Kadıköy ve Edebiyatımız-9

Haluk Öner’in “Bir Dünya Cenneti Kadıköy ve Edebiyatımız” kitabından alıntılarla edebiyat tarihinde Kadıköy anlatıları devam ediyor

29 Ağustos 2024 - 10:48

Kadıköy ve Edebiyatımız -9

Kadıköy geçmişten beri edebiyat tarihinin en kadim mekanlarından biri. Fenerbahçe’den Haydarpaşa’ya,  Kızıltoprak’tan Erenköy’e, Moda’dan Fikirtepe’ye pek çok yazara hem ev sahipliği yaptı hem de ilham oldu 

Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Bölüm Başkanı Doç.Dr. Haluk Öner de  “Bir Dünya Cenneti Kadıköy ve Edebiyatımız” kitabıyla romanlarda, öykülerde ve anılardaki Kadıköy’ün peşine düşmüş.  Ziya Osman Saba’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Nazım Hikmet’ten Ahmet Rasim’e edebiyatımızın unutulmaz kalemlerinin Kadıköy’ü anlatışlarına yer veren kitap hem Kadıköy tarihini hem de edebiyat tarihindeki Kadıköy’ü anlatıyor. Biz de yeni yazı dizimizle Öner’in kitabından küçük alıntılar yaparak edebiyat tarihindeki Kadıköy’ü anlatacağız.

Şiirlerde Kadıköy

Şiirlerde Kadıköy’ün ele alınması ya da Kadıköy’den bahsedilmesi Cumhuriyet Dönemi sonrasındadır. Kadıköy’ün anlatıldığı veya buradan bahsedilen şiirlerde, mekânı anlatma biçimi şairlerin poetikalarına, özgünlüklerine göre farklılaştığı, şiirde kurulan anlam ve anlatımlar her şiir özelinde değiştiği için bu bölümün alt başlıklarını oluşturmak güçtür. Bu nedenle her şiiri özgün birer metin bağlamında ele alıp şiirde Kadıköy’ün anlatılma biçimlerini ve hâllerini ayrı ayrı anlatmak gerekmektedir.

(…)

Erisin Tezcan, Kediköy118 adlı şiirinde sözcük anlamlarında ve yazılışlarında sapmalar yaparak Kadıköy’ü anlatmıştır. Kadıköy, fiziksel özellikleri kadar bir dil unsuru olarak da dizeleşmiştir. Kediköy olarak tanımladığı Kadıköy’ün Bahariye, Fenerbahçe, Moda gibi semtlerinden dilin imkânlarını zorlayarak bahsetmiştir. Fenerbahçe’deki Aya İrini’ye, Yeldeğirmeni yokuşlarının yoruculuğuna göndermeler yapar.

(…)

Refik Durbaş’ın (1944- ) Denizin Yaralı Yüreği adlı şiirinin öznesi, Kadıköy İskelesi ile Haydarpaşa rıhtımına gidip gelen bir küçük kayıktır.

(…)

Can Yücel’in (1926-1999) Hayırsız Ada şiiri öyküleyici bir anlatıma sahip olmasının yanı sıra bir gününü tesadüflerin akışına bırakan şair öznenin gezdiği yerler hakkında yaptığı toplumsal analizleriyle de dikkat çeker. Tesadüfen karşılaştığı bir arkadaşıyla Kadıköy tarafına geçen şair özne; Mühürdar, Altıyol ve Suadiye semtlerini dolaşır:

“Köprü üstünde Arif ’e rastladım

patiska ararmış fakir

 Birlikte Kadıköy’e geçtik

 Kardeşliği mavişliği üstünde denizin …

şu kahraman harp gemileri de olmasa

 Oturur kalırdık Mühürdar’da

 Altıyol’da Şadi çıktı karşımıza…”

(…)

Şair özneye göre Mühürdar’daki ‘kahraman harp gemileri’ orada oturmayı zorlaştırmıştır. Suadiye ise adım başına bir villanın düştüğü, orada yaşayanların kendi aralarında eşit olmalarına rağmen eşitsizliğin somut göstergesi sayılabilecek hayat tarzlarına sahip olduğu bir semttir

(…)

Turgut Uyar (1927-1985) Nazım Hikmet için yazdığı Büyük Gurbetçi adlı şiirini Papirüs dergisinde yayınladıktan sonra Her Pazartesi kitabına almıştır. Kadıköy’ün, Cumhuriyet öncesinde üst sınıf bürokrasinin eğlencelerine ev sahipliği yaptığı günlerini ‘bahar, sürek avları, paşa ve yalı’ imgeleriyle anımsatır. Şiirde Nazım Hikmet’in Kadıköy’de yaşadığı yıllara, Yahya Kemal Beyatlı’nın Erenköyü’nde Bahar şiirine göndermeler vardır:

“Erenköyü’nde bir bahar eskir

Savrulur ve eskir süre kavları

Sen herhalde iyi bilirdin bayramları

Paşalarla yalılarla uzlaştırılan…”

İkini Yeni şiir hareketinin öncü isimlerinden olan ve bir dönem Kadıköy’de yaşamış Cemal Süreya (1931-1990) Bir Çiçek şiirinde yalnız bireyin şehir hayatına bakışını, bu hayattan manzaraları anlatır. Anlatmak için şairin seçtiği mekân Kadıköy’dür:

“Dev bir gemi geçiyordu

Küçük küçük sulardan

Kadıköy parkının umarsızları

Sıralanmışlar banklara

 Bugün de her zamanki gibi tek laf etmeden

Denize bakıyorlardı.”

Cemal Süreya, yalnızlığın, umutsuzluğun kalabalığın ve koşuşturmanın mekânı olarak gördüğü Kadıköy’de her an küçük mutluluklar ve güzel tesadüfler yaşanabileceğini çiçek imgesiyle dile getirmiştir.

(…)

Şiir ve hikâyelerinde küçük insanı anlatan Ziya Osman Saba, Mîsâk-ı Mîllî No. 37124 şiirinde evinde yaşamanın verdiği mutlulukları geriye dönüşlerle anlatır.

(...)

 

Oktay Rifat Horozcu (1914-1988) Garip şiir anlayışı etkisinde kaldığı dönemlerde yazdığı Kuşdili şiirinde gündelik hayatının bir parçası olarak Kuşdili’nden bahseder:

“Param olsa satar mıydım

Kahverengi elbisemi

Damalı gömleği giyerdim

Alaca mendil takardım Kuşdili’nden geçerdim

Param olsa satar mıydım

Kahverengi elbisemi.

(…)

Mücap Ofluoğlu (1913-2012) İstanbul şiirinde İstanbul’un bütün olarak güzelliğinden ve vazgeçilmezliğinden bahsederken Kadıköy’ü de İstanbul’un vazgeçilmez bir parçası olarak görür.

“İstanbul bulutlu bugün

Henüz altısı sabahın

Aylardan haziran

Ayın on dokuzu

 Kadıköy iskelesi

Günlerden pazartesi “

Etiketler; Haluk Önal

ARŞİV