Kadıköy'de bir düşünce ve üretim alanı: 216

Kadıköy’de yaşayan ve atölyeleri bulunan bir grup sanatçı, kolektif üretimler yapmak için bir araya gelerek ‘216 Düşünce ve Üretim Alanı’nı kurdu. Grubun ‘Egobalon’ sergisi 19 Haziran’a kadar...

16 Haziran 2011 - 10:14

Kadıköy’de yaşayan ve atölyeleri bulunan bir grup sanatçı, kolektif üretimler yapmak için bir araya gelerek ‘216 Düşünce ve Üretim Alanı’nı kurdu. Grubun ‘Egobalon’ sergisi 19 Haziran’a kadar Caddebostan Kültür Merkezi’nde.


Kadıköy’de özellikle Yeldeğirmeni ve Moda’da atölyeleri bulunan çeşitli disiplinlerdeki sanatçılar, ‘iletişim içindeki sanat’ın gücüne olan inançla biraraya geldi. Adını Anadolu Yakası’nın alan kodu 216’dan alan grup, birlikte proje yaptıkları ve kolektif üretimde bulundukları bu oluşumu “düşünce ve üretim alanı” olarak tanımlıyor.
Katılımcı bir yapıya sahip olan 216, sanatçı bağımsızlığını önemseyen, proje temelli bir oluşum; sanatçılar düşüncelerini, üretimlerini ve projelerini bu alanda paylaşıyor ve uyguluyorlar. Oluşumun kendine ait fiziksel bir mekanı yok ancak sanatçılar; atölyelerde buluşup fikirlerini paylaşıyor ve bireysel ya da toplumsal bir meseleyle ilgili projelere imza atıyor.
Grup 216, şimdiye kadar 6 proje gerçekleştirdi; Bellek Defteri: Gazhane, Bellek Defteri: Moda, İletken Madde: Sokak, Sistem Arızası 001, Sistem Arızası 002, Manik Atak ve son olarak Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde devam eden Egobalon.
Grup 216; Erdem Karavit, Beyza Boynudelik, Nur Gürel, Zeynep Akgün, Sayat Uşaklıgil, Yasemin Erdin, Ali Yılmaz, Ersin Tavukçu, Seçil Erel, Ayça Telgeren, Zeynep Cin ve Sevgi Yanar’dan oluşuyor şimdilik. Gruba girenler ve çıkanlar olabildiği gibi, sadece proje bazında dahil olan sanatçılar da olabiliyor.
19 Haziran’a kadar CKM’de devam edecek olan Egobalon sergisini fırsat bilip grup üyelerinden Sevgi Yanar ve Zeynep Cin ile Yeldeğirmeni’ndeki atölyelerinde biraraya geldik.

-216 nasıl kuruldu? Neden kolektif bir üretim yapmaya ihtiyaç duydunuz?
-Sevgi Yanar: 216, 12 kişiden oluşuyor. Ayça ile daha önce karşı yakada kalabalık bir sanatçı grubuyla birlikte projeler üretme planımız vardı. O grubun içinde yer aldık ama projelerimizi gerçekleştiremedik. Daha sonra “Hepimiz Kadıköy’de üretiyoruz. Neden Kadıköy’de bu işi yapmıyoruz?” dedik ve Kadıköylü arkadaşlarımızla konuştuk. Zaten hepimiz birbirimizi tanıyorduk, atölyelerimize gidip geliyorduk. Ama grup kurmayı düşünmemiştik. 2009 baharında bir araya geldik ve 216’yı kurduk.
-Zeynep Cin: Kişisel üretimlerin dışında, beraber proje bazlı üretim içine girmek için böyle bir şeye ihtiyaç duyduk. Gruba girenler ve çıkanlar oldu. Buna açığız zaten. Projeler için başka sanatçıları davet ettik. Biz 216 olarak başka projeler içinde de yer aldık. Hayalet / Casper sergisinde olduğu gibi…

