Kadıköy’den nisan anıları

Cumhuriyet döneminin en önemli musiki sanatçılarından Perihan Altındağ Sözeri ve çağdaş Türk karikatür sanatının ilk ustası sayılan Cemil Cem, bir nisan ayında hayata Kadıköy’de veda etmişlerdi...

31 Mart 2020 - 12:43

Nisan ayı geçmişte Kadıköy’ün iki değerini kaybettiği bir ay oldu. Münir Nurettin Selçuk'un, “sen benim dişi olanımsın” dediği ses sanatçısı  Perihan Altındağ Sözeri ile çizgileriyle bir çığır açan ve “Karikatürist Cem” olarak tanınan Cemil Cem…

Sizi biraz korona gündeminden uzaklaştırıp bu değerli insanları hatırlamaya davet etmek istedik. Çeşitli kaynaklardan derlediğimiz bilgilerle Perihan Altındağ Sözeri ve Cemil Cem:

RADYOLARIN ALTIN KIZI

1925 Amasya doğumlu olan Perihan Altındağ Sözeri, henüz orta okul öğrencisi iken Ankara Radyosu'nun açtığı sınavda “olağanüstü bir ses” diye nitelendirildi ve özel izinle kadrolu sanatçı yapıldı. Emin Sözeri ile 1945’te evlenen sanatçı, 1949’da İstanbul’da kendi adıyla açılan ve “içkisiz” olarak hizmet veren Perihan Salonu’nda serbest çalışmalarına başladı. 

Aralıksız 35 yıl, o devrin en popüler gazinoları olan Tepebaşı, Küçükçiftlik Parkı ve Kristal gazinolarında sayısız konserler verdi. Devam eden radyo çalışmalarıyla oluşan zengin repertuvarındaki klasik eserlerini gazino repertuvarına yansıtan ilk sanatçı oldu. Sadettin Kaynak, Lemi Atlı, Selahattin Pınar ve daha birçok bestecinin çok sayıda eserini ilk kez seslendiren yorumcu olan Sözeri, Türk musikisinin çağdaş bestecilerinin eserlerine de repertuvarında yer verdi. Bestekar Münir Nurettin Selçuk ile Osmanlı Padişahı 3'üncü Selim'in hayatını yansıtan "3'üncü Selim'in Gözdesi" isimli filmde ve başka 7 filmde daha rol aldı. 50'nci Sanat Yılı'nı kutladıktan sonra çalışma hayatını noktaladı. Türkiye'nin onun sesiyle tanıdığı eserler arasında; "Yalnız Bırakıp Gitme Bu Akşam Yine Erken", "Benzemez Kimse Sana", "Bir Nigah Et", "Leyla Bir Özge Candır", "Kırmızı Gülün Alı Var", "Sazlar Çalınır Çamlıcanın Bahçelerinde", "Aman Avcı" ve "Estergon Kalesi" gibi şarkılar yer alıyor. 7 Nisan 2008'de Erenköy’deki evinde 83 yaşında hayata veda etti.

Kızı Leyla Gündem, annesinin cenazesinde gazetecilere yaptığı açıklamada musikiyi ilk elden ve en güzel şekilde öğrenenlerden olduğunu söylediği annesinin, üstatlar için, "ellerinde meşk ettim" dediğini belirterek, şunları söylemişti; "Bizim evimiz o zaman Kalamış'taydı ve çok popülerdi. O devirleri biz dolu dolu yaşadık. Büyük bir dikkatle yeni sesleri dinliyordu, 'Buradan güzel bir ses çıkar mı?' diye. Musiki konusunda yapılan düzgün bir televizyon programı ile gurur duyar ve takip ederdi. Dolu dolu yaşadı. Onun eserleri ile gurur duyuyoruz."

KARİKATÜRÜN CEM'İ...

