Kadıköy'oğlu'na veda…

Kendisine “Kadıköy’oğlu” unvanını yakıştıran, yaşamı boyunca ‘hep Kadıköy’de olan’ şair ve yazar Hulki Aktunç, 29 Haziran’da yaşamını yitirdi. ‘Bir Çağ Yangını’na tanıklık edip son yolculuğuna uğurlanan yazar, doğduğu hastane olan Zeynep Kamil’in karşısındaki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

06 Temmuz 2011 - 13:38

“… Sen burada doğdun, dedi babam. Zeynep Kamil’de. Unutma, karşısı da dünyanın en güzel mezarlıklarından biri. Karacaahmet.
- Neden güzel ki baba?
- Ağacı güzel, otu çiçeği güzel, börtü böceği güzel… Kuşları güzel…
- Şehir içre bir orman yavrusu…
- Geceleri hala bülbül duyan taşları, kitabeleri güzel… Bir gün gezeriz görürsün…”

Gezip gördü mü bilinmez ama tam da bahsettiği gibi, yaşama merhaba dediği hastanenin tam karşısındaki “dünyanın en güzel mezarlıklarından” Karacaahmet’te toprakla buluştu Hulki Aktunç.
“Bir Kadıköy’oğlu” kitabında, yaşamının ilk günlerine dair babasıyla yaşadığı diyaloğun devamında yazdığı gibi, “Doğumlar ile ölümler de karşı karşıya duruyor. Bir yerde, Zeynep Kamil’de bebeler, ilk kez ağlıyor. Karşısında ise ölümün ağlatıları var…”
1 Temmuz Cuma günü, Zeynep Kamil’de bebek çığlıkları yükselirken, Karacaahmet’te bir yazın ustasının, Kadıköy’de doğup burada yaşamanın mutluluğunu hep yüksek sesle dillendiren bir ozanın cenaze töreni vardı. Ölüm ağlatıları yükselmedi belki göğe ama 62 yıllık ömre sığdırılmış binlerce cümleye, dizeye, sevdaya, umuda, şiire, yazıya veda etmenin hüznü yayıldı etrafa…

KHALKEDON’A SON BAKIŞ

29 Haziran’da yaşamını yitiren çağdaş edebiyatımızın ustalarından, reklamcılık dünyasının duayenlerinden ve Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Hulki Aktunç, Erenköy’deki Galip Camii’nde kılınan öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Aktunç’un eşi Semra Aktunç, oğlu Uluğ Aktunç, PEN Türkiye Başkanı Tarık Günersel, Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı Mustafa Köz, yazarlar Doğan Hızlan, Ahmet Oktay, Adalet Ağaoğlu, Leyla Erbil, Adnan Binyazar, Necati Tosuner, Egemen Berköz, Mustafa Öneş, Mario Levi, Eray Canberk, Nursel Duruel, Melisa Gürpınar, Zeynep Altıok Akatlı, yönetmenler Yavuz Turgul ve Yusuf Kurçenli, ressam Bedri Baykam ve reklam dünyasından birçok ismin de aralarında olduğu dostları, sevenleri ve okurları Hulki Aktunç’u sonsuzluğa uğurladı.

“BİR KADIKÖY’OĞLU’NU YİTİRDİK!”

