musun?
Evet, etkinlikleri, söyleşileri takip ediyorum. Böyle güzel yerlerin açılması, yaşadığımız şu zamanda umut, mutluluk veriyor insana.
Kadıköy'de başka neler yapılabilir?
Bence gayet güzel etkinlikler yapılıyor. Murallar, Caz Günleri, sinema gösterimleri, konserler, Tasarım Atölyesi Kadıköy’ün düzenlediği etkinlikler… Hepsini yakından takip edip, fırsat buldukça katılmaya çalışıyorum. Fikir alışverişi yapılabilecek toplantılar yapılıyor. Aklıma geldiği zaman gidip konuşabileceğim bir yerin olması iyi geliyor insana.
GEZİ’DEN SAO PAULO’YA
Gezi eylemlerinin gözünden aynı tarihlerde Brezilya’da başlayan ulaşım zammı protestolarını anlatan belgesel, Brezilya’daki ‘Aşk bitti! Burası artık Türkiye olacak!’ sloganından esinlenildi. Yönetmen Mert Kaya’nın, Brezilya’da bir yıl yaşadıktan sonra Türkiye’ye dönmesi ve Gezi eylemlerine katıldıktan sonra tekrar Brezilya’ya gitmesinden yola çıkan belgesel, sponsor olmadan, destek kampanyalarıyla üç yılda çekildi. Zam protestoları sırasında Sao Paulo’da yapılan eylemlerin görüntüleri, kentin sokakları, meydanları ve ‘direniş mekanları’nın anlatıldığı belgeselde farklı yaş grupları ve cinsiyetlerdeki eylemcilerle yapılan söyleşiler de yer alıyor.Gezi’den hafızalardaki kalan görüntülerin animasyonlarının da kullanıldığı belgeselde, ‘temsili demokrasi krizi, kent hakkı, neo-liberal dönüşüm’ temalarına değiniliyor.