Kadıköy ve Edebiyatımız -8

Haluk Öner’in “Bir Dünya Cenneti Kadıköy ve Edebiyatımız” kitabından alıntılarla edebiyat tarihinde Kadıköy anlatıları devam ediyor

22 Ağustos 2024 - 11:05

Kadıköy’den Geçen Romanlar

Hüseyin Rahmi Gürpınar ilk baskısı 1902 yılında yapılan Nimetşinas romanında aşk, aile içi ilişkiler, toplumda kadının rolü ve ahlaki değerler gibi temalara değinmektedir. Kadıköy ve civarının ayrıntılı tasvirleri yer almasa da ana karakter Neriman’ın mutlulukla hatırladığı, bir aile faciasına yol açmamak için sığındığı yer olarak görünür. Neriman ve annesi Hayriye Hanım’ın hizmetçilik yaptığı ilk konak Kadıköy’dedir. Neriman bu konakta, hizmetçiden çok evin ikinci kızı gibi rahat ve mutlu yaşamaktadır ancak Nevber’in ölümü ile konaktan ve Kadıköy’den ayrılmak zorunda kalırlar.

 (…)

Reşat Nuri Güntekin’in ilk baskısı 1922 yılında yapılan ve Türk edebiyatının en çok okunan romanlarından biri olan Çalıkuşu romanında “aşk, kaçış, öğretmenlik, fedakârlık, Anadolu iç içedir.

(…)

Kadıköy Kozyatağı, Feride’nin anne babasını kaybettikten sonra Sör Okulunda eğitim görürken hafta sonları gittiği, Kamran’a âşık olduğu Besime Teyzesinin köşkünün bulunduğu mekândır.

(…)

Peyami Safa’nın (1899-1961) ilk baskısı 1925 yılında yapılan Canan romanında ana mekân İstanbul’dur. Aşk ve evlilik dışı ilişkinin temel sorunsal olarak ele alındığı romanda mekânlar genellikle Lami Bey’in evliliği ile aşkı arasında yaşadığı kararsızlıkların sembolüdür. Evliyken Vaniköy’de oturan Lami Bey, evlilik dışı ilişkisini Kadıköy’de yaşar. Pişman olduktan sonra döndüğü yer Vaniköy’dür.

Canan romanında Kadıköy, ev içi ve çevre tasvirlerinin yanında karakterlerin insanlara ve çevreye bakış açılarını temsil eden bir gösterge olarak da ele alınır.

(…)

Dokuzuncu Hariciye Koğuşu romanında Erenköy, diğer eserlerde rastlanan köşkleri, bağları ve huzur verici taraflarıyla kurgunun içinde kendine ayrı bir yer edinen mekân olarak görünmemektedir. Daha çok ana karakterin ruh durumunu tamamlayan bir genişliğe sahip ikincil bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

(…)

Falih Rıfkı Atay’ın ilk baskısı 1932 yılında yapılan Roman adlı eserde ana mekân İstanbul’dur. Eserde İstanbul ve Kadıköy manzaralarının anlatıldığı bölümlere rastlamak, 1930’lu yıllarda Bostancı ve Erenköy’ün coğrafi ve toplumsal yapısı hakkında bilgiler edinmek mümkündür. Anlatıcı, yaz tatilini Bostancı kıyıları ile Erenköy’de geçirmektedir. O yıllarda Bostancı sahili yaz tatillerini geçirmek için İstanbul’un uygun sayfiyelerinden biridir. Erenköy, Bostancı gibi apartmanlaşmanın başlamadığı bakir bir coğrafyaya sahiptir:

“Sonra mayoyu bırakıp kır esvabı giydim. Ön ve arka Erenköy’ün ot bürümüş yolları üstünde dolaşarak, karnımın yağın eritmeye çalışıyordum… Erenköy yollarına ne kadar ter döktüğümü bilemezsiniz. Dağa, tepeye, düze çıktım; fakat bir türlü uğursuz plaj terazisinin 90’ı ile 91’i arasından çıkamadım.” (s. 8-9)

(…)

Halide Nusret Zorlutuna (1901–1984) ilk baskısı 1974 yılında yapılan Aydınlık Kapı romanında mekân olarak Anadolu’nun bir kasabası ile İstanbul’un Anadolu ve Avrupa yakalarını tercih eder. Bu yerlerdeki yaşam şartlarını anlatırken Anadolu ve İstanbul yaşamlarındaki farklılıkları da gözler önüne serer.

Roman karakterleri, yaşamlarının bir bölümünü İstanbul’da geçirmiştir. Şişli’de bir apartmanda oturmaktadırlar. İki kardeşin çocukluk arkadaşları ve tek sırdaşları Fazilet, Göztepe’de oturmaktadır. Lerzan ve Vildan; dinlenmek, dertleşmek ve rahatlamak için sıkça Fazilet’in yanına uğramakta, günlerce Göztepe’deki köşkte kalmaktadırlar. Kadıköy’e dair ilk iz, Lerzan’la Fazilet’in tesadüfe dayalı Erenköy karşılaşması ile görülür.

