“Kızılderililerin Kadıköy’de işi ne?” Bu sayıda size Ant dağlarından Kadıköy sokaklarına uzanan o ezginin hikâyesini anlatacağız.
Eylül BİROL
Kimi zaman eğlenceli bir şarkı, kimi zaman üflemeli çalgılardan oluşan dingin bir müzik... Kızılderili müzisyenler, geleneksel kıyafetleri ve müzikleri ile uzunca bir süredir Kadıköy başta olmak üzere İstanbul sokaklarının tanıdık simaları olsalar da gizemlerini hala çözen yok. Nereden geldiler, neden öyle giyiniyorlar, gerçekten Kızılderililer mi?
Doğru tanım bu olmasa da onlar, bizim bildiğimiz isimleriyle “Kızılderili”, yani Güney Amerika’nın gerçek sahipleri, yerlileri... Şu sıralar Kadıköy sokaklarında çalmakta olan “bizim Kızılderililer” ise Ekvator’dan misafirlerimiz. Onları Kadıköy rıhtımda çaldıkları bir gün yakaladık ve yaptığımız sohbette hem müziklerini hem kendilerini daha yakından tanıma fırsatı bulduk.
AİLE BOYU MÜZİK
Aslında onlar sadece müzik grubu değil, aynı zamanda bir aile. Müzisyen Luiz, oğulları Diego ve John ile çalıyor bizi etrafına toplayan o parçaları. Luiz’in eşi ve kız kardeşi de bazı zamanlar onlara eşlik ediyor. Elbette bir adları da var: “Ecvatorincas”. Sadece sokakta müzik yapmıyorlar, bu küçük çaplı “aile şirketinin” birçok albümü de mevcut.
“Benim yaşamım ve tüm aktivitelerim her zaman müzikle ilgili oldu. Çocuklarımı da öyle büyüttüm.” diye açıklıyor müzik gruplarının sırrını Luiz. “Neden Türkiye?” sorusunun cevabının “meğer onlar da Türklermiş” olduğunu umanlar yanılıyor. 5 yıldır Türkiye’de olan grup aslında sürekli geziyor. Sadece Luiz tek başına 10 yıldır birçok ülke dolaşıp müziğini dünyaya tanıtmış. İspanya, İtalya, Danimarka, Gürcistan, Brezilya... Liste daha da uzuyor.
BU MÜZİĞİ NEDEN SEVİYORUZ?
Ama çocukları sadece Ekvator ile Türkiye arasında seyahat etmiş. Uzunca bir süredir de Türiye’ye daha sık geliyorlar. Konuşmamız sırasında Luiz kendini yarı İngilizce, biraz da Türkçe ile ifade ediyor. Oğulları ise ne İngilizce ne Türkçe biliyor. Türkçe bilmeden Türkiye’de yaşamak nasıl sorumuza Luizin verdiği cevap durumu anlatmaya yetiyor: “Çok difficult! (çok zor) “
“İnsanlar müziğiniz hakkında ne düşünüyor, Türkiye’de nasıl tepkiler aldınız?” diye sorunca tek tek sıralıyor Luiz: “Türkler, Araplar, Kürtler, İranlılar müziğimizi çok seviyor. Sanırım müziğimizin bazılarının dans ezgileri, bazılarının rahatlatıcı müzik olmasından kaynaklı... Özellikle san quanito (geleneksel dans müzikleri) çok seviliyor.” Kendisi de burada duyduğu santur adlı müzik aletinin ezgisini çok sevdiğini söylüyor.
İNKA MÜZİĞİ SEYAHAT HALİNDE
Çaldığı birçok yer olan Luiz’e Kadıköy’ü sormadan edemiyoruz. Bunun cevabı da oldukça sade ve ailenin yaşam felsefesini özetliyor: “Kadıköy benim için iyi. Belki yarın başka bir yerde olurum. Belki yarın Antalya’da, belki üç ay sonra Tiflis’te, bilmiyorum, çok önemli değil...”
Hayatlarını plan yapmadan yaşadıklarını ve temel kıstaslarının “kendilerini doyuracak kadar” kazanmak olduğunu söyleyen Luiz’e, koca aile söz konusu olunca nasıl geçindiklerini de soruyoruz. Öğreniyoruz ki Luiz sadece müzik yapmıyor. Bazı zamanlar Ankara’daki Ekvador konsolosluğuna da yardım ediyor, bileklik de yapıp satıyor.
MÜZİK DEVAM EDECEK!
İnka müziği yapan aile, sokakta çalarken izlendiğinde, özellikle fotoğraf çektirmek isteyenlerin, hatta bunu yaparken “aşırıya kaçanların” olduğu da fark ediliyor. “Müzik yaparken bile fotoğraf çektirenler var, sizce insanlar müziğinizi mi daha çok merak ediyor kıyafetlerinizi mi?” sorusuna oldukça samimi bir cevap veren Luiz, “Her ikisi de…” diyor. Dikkatleri dağılmadığı sürece insanların fotoğraf çektirmesinden rahatsız olmadıklarını da belirtiyor. Merak edenler için, giydikleri kıyafetler gündelik kıyafetleri değil. Özel günlerde giydikleri geleneksel kıyafetlerini de müzikleri ile sergiliyorlar. Onlar “karın tokluğuna” çalmaya devam edecekler. Sokakta rastlarsanız albümlerini 10 TL’den almanız mümkün…