Türkiye’de politik tiyatronun köklü kurumlarından Ankara Sanat Tiyatrosu, Kadıköy’de enine boyuna konuşuldu. Rutkay Aziz ve Altan Erkekli gibi AST kökenli oyuncular da Kadıköy’e gelerek, “Ankara’nın ve Türkiye’nin AST’si”ni anlattılar…
50 yaşını deviren, tarihi boyunca devrimci bir oyun anlayışı benimseyen ve bundan ötürü baskılara maruz kalan AST, bugün hâlâ toplumcu çizgisinden ödün vermeden perde açmayı sürdürüyor.
Haber: Gökçe UYGUN
Fotoğraflar: Sinem TEZER
Kadıköy’ün kültür hayatına yeni bir soluk getiren Kadıköy Belediyesi Tarih Edebiyat Kütüphanesi (TESAK), 24 Mayıs Cumartesi günü ilk önemli etkinliğini gerçekleştirdi. “Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) 50+1. Yıl Sempozyumu”nda 1960’lar ortamında AST’nin doğuşu ve Türk tiyatro hayatında rolü tartışıldı. Bütün gün süren ve herkese açık/ücretsiz olarak gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını yapan Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, “Gergin ve üzüntülü zamanlar yaşadığımız günümüzde, geçmişe, 1970’lere doğru bakacağız bugün. Ankara Sanat’ın kuruluşu, sergilediği oyunlar, sanat hayatımızdaki yerini konuşacağız. AST, Türkiye’de sanatçı yetiştiren çok önemli birkaç kurumdan biri. Hepimiz biliyoruz ki sanat bir toplumun temel direklerinden. Biz de Kadıköy Belediyesi olarak bu doğrultuda, sanata verdiğimiz desteği sürdürüyoruz” dedi.
“AST’NİN KÜLTÜREL HAYATIMIZDA KALICI İZLERİ VAR”
TESAK’ın danışmanı, aynı zamanda sempozyumun yöneticiliğini yapan Prof. Dr. İlber Ortaylı, bu sempozyumun TESAK’ın ilk büyük faaliyeti olduğuna dikkat çekerek, “AST’nin Kadıköy’de konuşulması çelişki gibi görünebilir ama değil. Koca İstanbul’da Ankara’ya benzeyen tek yer Kadıköy’dür ahalinin sanat ilgisi anlamında. AST’nin kültürel hayatımızda kalıcı izleri var. Türk sineması ve sanat hayatında seçkin bir yerde bulunan sanatçılar hep buradan yetişti” diye konuştu. Şehrin yaşadığı çöküntüye rağmen Ankara sanat seyircisinin her zaman seçkin bir seyirci olduğuna işaret eden Ortaylı, bu seyircinin yetişmesinde ise AST ve Devlet Tiyatroları’nın (DT) büyük payı olduğunu anlattı. “Ankara’da hâlâ seçkin bir seyirci kitlesinden sözetmek mümkün. Bunda AST’nin payı büyük” diyen Ortaylı, AST’nin zamanında DT’nin rakibi gibi olduğunu vurguladı.
İSTANBUL’DAN ANKARA’YA AST..
Sempozyumda ilk sunumu yapan tiyatrobilimci, oyuncu, yazar, eleştirmen ve yönetmen Prof. Dr. Özdemir Nutku, AST’nin tanık olduğu 13 yılını ve arkadaşı Asaf Çiyiltepe’yi anlattı. Nutku, AST’nin kuruluşuna dair şunları aktardı; “Tiyatroya merak salan Asaf, bir gün bana gelerek özel bir tiyatro kurmak istediğini söyledi ve destek istedi. Sonra da zaten 13 Kasım 1962’de Taksim-Sıraselviler’de Arena Tiyatrosu’nu kurdu. İstanbul’a alternatif bir tiyatro deneyimi yaşatan Arena, 1 yıl açık kalabildi. Asaf, İstanbul’da mı kalsın, Ankara’ya mı yerleşsin diye düşünüp, Ankara’yı seçti ve böylece Ankara Tiyatro Topluluğu’nu kurdu. Bu topluluğun adı daha sonra Ankara Sanat Tiyatrosu adını aldı. Ticari tiyatrolara karşı yeni bir repertuvarla seyirci karşısına çıktı.”
