Kadıköy'den Afife Jale geçti…

Müslüman Türk kimliğiyle sahneye çıkan ilk kadın sanatçımız Afife Jale, ilk kez Kadıköy’de Apollon Tiyatrosu’nda Darülbedayi’nin bir oyununda rol almıştı…

21 Nisan 2016 - 13:48
Müslüman Türk kimliğiyle sahneye çıkan ilk kadın sanatçımız Afife Jale, ilk kez Kadıköy’de Apollon Tiyatrosu’nda Darülbedayi’nin bir oyununda rol almıştı…
Şükran YÜCEL

Afife Jale, ilk olmanın bedelini trajik bir hayatla ödese de, 22 Nisan 1920’de gösterdiği cesaret pek çok kadına örnek oldu. Afife Jale’nin sahneye çıkması o dönemde bir devrim niteliğindeydi.
Kadıköy’de doğan ve ilk kez Kadıköy’de sahneye çıkan Türk kadını olarak Kadıköy tarihi kitaplarının çoğunda Afife Jale’nin adının geçmemesi manidardır. Oysa sahneye ilk çıkan Müslüman kadının Kadıköylü bir genç kız olması, Kadıköy’ün çok-kültürlü, modern ve uygar geçmişi için unutulmaması gereken bir onurdur. Afife Jale, Cumhuriyet’le gelecek devrimlerin işaretini vermişti.
Afife Jale 1902’de Kadıköy’de doğdu. Hekim Said Paşa’nın torunu, Hidayet Bey ile Methiye Hanım’ın kızıdır. Kardeşleri Behiye Hanım ve Salah Bey’dir. İstanbul Kız Sanayi Mektebi’nde eğitim gördü. Darülbedayi’nin 10 Kasım 1918’de tiyatro kursları için açtığı sınavı kazandı. Darülbedayi’nin kurslarına katılan beş kadın öğrenciden biriydi. Diğer üçü Behiye, Memduha ve Beyza sahneye çıkma umudu göremedikleri için kursu bıraktılar. Afife 18 Aralık 1918’de 500 kuruş aylıkla stajyer oyuncu olarak kadroya alındı. Aynı gün Refika Hanım da 600 kuruş aylıkla ikinci suflör olarak atandı. Refika Hanım tiyatromuzun ilk kadın suflörüdür.
Afife bir yıldan uzun bir süre provalara katıldı ama sahneye çıkma olanağı bulamadı. Hüseyin Suat’ın (Yalçın) Yamalar adlı oyunu oynanacaktı. Başrolü oynayan Eliza Binemeciyan Paris’e gidince, bu rol için Afife’ye karar verildi. Afife büyük bir coşkuyla rolüne hazırlandı. Sahneye Jale takma adıyla çıktı. Vasfi Rıza Zobu anılarında anlatıyor:
“... ‘Afife’ adındaki kız, taassupla çekişmenin yılmaz bir kahramanı olarak pençeleşti durdu. Mektebe talebe olarak girmeleri ‘günahkâr takipçileri’ tarafından duyulmadığından ses çıkaran olmadı. Bu sessizlikten cesarete gelen idare, Afife hanıma Hüseyin Suat beyin ‘Yamalar’ piyesinde bir rol verdi... Ve ilk defa Kadıköy’ünde Apollon Tiyatrosu’nda (Hale sineması) sahneye çıktı... Vay efendim, sen misin “Şer-i şerife mugayir” hareket eden!.. Dahiliye Nezareti, Şehremaneti, Polis Müdüriyeti... Derken, işe Şeyh-ül İslâm’ı da karışınca, hadise dinî bir mevzu oldu. “Müslüman kadını sahneye çıkamaz” fetvasiyle, bu ilk teşebbüse adeta “irtidat” (dinden dönme) nazariyle bakıldı. Afife’yi tevkife teşebbüs ettiler.”
Polis takibine uğradığı o gece Afife’nin en mutlu gecesiydi. Sonradan Refik Halit Sevengil’e şöyle anlatacaktı o geceki duygularını:
“Hayatımda mesut olduğum ilk gece… Sanatın ruhuma verdiği güzel sarhoşluk içindeyim. O piyeste (Yamalar) güzel bir sahne vardır; ağlama sahnesi… Orada taşkın bir saadetle gerçekten ağladım… Alkış, alkış, alkış… Perde kapandı; açıldı, bana çiçekler getirdiler. Perde tekrar kapandı. Muharrir (Hüseyin Suat Bey) kuliste bekliyormuş; ben çıkarken durdu, alnımdan öptü: “Bizim sahnemize bir sanat fedaisi lazımdı; sen işte o fedaisin” dedi.”
O gece Kınar Hanım’ın (Sıvacıyan) yardımıyla polisten kaçan “fedai”, sahneye çıkmaya devam etti. Tiyatro sevdası düşmüştü bir kez gönlüne. Vasfi Rıza’nın anlatımına göre, Darülbedayi yönetiminden Hüseyin Suat ve Celal Sahir Beyler, İstanbul Polis Müdürü Tahsin Bey’e başvurdular. Tahsin Bey’in de Türk kadınının sahneye çıkması gerektiğini söylemesi üzerine cesaretlendiler. Onun yardım vaadi üzerine, “Hepimizin mücadeleci ruhu öyle bir ayaklandı ki, gayret atına binip cenk meydanına atılmayan kalmadı. Hele Afife, bir ateş parçası kesiliverdi de, adeta Jandark’a döndü.” diye yazıyor Vasfi Rıza anılarında.
İkinci hafta Reşat Rıdvan’ın adapte ettiği Tatlı Sır adlı oyunda Afife gene sahneye çıkınca, birinci perdenin sonunda polis tiyatroyu bastı, Afife’yi tutuklamak istedi. Afife’yi makine dairesinden kaçırmayı başardılar. Ertesi hafta İbnüreffik Ahmed Nuri Bey’in Maupassant’tan uyarladığı Odalık’ı oynarken polisler gene baskına geldi. Afife yine arka kapıdan kaçırıldı. Bir süre sonra Kadıköy İskelesi’nde polis memurları tarafından yakalanarak karakola götürüldü.
Afife’nin sahneye çıkmakla suçlanması başlangıçta yerel amirin işgüzarlığı olarak görülüyordu.  Kadıköy emniyet amiri bir Müslüman-Türk kadınının sahneye çıkmasını İslam adabına aykırı saymış ve Afife’nin peşine düşmüştü. Kadıköy amiri değişince, Afife bir süre daha Apollon Tiyatrosu’nda sahneye çıkmaya devam etti. Darülbedayi yönetimine Dahiliye Bakanlığı’ndan 27 Şubat 1921’de gelen 204 numaralı bildiriyle Müslüman Türk kadınlarının sahneye çıkması kesinlikle yasaklandı. Darülbedayi yönetimi 8 Mart 1921’de Afife Jale’yi kadrodan çıkardı.
Afife Darülbedayi’den ayrıldıktan sonra Burhaneddin Tepsi Kumpanyası’na katıldı. Kadıköy’de Apollon Tiyatrosu’nda, Tepebaşı Tiyatrosu’nda, Beyoğlu’nda Varyete Tiyatrosu’nda sahneye çıktı. İbnüreffik Ahmed Nuri Bey’in kurduğu Yeni Tiyatro Heyeti’ne katılarak, Kadıköy’de temsiller verdi. Daha sonra Şadi Bey’in kurduğu Milli Sahne Topluluğu ile Anadolu’da turneye çıktı.
