Caz sahnesinin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden Emre Tankal Quartet, “Kadıköy” ile yılların birikimini albüme dönüştürdü. Dinleyiciyi Kadıköy’ün sokaklarında caz esintili bir yolculuğa davet eden albüm, tamamı enstrümantal yedi parçadan oluşuyor.
Tüm bestelerin ve gitarların Tankal’a ait olduğu albümde, saksafonda Tamer Temel, kontrbasta Volkan Topakoğlu, davulda ise Berke Özgümüş imzası var. Hayyam Stüdyoları’nda kaydedilen ve Ada Müzik etiketiyle yayımlanan albümün mix’i Derin Bayhan’a mastering’i ise Demirhan Baylan’a ait. Kapak çizimini ise Melis Coşkun Başay yaptı.
Emre Tankal’la konuştuk.
Albümünüze -hatta ilk albüme- Kadıköy ismini vermek oldukça iddialı. Kadıköy'ü bu kadar mı çok seviyorsunuz?
Beşiktaş’ta doğdum ancak üç yaşımdan beri Kadıköy’de yaşıyorum. Çocukluk, gençlik ve yetişkinlik anılarım hep buraya dair. Her şeyin ilki belki burada oldu. Evet gerçekten çok seviyorum. İstanbul’un, belki de Türkiye’nin en özgür semti bence. Buradayken kendimi iyi ifade ettiğimi düşünüyorum. Kadıköy benim için tek kelimeyle özgürlük demek. Aslında yaşadığım yer kadar insanlarını da çok seviyorum. Çocukken sokakta oynuyorum deyip gizlice ilk arkadaşlarımla buluştuğum yer Kadıköy. Her yerinde farklı bir anım, yaşanmışlığım var.
Bu hikayede neden Kadıköy'ü başrole koydunuz?
Aslında hep Kadıköy’de yaşadım ben. Bostancı, Suadiye taraflarında oturdum. Altı sene önce kadar, hayatın telaşına kapıldığım, sanattan uzaklaştığım bir dönem yaşadım. Oturduğum ev ve yaşadığım hayattan çok sıkılmıştım. O sırada Bahçeşehir Üniversitesi’nde caz yüksek lisansı yapıyordum. Yaşadığım hayat tam bir yetişkin hayatıydı. Müzikal olarak tıkandığımı ve gelişemediğimi hissediyordum. Hayatın konforuna önem vermek yerine her şeye tekrar başlamak istedim. Caferağa’da yaşayan, yüksek lisanstan bir arkadaşımın evine ev arkadaşı olarak geldim. Tekrar bir öğrenci gibi yaşamaya başladım. Para kazanmayı ikinci plana attım ve kendimi tamamen sanata verdim. İşte bu iki yıllık dönemimi de albümümde anlattım.
Kadıköy'ü notalara dökmek nasıl bir his?
Kadıköy’de yaşamak bence diğer yerlere göre sizi daha çok etkiliyor. Sabah poğaçanızı aldığınız pastane, alışveriş yaptığınız bakkal, gece bira içtiğiniz bar… Her şey hayatınızın bir parçası oluyor. Tanımadığınız insanlarla bile selamlaşmaya başlıyorsunuz bir yerden sonra. Bu durumda aslında yazdığınız her nota, 24 saatinizi geçirdiğiniz yerin bir parçası oluyor. Albümün açılış parçası bu albüm için ilk yazdığım parçaydı ve adını Kadıköy koydum. Daha önce yazdığım her şeyden farklıydı. O anda, bu albümü yapacağımı ve albümün Kadıköy’ü anlatacağını anladım…
Burası, pek çok müzisyenin yaşadığı bir ilçe. Buradaki bu müzik ortamı bir müzisyen olarak sizi nasıl etkiliyor? Mesela buradaki diğer müzisyenlerle irtibat halinde misiniz?
Kesinlikle birbirimizden besleniyoruz. Sanki dışa kapalı bir ortamda kendi halimizde yaşıyoruz gibi bir his. Yolda yürürken bir arkadaşınla karşılaşmak, müzikten bahsetmek bile ilham veriyor. Hemen hemen herkes birbirini tanıyor. Tanımasak bile biryerlerden birbirimizi biliyoruz.
KADIKÖY’ÜN ÖZGÜRLÜĞÜ
Kadıköy'ün nesi ve nereleri size ilham veriyor?
Kadıköy’ün her şeyi bana ilham veriyor ancak en önemli nokta benim için özgürlük. Hayatımdaki en önemli kavram olduğunu söyleyebilirim. Burada kendimi özgür hissediyorum. Daha büyük bir ilham olamaz.
Son olarak şunu sormak isterim; pandemi zamanında müzik sektörünün durumu malum. Siz ne haldesiniz? Yaşadığınız zorlukları ve beklentilerinizi anlatın.
Pandemi tüm müzisyenler gibi benim için de zor geçiyor. Konser verememek hepimiz için en büyük kayıp. Maddi tarafı bir yana manevi olarak caz çalmak benim için bir kendini ifade şekli. Hatta en iyi ifade şekli… Bundan bir yılı aşkın bir zamandır uzak kalmak gerçekten çok zor. Pandeminin tek iyi tarafı daha çok ders vermeye başlamam ve öğrencilerime daha çok vakit ayırabilmem oldu. Beklentim tabii ki konserlerin tekrar başlaması, müziğimizi insanlara ulaştırabilmek ve kendimizi ifade edebilmek yönünde.
TANKAL HAKKINDA
1978 İstanbul doğumlu Emre Tankal, lise yıllarından bu yana müzikle iç içe. Aydın Esen, Donovan Mixon, Dave Allen, Sarp Maden ve Kurt Rosenwinkel gibi isimlerle çalışma fırsatı bulan müzisyen son on yılda Türkiye’deki birçok caz festivali ve caz kulübünde konserler verdi. Jehan Barbur’un Uyan ve Birsen Tezer’in İkinci Cihan albümlerinde bazı şarkıların düzenlemelerini yaptı ve bu albümlerin kayıtlarında yer aldı. 2016 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Caz Bölümünde yüksek lisansını tamamlayan Emre Tankal hâlâ profesyonel müzik yaşamını İstanbul’da sürdürüyor. 2017 yılından itibaren Emre Tankal Quartet adı altında kendi bestelerini dinleyiciye ulaştırıyor. Aranjör ve müzisyen olarak profesyonel müzik yaşantısını sürdürüyor.