AST’nin sergilediği oyunları detaylı olarak anlatan Prof. Dr. Özdemir Nutku, 1967 yılında Ciyiltepe’nin vefatıyla birlikte AST’nin bunalımlı bir döneme girdiğinden bahsetti. Nutku, şöyle devam etti; “Yönetimi Güner Sümer devraldı. O dönemde sergilenen Brecht’in ‘Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti’ adlı oyunu nedeniyle Sıkıyönetim AST’yi kapattı. 1974’te tekrar açılan AST, Devlet Tiyatroları’na bir alternatif olarak ortaya çıkan, devrimci niteliği olan bir tiyatrodur. O ufacık sahnelerinde harikalar yaratıyorlardı. Şimdiki genç oyuncuların, AST’yi o eski parlak günlerine kavuşturacaklarına inanıyorum. Zira günümüzde AST gibi topluluklara ihtiyaç var.”
AST; DEVRİMCİ BİR TİYATRO..
Sempozyumda Ankara’dan Kadıköy’e özel olarak gelen tiyatro eleştirmeni, hukukçu, siyasetçi Atilla Sav da “AST’ı Kadıköy’de tartışmanın anlamı, Türk tiyatrosunun tartışılmasdır…” ifadesini kullandı. Bir izleyici gözüyle AST’den bahseden Sav, AST’nin 350 kişilik bir salonda yeni bir tiyatro akımı geliştirdiğini vurgulayarak, “AST’nin Ankara’da ve tiyatro seyircisi olan tüm illerde bu kadar çok bağra basılmasında, 61 Anayasası’nın özgürlükçü ortamının da etkisi oldu. AST 68 kuşağının fikir yapısını besleyen bir oyun repertuvarına sahip oldu hep, ilerici-devrimci oyunlar sahneledi. AST’nin siyasal bir duruşu vardı. Sergilediği oyunlar da bu duruşun kültürel ifadesiydi” dedi.
Konuşmasına Kadıköylü olduğunu vurgulayarak başlayan Cumhuriyet Gazetesi Tiyatro Eleştirmeni Prof. Dr. Ayşegül Yüksel ise “Ankara’da yaşadım ama Kadıköylü olma özelliğimi hiç yitirmedim. Şu an içinde bulunduğumuz bu salonda 1950li yıllarda nikâh kıyılırdı” dedi. Yüksel, AST’nin kurucusu Asaf Çiyiltepe’nin şu sözlerini anımsattı; “Tiyatromuz bir eğlendirme tiyatrosu değil ve hiçbir zaman da olmayacak. Şartlar bizi buna zorlarsa, boyun eğmek yerine belki seyirciden bir süre için izin isteriz…”
KIZILAY’DA BİR SANAT MEKÂNI OLARAK AST
Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) 50+1. Yıl Sempozyumu’nda Atilla Sav’ın yönettiği 2. oturumda ise Ayşegül Yüksel, şu görüşleri ifade etti; “AST’nın mayasında, bilmemiz ve hatta hakkında düşünmemiz bile istenmeyen alternatif bir oyun anlayışı vardı. Böyle bir alternatifin özel bir tiyatro tarafından sunulması da dikkat çekici. AST’nin 3 temel özelliği vardı bence; kapısını yerli yazarlara açması, yapımlarını topluluk dışındaki yönetmen ve yapımcılarla da paylaşması ve deneysel yapıtlara kucak açması. Aynı zamanda kolektif çalışmaya dayalı bir yönetmen tiyatrosuydu. Başarısının sırlarından biri de buydu. Yıllar içinde Türkiye toplumun başına ne geldiyse AST’nin de geldi; tutuklandı, mağdur edildi, işkence gördü… Ama kendi yağıyla kavrularak bugünlere geldi. Tarihi boyunca muhalif kimliğini koruyan AST; bu yıl muhalif bir tiyatro olduğu için devlet yardımından yararlandırılmadı. AST’nin temelinde tiyatro tutkunluğu-sevgi-saygı-fedakârlık var. Binası halen Ankara Kızılay’da bulunan AST’nin içinde bir de kafe açıldı. Yani AST yavaş yavaş bir canlanma sürecinde, seyircisini geri kazanmaya çalışıyor. Pek gidilmeyen Kızılay bölgesini canlandıran bir kültür sanat ortamı sunuyor.”