-Düşünce ve üretim alanı derken neyi kastediyorsunuz? Bu tanımlamadan ne anlamalıyız?
-Sevgi Yanar: 216 biliyorsunuz Anadolu Yakası’nın kodu. Düşünce ve üretim alanı olmasının sebebi ise şöyle; herkesin kafasında birçok proje oluyor. Bireysel üretimlerimizin yanında dışarıdan proje ve düşüncelere de açık olduğumuz için bu tanımlama doğru diye düşünüyoruz.
-Zeynep Cin: Ayrıca bir kolektif üretim alanı yaratma düşüncesinden yola çıktık. Bir projeden yola çıkıp beraber bir şeyler üretmek noktasından hareket ediyoruz.

-Şimdiye kadar nasıl projeler ürettiniz?
-Sevgi Yanar:
İlk projemiz Gazhane Bellek Defteri projemizdi. Hasanpaşa Gönüllüleri’yle tanıştık ve onların bir etkinliğine katıldık. Bu etkinlikte insanlar yoktu. Biz de Hasanpaşa’ya çok yakın Yeldeğirmenliler olarak orada bir şeyler üretebiliriz diye düşündük. Kolektif olarak bir üretim içinde olmak istiyorduk. Büyük bir defter yaptık; Hasanpaşa’yı, oradaki problemleri anlatan bir defterdi. 20’nin üzerinde sanatçının katıldığı bir projeydi. Çok büyük boyutlarda, herkesin dokunup açabileceği bir defterdi. Sonra Moda Bellek Defteri’ni yaptık. Çünkü bazı arkadaşlarımızın atölyeleri Moda’daydı. Hatta bu projeyi çeşitlendirsek; Yeldeğirmeni Projesi de yapsak diye düşündük ama olmadı. e-bellek projesini hayata geçirdik. Sanatçı arkadaşlarımız resimlerini taratıp internet üzerinden paylaştılar. Daha sonra Sistem Arızası 1 ve 2 projeleriyle Manik Atak projelerini ürettik.

-Biraz son projeniz Egobalon’dan bahseder misiniz? CKM’de sergilenmeye devam ediyor, nasıl bir sergi bu?
-Sevgi Yanar: Biz 216 olarak haftada bir, 15 günde bir biraraya geliyoruz. Bireysel olarak yaptıklarımızı, üretimlerimizi anlatıyoruz, bunları birbirimizle tartışıyoruz. Ya da toplumsal bir olay olduğunda bununla ilgili bir şeyler üretmek isteyenler oluyor.
-Zeynep Cin: Belli konuları kendimize dert ettiğimiz noktada bunları gündeme getirip konuşuyoruz. Bir proje fikriyle gelen de oluyor, konuşurken bir proje çıktığı da oluyor.
-Sevgi Yanar: Egobalon sergisi de böyle çıktı. Biraz Sistem Arızası projesiyle de bağlantılı.
-Zeynep Cin: Bu sistemin yarattığı bir ego–balon durumu var; şişirilmiş egolar… Bütün iletişim araçlarının sosyal medyayı kullanarak yarattıkları egobalon durumundan yola çıkarak bu projeye vardık. Ego önemli bir şey. Sanat ve sanatçı için de önemli ama bu şişirilme haline, bütün bu manipülasyonlara dokunmak istedik.

-Egobalon sadece resimlerden oluşan bir sergi değil. Güncel sanatın birçok dalını da görebiliyoruz…
-Zeynep Cin:
Evet, çok farklı işler var. Ersin’in heykelleri, Zeynep’in ses enstalasyonları da var.

-Bundan sonra hangi projeler var önünüzde?
-Sevgi Yanar: Haydarpaşa Garı ile ilgili bir proje üretmek istedik. Bunun yanında sempozyum yapma düşüncemiz vardı ki bunlar uluslararası projelerdi. Ancak maddi olanaksızlıklar ve yeterince desteklenmediğimiz için bunları hayata geçirmemiz şimdilik mümkün gözükmüyor.

Semra ÇELEBİ


ARŞİV