Hulki Aktunç’u uğurlamaya gelen dostları, ardından şunları söyledi:
-Necati Tosuner (Yazar): Gençlik arkadaşım, hikâyeci arkadaşım Hulki Aktunç’u yitirmekten dolayı çok üzgünüm. Yaşasın edebiyat!
-Selim İleri (Yazar): Hulki Aktunç büyük bir dil ve anlatım ustasıydı. Gerek öykülerinde gerek şiirlerinde Türkçe’nin olanaklarını bütün özellikleriyle bir kuyumcu gibi işledi. Çok erken kaybettik…
-Zeynep Altıok Akatlı (Yazar): Bir soylu yazarımızı daha yitirdik. Hulki Aktunç her gün daha da yozlaşan ülke gündeminin ve kültür sanat dünyasının “çağ yangınına” tanıklık ederken acı duyan gerçek aydınlarımızdan biriydi. Kızı, öğrencisi, çalışanı, arkadaşı olma şansına eriştim. Geçtiğimiz yıl “Sönmemiş Dizeler” adlı şiir kitabıyla Metin Altıok Şiir ödülünü verdiğimizde yine göz yaşlarımızı paylaşmıştık. Şimdi bana düşen “toprağına bir kalem saplamak” olacakmış. Tarifsiz üzüldüm. Anama, babama kavuştu daha da yalnız kaldım. Işıkları bir olsun, birdi bir olacak biliyorum…
-Eray Canberk (Şair, Yazar, Çevirmen): “Bir Kadıköy’oğlu”nu yitirdik! Hulki Aktunç hikaye roman, şiir, deneme, sözlük gibi ürünleriyle edebiyat verimi açısından bizim 19. yy yazarlarımızın günümüzdeki temsilcisi gibiydi bence. Resim uğraşını da buna eklemek gerekir. (…)Hastalığının geri dönülmez yola girdiğini biliyordum. Haziran’ın son günü ölüm haberini alınca birden aklıma geldi; bir hikâye kitabının adı “Kurtarılmış Haziran”dı. Ne kadar anlamlı ve garip bir rastlantı!

62 YILLIK BİR ÖYKÜ

Kanser hastalığı nedeniyle aramızdan erken ayrılan Hulki Aktunç, 1949 yılında İstanbul’da doğdu. Selimiye Askeri Ortaokulu, Erzincan Askeri Lisesi (1963-66) ve Haydarpaşa Lisesi’ni (1967) bitirdi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrenimini yarıda bırakarak reklam ajanslarında metin yazarı ve yönetici olarak görev yaptı. Reklamcılar Derneği’nin başkanlığını da yapan Aktunç, edebiyata öyküyle 1969 yılında girdi. Aktunç, şiir, eleştiri, inceleme, roman da yayımladı. Hikâye, eleştiri ve incelemeleri Soyut, Yeni Edebiyat, Yeni Dergi, Papirüs ve yönetimine de katıldığı Türkiye Defteri (1973-75) dergilerinde çıktı. Eserlerinde tekniğe ve yapıya özel önem veren Aktunç, kuşağını çevreleyen toplumsal sorunları konu edinirken simgelerle yüklü anlatımı, ayrıntıları ustaca kullanması ve biçim özellikleriyle farklılığını belirginleştirerek özgün bir üslup oluşturdu.
İlk hikâye kitabı olan “Gidenler Dönmeyenler”de Sabahattin Ali’nin gerçekçiliğiyle Sait Faik’in avangardizminin bir bileşimini oluşturmaya çalışan Aktunç’un ilk romanı “Bir Çağ Yangını”, Füsun Akatlı’nın ifadesiyle ‘bir özgürlük manifestosu’ olarak karşılandı.
“Yirmi dilin konuşulduğu bir yerde (Kadıköy’de) büyüdüm ve dilin kendisi bana yazma isteği verdi” diyen Aktunç’un dil üzerine çalışmalarının bir ürünü de “Büyük Argo Sözlüğü” oldu.
“Gidenler Dönmeyenler” ile 1977 Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü’nü alan Aktunç, “Bir Çağ Yangını” ile 1980 Abdi İpekçi Roman Ödülü; “Bir Yer Göstericinin Hayatı” ile 1990 Yunus Nadi Ödülü, “Istıraplar Ansiklopedisi” ile 1995 Cemal Süreya Şiir Ödülü’ne layık görüldü.
Hulki Aktunç son olarak 2010’da “Sönmemiş Dizeler” adlı şiir kitabıyla, Sivas katliamında yaşamını yitiren şair dostu Metin Altıok adına verilen şiir ödülünü almıştı.

Semra ÇELEBİ

Etiketler; hulki aktunç

ARŞİV