Aysel KILIÇ
Nükhet Eren Yaratıcı Yazarlık Atölyesi “NEYYA”, 2010 yılının Kasım ayında Koşuyolu Mahalle Evi’nde açıldı. Semt sakinlerinin gönüllü çalışmalar yürüttüğü mahalle evinin atölyesi de gönüllülük üzerine kuruldu. Yazar Nükhet Eren, okumayı ve yazmayı seven herkese atölyenin kapısını açtı. Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkes bu atölyeye katıldı. Kimisi edebiyatla burada tanıştı, kimisi de yazın hayatını burada zenginleştirdi…
Nükhet Eren Yaratıcı Yazarlık Atölyesi’nde yetişen insanlar kendi ürünlerini yayımlama şansına da sahip oldu. 2011 yılında, en nitelikli öykülerini “Hayale Yığılan Şeyler” adlı kitapta toplayan NEYYA, şimdi de “Kırk Bin Sözcük Biliyordum” isimli bir öykü kitabıyla okurların karşısına çıktı.
GERÇEK HAYATTAN İZLER
Kadıköy Belediyesi tarafından baskısı yapılan kitap, yirmi bir öykü ve bir şiirden oluşuyor. Kitap, basım aşamasına gelene kadar her şeyiyle ortaklaşa bir çalışmanın ürünü. Yirmi iki kişinin kaleminden çıkan yazıların hepsi gerçek hayattan izler taşıyor. İçtenlikle yazılmış olan bu öyküler, kimi zaman sevgi, aşk, özlem gibi insani duygulardan yola çıkıyor; kimi zaman da ötekileştiren toplumsal bakışı, ikiyüzlülüğü, yabancılaşmayı sorguluyor.
CKM’DE İMZA GÜNÜ
“Kırk Bin Sözcük Biliyordum” isimli kitap, Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) düzenlenen bir etkinlikte okuyucuyla buluştu. Öykülerin sahipleri, bir salonda sahne alarak, Kadıköylülerin huzurunda yazılarından paragraflar okudu. Kimisi okurken duygularını gizleyemedi, hüzünlendi; kimisinin heyecandan sesi titredi… Yazının ve atölyenin asıl ustası yazar Nükhet Eren de oradaydı. Eren, sahneye çıkarak başarılarından dolayı ğrencilerini tek tek tebrik etti.
Kadıköylülerin yoğun ilgi gösterdiği etkinliğin ardından, “Kırk Bin Sözcük Biliyordum” kitabının yazarları, okuyucularına imzalı kitaplarından hediye ettiler. İmzalı kitap alanların arasında Gazete Kadıköy olarak biz de vardık. Hem kitabımızı aldık, hem de yazarlarla öyküleri hakkında konuşma fırsatı yakaladık. İlk konuştuğumuz isim, NEYYA’nın kurucusu yazar Nükhet Eren oldu.
EREN: PAPİRÜS’Ü ÇIKARACAĞIZ
Nükhet Eren, NEYYA’da bugüne kadar Türkiye ve Dünya edebiyatı üzerine araştırmalar yaptıklarını, bu araştırmalarını daha da derinleştireceklerini söyledi.
Atölyeye ilişkin sorularımızı yanıtlayan Eren, “İşe, yaratıcı yazarlık atölyesi olarak başladık, altıncı yılına girerken artık bir edebiyat araştırması grubu olduk. ‘Hayale Yığılan Şeyler’ ve bugün çıkardığımız ‘Kırk Bin Sözcük Biliyordum’ kitaplarının ardından daha iddialı bir işe giriştik. Güzel ve heyecanlı bir iş. 1966 yılında Cemal Süreya’nın çıkardığı Papirüs bir süredir yayın dünyasında yok. Atölyemiz NEYYA, bu derginin hazırlanmasını üstlendi” dedi.
“KAPIMIZ HERKESE AÇIK”
Edebiyata ilgi duyan, yazmak isteyen herkese NEYYA’nın kapılarının açık olduğunu belirten Eren, “Kırk Bin Sözcük Biliyordum” kitabını da şöyle değerlendirdi: “Kitabın içindeki öyküler, yaşamın izlerini taşıyor, açıktan ya da gizliden. Anlatıcılar, kimi kez öykünün içinde kendini var ederek, kimi kez de inceden inceye sezilen bir çekingenlik içinde ‘şehir’den, ‘kadın’dan, ‘öteki’den bahsediyor.” Eren, kitabın aylarca süren emeğin ürünü olduğunu da sözlerine ekledi.
“BURADA OLMAK MUTLU EDİYOR”
Aysel Karaca, “Kırk Bin Sözcük Biliyordum” kitabının yazarları arasında. Karaca, aynı zamanda NEYYA’da öğretmen. “Hayalet Kadın” öyküsüyle kitaptaki yerini alan Karaca, temizlik işçisi kadınlara yönelik ayrımcı uygulamaları hikâye edinmiş. “Hayalet Kadın” Karaca’nın ilk öyküsü de değil; daha önce “Kiraz Mevsimi” isimli bir öykü kitabı da çıkarmış. “Edebiyat dünyasından uzak kalmamak için atölyeye dâhil oldum. Okuyan ve yazan insanlarla birlikte olmak mutlu ediyor” diyen Karaca, yazmak isteyen herkese atölyelerinin kapısının açık olduğunu söyledi.
“YAZMA TEKNİĞİNİ ÖĞRENDİM”
Ayşen Cumhur Özkaya ise, “Kırmızı Başlıklı Kızın Hezeyanları” isimli bir öykü kaleme almış. Edebiyat ve sanatla devamlı bir ilişki halinde olduğunu belirten Özkaya, “Yazmak başka, tekniğini öğrenip yazmak bambaşka bir şey. Ben de burada bu tekniği öğrendim ve Kırmızı Başlıklı Kızın Hezeyanları isimli bir masal yazdım” dedi.
“ANILARIMI YAZMAK İÇİN GELDİM”
Emine Kaygan da yazmaya ilk NEYYA’da başlamış. Kaygan’ın yayımladığı öykü ise çok tanıdık. “Levent’te Patlama” adlı yazısıyla, 2003 yılında Sinagoglara ve Leven’teki bir bankaya yönelik gerçekleşen saldırının dolaylı olarak kendi yaşamına nasıl yansıdığını anlatıyor. “Patlamanın yakınında oğlum vardı” diyen Kaygan, anılarını yazmak için atölyede olduğunu söyledi.
“BU KİTAP BİZİM ÇOCUĞUMUZ”
Berrin Vargel de “Veda” isimli öyküsüyle okurların karşısına çıktı. Vargel, yazın faaliyetine NEYYA’da başlamış. “Önceden resim yapıyordum ve yazının resmi besleyeceğini düşünerek atölyeye başladım” diyen Vargel, atölyede bulunmaktan çok mutlu. “Kırk Bin Sözcük Biliyordum” kitabının editörlüğünü de yapan Vargel, “Basım aşamasına gelene kadar her şeyini takip ettik. Bu nedenle bu kitap bizim çocuğumuz gibi oldu” dedi.