(…)

Yiğit Okur’un (1954- ) Güvercinler  (2000) romanında Anadolu’nun ücra kasabaları ile İstanbul ana mekânlardır.

(...)

Güvercinler romanında Kadıköy, her ne kadar romanın ikinci bölümünün adı Kuşdili Çayırı’nda Emeklilik Yılları olsa da çekirdek olayda anlatılmaz. Emekli edildikten sonra ‘Kuşdili Çayırı’na yakın bir yerde iki katlı ufak ahşap bir ev alıp’ buraya yerleşen Saffet Bey ve karısı hayatlarının bundan sonraki kısmını burada geçirirler. Romanda Kadıköy ve civarının tasvirlerine sık rastlanmaz. Saffet Bey’in Kadıköy İskelesi’ne indiği bir gün gördüğü İstanbul manzarası tasvir edilir: “Postaneye gitti. Oradan Kadıköy İskelesi’ne indi. Sahildeki babalardan birine oturdu. Yazın ilk günleri, ılık. Karşıda Haydarpaşa, uzaklarda Topkapı Sarayı, ardında kurşun kubbeli camiler, sis altında belli belirsiz bir İstanbul…” (s.101)

(…)

Peride Celal’in Deli Aşk romanında İstanbul ve Paris gibi iki farklı mekân merkez alınmıştır. Birinci bölümde hâkim mekân İstanbul iken, ikinci ve üçüncü bölümlerde bütünüyle Paris’in tarihi yerleri, parkları, caddeleri, kafeleri, restoranları ve sokakları yer alır. İstanbul’da ise en çok Feneryolu’ndaki köşkten bahsedilir.

Kadıköy’e Uğrayan Romanlar

Kadıköy’ü bir motif olarak ele alan romanların ilki, 1890 yılında ilk basımı yapılan Kuşdili’nde romanıdır. Mehmet Celal’in 1890 yılında yayınlanan Kuşdili’nde106 romanı aşk, evlilik ve ihanet konularını ele almaktadır. 

(…)

Kadıköy’ün motif olarak anlatıldığı romanlardan biri olan Mai ve Siyah (ilk baskı tarihi 1900), Halid Ziya Uşaklıgil’in(1886-1945) başkahraman Ahmet Cemil’in şahsında Servet-i Fünun neslini anlattığı romanıdır.

(…)

İlk baskısı 1920 yılında yapılan İstanbul’un Bir Yüzü romanında Refik Halid Karay (1888-1965) Türk edebiyatında farklı anlayışa sahip pek çok edebiyatçının ele aldığı bir meseleyi gözler önüne serer. Kolay yoldan para kazanan insanların tüketime yönelik, yüzeysel ilişkilerinin konu edildiği romanın ana mekânı İstanbul’dur.

Kadıköy’ün motif olarak işlendiği romanlardan biri olan İstanbul’un Bir Yüzü’nde Kadıköy ve semtleri roman kurgusunda önemli bir yere sahip değildir ve Kadıköy’ün toplumsal ya da doğal özellikleri ile ilgili herhangi bir tasvire de yer verilmez.

(…)

Mehmed Rauf, Servet-i Fünun etrafında toplanan diğer yazarlar gibi mekân tercihini çoğunlukla İstanbul’dan yana kullanır. Yazarın Karanfil ve Yasemin ve Harabeler romanlarında Kadıköy, bir motif mekân olarak yer almaktadır.

(…)

Nazım Hikmet’in 1965 yılında kaleme aldığı Kan Konuşmaz adlı romanı, Meşrutiyet Dönemi, I. Dünya Savaşı ve sonrası Anadolu’daki sosyal ve siyasal hayata dair genel havayı Nuri Usta ve yakındaki kişilerle olan ilişkileri üzerinden aktarır. Romanda olayların gerçekleştiği ve Nuri Usta’nın yaşadığı yerler, İstanbul’un Avrupa yakasında geçmektedir ancak Gülizar’ın çocukluğunun geçtiği yer, yanında yaşadığı büyük hanımın Göztepe’deki köşküdür. Gülizar, romanda yer yer çocukluğunun geçtiği bu köşkü anımsar:

(…)

Murat Gülsoy’un (1967- ) üçüncü romanı olan İstanbul’da Bir Merhamet Haftası romanının kurgusu yedi farklı karakterin haftanın her günü farklı resimlere bakarak yazdığı metinlerden oluşur. Kurgunun ön planda olduğu romanda karakter tahlilleri, ayrıntılı mekân tasvirlerine rastlanmaz. Kadıköy de kurgu içerisinde İstanbul’un karakterlerin birbirinden bağımsız yazdığını ve farklı olduğunu gösteren mekânlardan biri olarak karşımıza çıkar. Karakterlerden Ali, yazarın okul arkadaşıdır ve yazdıklarından öğrencilik yıllarının Kadıköy’de geçtiğini ve hâlen Ataşehir’de yaşadığını anlarız.

 

 
 
 

ARŞİV