Türk diplomat, karikatürist ve editör Mehmet Cemil Cem, 1882'de İstanbul'da doğdu. Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) mezunu. Hukuk fakültesinde okuduğu sırada  memur olarak Hariciye Nezareti(Dışişleri Bakanlığı)’ne girdi. 1903'te yüksek öğrenimini tamamlayınca kendisine yurtdışında görev verilerek Fransa'ya gönderildi. Görevini Fransa'nın çeşitli kentlerinde sürdürdü. Paris'te siyasal bilimler öğrenimi gördü. Küçük yaşlarından itibaren resim ve karikatürle ilgilenen Cem, karikatürün bir sanat olduğunu Paris'te anladı. Fransız karikatürcülerinin etkisiyle başladığı karikatürleri mizah dergilerinde yayımlandı. Ama bu dönemde, dostları ve kendisi için çizen bir karikatür sanatçısı olarak kaldı.

HEM ÇİZGİ HEM YAZI

II. Meşrutiyet’in ilanıyla II. Abdülhamid’in koyduğu resim yasağının kalkmasından sonra 1908'de yayımlanmaya başlayan ve Türkiye'nin ilk önemli mizah dergilerinden biri olan Kalem'e Avrupa'dan karikatürler göndermeye başladı. Karikatürleri yalnızca çizgiye dayanmıyor altyazıya da önem veriyordu. Bu yönüyle Cem’in çizdikleri o zamana kadar çizilenlerden farklıydı. Cem ülkesindeki güncel siyasi gelişmeleri Avrupa'dan izleyemediğini düşünerek 1910'da görevini bırakıp İstanbul'a döndü. Aynı yıl ünlü mizah dergisi Cem'i çıkarmaya başladı.

Artık tek uğraşı karikatür olmuştu. Derginin ilk sayısında "Bir İki Söz" başlığı altında yazdığı önsözde, karikatürün hem söz sanatı olarak edebiyata, hem de çizgiye dayandığını; ince bir alay taşımadan ve becerili bir çizgi sergilemeden karikatür olamayacağını vurguladı. Devlet adamlarının portre karikatürlerinde kişiliklerinin ve dış görünüşlerinin en belirgin yanlarını ustaca yansıtıyordu.  II. Balkan Savaşı sırasında cepheden yenilgi haberi gelmeye başlayınca 1912'de dergiyi kapatrak Avrupa'ya gitti. Kurtuluş Savaşı'nın başladığı yıllarda Avrupa'daydı. Savaş sürerken yurda döndü ve İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi (şimdiki Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi)'nde müdürlük yaptı. 1927'de dergisi Cem'i yeniden yayımlamaya başladı. Vergilerin ağır olmasını eleştiren bir karikatürü nedeniyle yargılanıp bir yıllık hapis cezasına çarptırıldıysa da beraat etti. O dönemin bakanlarından Recep Peker'i konu alan bir karikatürü nedeniyle dergisi 1928'de kapatıldı ve karikatür yayımlaması yasaklandı. Bir süre İstanbul Belediye Şehir Meclisi üyeliği yaptıktan sonra evine çekilen Cem, zamanını resim yapmaya ayırdı. 9 Nisan 1950'de 68 yaşında hayatını kaybetti. Sanatçının adı, ölümünden önce Moda’daki evinin olduğu sokağa (Cem Sokak) verilmişti.

(Cemil Cem’in bir zamanlar çok beğenilen karikatürleri Moda’da evinin bulunduğu Cem Sokak’ta sergileniyor)

GERÇEKÇİ KARİKATÜRLER ÇİZDİ

Cemil Cem, karikatürlerinde genellikle II. Abdülhamid yönetimi, İttihat ve Terakki ve İtilaf Fırkası'nın tutumu gibi dönemin siyasal yaşamını konu aldı. Çizgilerindeki gerçekçilik ve ince mizah anlayışı daha sonra birçok karikatür sanatçısını etkiledi. Portre karikatürcülüğü ve çizgiden çok, altyazılarda gösterdiği gülmece ustalığıyla adını duyurdu ve "Üstat Cem" diye anıldı. Gerçekçi yaklaşımı, siyasal yapılarca her dönemde tepkiyle karşılandı. Kalem dergisinde çıkmış 2. Abdülhamit yirmi karikatüründen oluşan Cem (1909) adlı bir albümü var. 


ARŞİV