Kadıköy’ün en yeni müzik gruplarından Mevzu Derin, ‘’Müzik de olmasa bu ülkede yaşanmaz. Müzik bizim için özgürlüğe tekabül ediyor’’ diyor
Gökçe UYGUN
Yaklaşık bir yıl önce Moda’da kurulan Mevzu Derin, pek çok grubun aksine albüm yapmak gibi bir amaç taşımıyor. Tek arzuları ise, ‘Kadıköy blues’ adını verdikleri müziklerini samimi bir şekilde yapmak, eğlenmek ve eğlendirmek…
Harun İnan (vokal/mızıka), Kutay Özer (bas), Bahadır Cem Börekçioğlu (gitar) ve Arda Toprak’tan (perküsyon/vokal/beatbox) oluşan grubu, Börekçioğlu anlatıyor.
“Homemade Cookies grup elemanlarınca tamamen farklı olarak kendi besteleriyle ve ritimleriyle 2015 Mart’ında Kadıköy Moda’da kurulmuştur’’ diyorsunuz. Homemade Cookies niye dağıldı?
Homemade Cookies tam bir delilikti. Dışarıdan ‘neredeyse’ normal gözüken ama sahnede eski rock kültürünü yansıtan sıradışı bir gruptu. Mesela The Doors’un Break On Through diye bir parçası vardır. Normalde 4 dakika civarındayken biz yaklaşık yarım saat çalıyorduk. (gülüyor)
Mevzu Derin nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?
Mevzu Derin, Harun ve benim amatör çapta underground edebiyat yazarlığımızın dışa vurması gerekliliği ve sahnede kendi yaptığımız müziği hissetme ihtiyacımızdan doğdu. Homemade Cookies bir cover grubuydu, sokakta yuvarlanıp içip dağıtıyorduk. Müzik sert değildi ama zaten hiçbir zaman sadece müzik yapmadık. Hissetmek ve hissettirmek için sahnedeydik. Mevzu Derin’le bu ‘bizim’ işlerimizle olmaya devam ediyor artık.
Grupta herkesin ‘başka başka gündüz işleri’ var mı yoksa herkes geçimini müzikten mi kazanıyor?
Aslında bugüne kadar müzikten neredeyse hiç para kazanmadık. Yaptığımız müzik ve kafamızdaki müzik yapma anlayışıyla pek bağdaşmıyor. Bu, müzikten para kazananlara bir saygısızlık değil yanlış anlaşılmasın. Bizim yaptığımız müzikle alakalı. Harun, aşçı. Ben dövmeciyim. Arda, babasının iş yerinde ona yardım ediyor. Kutay da bir dövmecide asistanlık yapıyor.
Oldukça yeni bir grupsunuz. Müzik yoluna hangi hedefler/hayaller/düşüncelerle çıktınız?
Çapımız çok dar; Kadıköy. Bu kadar. Hatta Moda. Merceği iyice daraltırsak Kadife sokak ve civarı. Buradaki insanların hepsi bizi tanır. Sever, sevmez o ayrı. Bizim de hedefimiz biz bize olmak ve biz bize eğlenmek ve geceyi güzel bitirmekti. Bilmiyoruz ileride ne olur. Çünkü farklı bir şey yapıyoruz. Odağa müziği değil (aslında odak çoğu grupta müzik de değil,para/ünlü olma kaygısı), yaşantımızdan bir parçayı, hissetme halini koyuyoruz.
Müziğinizi nasıl tarif edersiniz?
Blues temelimiz ama, soft rock, pop, saykedelik hatta reggea bile bulabilirsiniz bizde. Kısacası Kadıköy Blues…
İlk konseriniz Don Kişot İşgal Evi’ndeydi. Nasıl geçti?
Bir tanıdığımızın ricasıyla gittik çalmaya. Hatta o akşam komşulardan tehdit gelmiş oradaki çocuklara. Bizi davet eden kız da ağlıyordu. Bu çok kötü bir durum. Neden bu ülkede sanat ve saygı gibi değerler hiç yok bazen anlayamıyoruz. Neyse biz daha da şevklendik.Ters tepti bize yani (gülüyor) Çalmaya başladık ve herkes inanılmaz mutluydu bittiğinde konser. Hatta o ağlayan arkadaşımız da çılgınca dans etti. Bu, tarifi mümkün olmayan bir mutluluk hissi...
Müzik sizlerin hayatında neye tekabül ediyor?
Müzik de olmasa sahiden bu ülkede yaşanmaz. Müzik bizim için özgürlüğe tekabül ediyor. Müzik hayatımızın merkezinde ama hiçbir zaman tam zamanlı ilgilenemedik. Ondandır belki yaşıtlarımız alıp yürürken biz böyle kaldık. Tek uğraşımız müzik olamadı hiçbir zaman.
Bu ülkede müzik yapmak ne ifade ediyor size?
Tek kelimeyle sıkıntı. Ama alıştık artık huzursuzluğa ne yapalım. (gülüyor)
“Kadıköylü olmaktan gururluyuz’’
Kadıköylüyüz ve bundan gurur duyuyoruz, başka yerde yaşayamayız gibi geliyor. Burada müzik yapıyor olmaktan da mutluyuz. Hatta, karşı yakada bir konser olduğunda gitmek istemiyoruz. Hem yol yoruyor, hem tanımadığımız insanlar...
Kadıköy’deki diğer alternatif müzik oluşumlarının hepsi arkadaşımız. Hepimiz iç içeyiz, hepimiz her yerdeyiz.
Şarkılarımızın esasen hepsi Kadıköy’le alakalı. Burada yaşanmış aşklar, direnişler, ağlamalar, mutluluklar...Ama net olarak bir Kadıköy şarkısı gelebilir yakın zamanda...