Tiyatronun devrimci yüzü; AST
Türkiye’nin Kenter ve Dostlar tiyatrolarıyla birlikte en eski 3 sanat kurumundan biri olan AST, kurucusu Asaf Çiyiltepe’nin deyişiyle “bugüne dek halka gösterilmeyen oyunları göstermek için” yola çıkmıştı 1963 yılında. Ankara’da (İstanbul'daki Arena Tiyatrosu'nun bir devamı olarak) Asaf Çiyiltepe yönetiminde kurulmuş öncü bir sanat tiyatrosu olan AST, çoğunlukla çağdaş dünya klasiklerine yer verirken, özellikle bir ‘Brecht-Gorki tiyatrosu’ kimliğiyle öne çıkıyor. Çağdaş ulusal Türk Tiyatrosuna büyük önem veren AST, Sermet Çağan, İsmet Küntay, Güner Sümer, Bilgesu Erenus, Vasıf Öngören, Oktay Arayıcı gibi yeni Türk oyun yazarları kuşağının yetişmesine de büyük katkı sağladı. Ankara Sanat Tiyatrosu'nda Ergin Orbey, Çetin Öner, Rutkay Aziz ve Yılmaz Onay gibi yönetmenler ile Genco Erkal, Nurseli İdiz, Timur Selçuk, Cezmi Baskın, Derya Baykal, Aysan Sümercan, Ayten Uncuoğlu, Cüneyt Türel, Engin Orbey, Fikret Hakan, Halil Ergün, Mümtaz Sevinç, Rana Cabbar, Savaş Dinçel, Talat Bulut, Şevket Altuğ, Tarık Ünlüoğlu, Vahide Gördüm, Vasıf Öngören, Altan Gördüm, Selçuk Uluergüven gibi isimleri kadrosunda bulunduran AST’de, Osman Şengezer ve Yücel Tanyeri gibi sahne tasarımcıları ile Timur Selçuk gibi besteciler yer aldı. Kızılay'da bulunan tiyatro bugüne dek Sakıncalı Piyade, Ayak Bacak Fabrikası, Rumuz Goncagül, Zengin Mutfağı, Ölü Canlar, Bir delinmin Hatıra Defteri, Aslan Asker Şvayk, Ay Carmela, Godotu Beklerken gibi efsane eserlerin de aralarında bulunduğu bugüne dek 150’yi aşkın oyuna imza attı. Uğur Mumcu, Faruk Erem, Eşber Yağmurdereli, Yaşar Kemal, Turgut Özakman, Sabahattin Ali, Yılmaz Güney, Behrengi gibi yazarların oyunlarını oynamış bir sanat kurumu olan AST, “politik tiyatro yapmanın tüm zorluklarına, yeni dünya düzeninin yarattığı apolitik iklime, sanatı tümüyle boş eğlenceye indirgeyen ‘Kültür Piyasasına’ karşı, toplumcu çizgisinden ve insanı merkezi alan kuruluş poetikasından ödün vermeden” perdelerini açmaya devam ediyor...