İstanbul’a dönünce tekrar sahneye çıkma olanağı bulamayan Afife şiddetli baş ağrıları nedeniyle bir doktorun verdiği morfine alıştı. Sağlığı giderek bozuldu. 1928’de Kuşdili çayırında Hafız Burhan’ın konserinde ünlü besteci ve müzisyen Selahattin Pınar’la tanıştı. Büyük bir aşk yaşayan Afife ve Selahattin Pınar, Pınar’ın ailesinin muhalefetine rağmen 1929’da gizlice evlendiler. Selahattin Pınar’ın birçok unutulmaz bestesinin esin kaynağı olan Afife bir süre gözlerden uzak Fatih’te bahçeli bir evde Pınar’ın şefkatli ilgisiyle yaralarını sardı. Ama sahneye çıkma arzusu hiç tükenmedi. Acılı ve dramatik hayatının etkisiyle uyuşturucu bağımlılığından kurtulamayan Afife’nin ısrarıyla 1935’te boşandılar. Bundan sonra Afife, giderek sefalete düştü. Bakırköy Akıl ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne ve bir süre Balıklı Rum Hastanesi’ne yatırıldı. Perde ve Sahne dergisinden Nusret Safa Coşkun’la Bakırköy’de Başhekim Mazhar Osman’ın odasında görüştüğünde, Coşkun’un karşısına sedyede yatan perişan bir kadın getirilir. Nusret Safa Coşkun, “Karşımda sadece iri siyah gözleri ile canlı bir ceset vardı. ... Deri bir torba içinde beş-on kemikten ibaretti bu insan.” diye yazacaktı. Afife Jale, hastanedeki durumunu ona şöyle anlatmıştı:
“Beni unutmuşlar, sahneye çıktığım zaman alnımdan öpen muharrir, beni teşvik eden büyük adamlar, hayranlarım, seyircilerim, arkadaşlarım, hepsi beni unuttu. Ne çabuk! Kapımı çalan, hatırımı soran bir insan yok... Hepsi, hepsi unutmuş. (...) Burada boğuluyorum, tımarhane köşesinde ölmek istemiyorum. Ne yapıp ne edin, beni çıkarın buradan... Donuyorum, sırtıma giyecek gömleğim yok; görüyorsunuz, her tarafım çıplak... Delilere tahammül edemiyorum, başımın içinde tepiniyorlar. Ben deli değilim fakat olmak üzereyim. Beni buradan çıkarın da nereye atarsanız atın!”
24 Temmuz 1941’de hastanede yapayalnız öldüğünde henüz 39 yaşındaydı. Cenazesinde sadece dört kişi vardı. Şahin Kaygun’un çektiği Afife Jale filmi için mezarını araştıran ekip, mezarı bulamadı. Kaybolmuştu. İleriki yıllarda da Afife hiç yaşamamışçasına silinmişti tarihten. Afife Jale’yi tümüyle unutulmaktan kurtaran Haldun Dormen’in vefalı ilgisi oldu. Henüz 10 yaşındayken, Perde ve Sahne dergisinde “Afife Jale’nin Ölümü” adlı yazıyı okuyan Dormen, Afife’nin dramatik hayatından etkilenmiş ve hiç unutmamıştı. Dormen, 1975’te TRT için “Unutulanlar” isimli bir dramatik belgesel hazırlarken, Afife Jale ile ilgili bölümü yapınca Afife Jale hatırlandı. Nezihe Araz, Afife Jale adlı oyunu yazdı. Selim İleri ve Nezihe Araz’ın yazdığı senaryodan Şahin Kaygun Afife Jale filmini çekti (1987). Turgay Erdener’in bestelediği Afife balesinin koreografisini Beyhan Murphy yaptı (1998). 1997’den bu yana Yapı Kredi Bankası’nın sponsorluğunda her yıl Afife Tiyatro Ödülleri yılın öne çıkan sahne sanatçılarına veriliyor. Ortaköy’deki Afife Jale Sahnesi’nde pek çok tiyatro topluluğu sahne alıyor. İstanbul Şehir Tiyatroları, 100. yıldönümü vesilesiyle Ahmet Sami Özbudak’ın yazdığı “Hayal-i Temsil, Afife ile Bedia” adlı oyunu sahnelemeye devam ediyor. *Yazar

 
Etiketler; afife jale

ARŞİV