Kadıköy’e 3 yeni kitap durağı

Kağıt fiyatları artsa da, yılların matbu Resmi Gazete’si bile dijitale geçme kararı alsa da hala ve inatla kitap yayıncılığını sürdürenler de yok değil. Kadıköy’den iki yeni kitabevi ve bir yeni yayınevi hikayesini paylaşıyoruz…

23 Ekim 2018 - 13:47
  • EDEBİYAT GEZGİNLERİNİN YELDEĞİRMENİ DURAĞI

Flaneur Books, 2010'den beri bağımsız grafik roman yayıncılığı yapan Kadıköy merkezli butik bir yayınevi. Adını Alman filozof Walter Benjamin’in bir kitabında geçen, ‘varacağı yeri belli olmadan dolaşan kimseler’ anlamına gelen bu almanca kelimeden alan yayınevi, şimdilerde Yeldeğirmeni’nde bir kitapevi açtı.

Flaneur Kitabevi’nin sorumlusu Burak Türker İnandı, kuruldukları günden bu yana Türkiye yayıncılığında nadir bulunan kitapları yayınladıklarını belirterek, “Okurun zihninde ufuk açmaya gayret ediyoruz. o nedenle biz bir eseri yayınlamaya karar vermeden önce,  onun edebi yanına, tekniğine, çizgi roman kültüründeki yerine bakıyoruz. ‘Bu çok satar’ diye düşüp seçmiyoruz. Çünkü okura nitelikli şeyler sunmak zorundayız’’ diyor.

Özel seçki kitaplar…

Kitabevinde çizgi roman ve grafik romanlar başta olmak üzere edebiyat, inceleme, şiir, edebiyat, inceleme, felsefe, tarih, antropoloji, mitoloji, bilim gibi pek çok alanda kitapların satışta olduğu bilgisini veren İnandı, ‘’Ana akım şeylere inanmıyoruz biz. O nedenle de mesela bu dükkanda grafik romanlar var ama ana akım olarak Superman, Batman yok. Tüm türlerin içinden nitelikle bir seçki yapmaya gayret ettik’’ diye konuşuyor. Burak Türker İnandı, kitabevini Yeldeğirmeni’nde açmaktan memnuniyet duyduklarını vurguluyor ve ekliyor; “Bu semt, hala mahalle olma özelliğini koruyor. Burada çok sayıda öğrenci, akademisyen, sanatçı yaşıyor, sanat atölyeleri, galeriler var. Onlarla birlikte buranın bir enerjisi oluştu. Biz de buna kitaplarımız katkı sunmaya geldik”

İnandı, kitabevinde tanışma amaçlı olarak 27 Ekim Cumartesi günü bir açılış yapılacağını belirterek, “Flaneur etiketli kitaplarımızda indirimimiz var. Diğer yayınevlerinin kitaplarında da zaman zaman kampanyalar yapacağız. Kitapları sevenleri bekleriz” çağrısını yapıyor.

https://www.flaneur.com.tr/  (Yeldeğirmeni Duatepe Sokak No:17)

  • YERALTINDA BİR KİTAP ALEMİ

Kadıköylü kitapseverlerin 6:45 Yayınları’ndan aşina olduğu yayıncı Şenol Erdoğan, önce kendi yayınevini kurdu, şimdilerde de kendi yerini açtı. ‘Kendi yeri’ dedik çünkü, Moda’da bir yeraltı pasajında konuşlanan ‘SUB Dükkan’, Erdoğan’ın deyişiyle ‘aşırı kişisel bir mekan’.  Tıpkı fiziki konumu gibi içeriğiyle de yeraltından seslenen mekanı, Açılışın ardından ilk pazartesi işgününde ziyaret ettik. Erdoğan, burayı neden ve nasıl açtığını şöyle anlatıyor; “15 sene 6:45 markasıyla yayıncılık yaptım. Fakat artık üretme anlamında derinleşme ve yaygınlaşma ihtiyacım öne çıktı ve bu süreçte de ‘ticari tarafım’ geri planda kaldı. Yayıncılığa dair herhangi bir şeyi para kazanmak ya da daha fazla para kazanmak maksatlı yapmayı hiç tercih etmediğim için, zihinsel olarak kendi arzularımı nesneleştirmek için bu yola girdim. Yeni bir bakış açısı ve kimliğe ihtiyacım vardı. Hiç istemeden de olsa 15 yıllık o markanın benim üzerimde negatif getirileri ve etkileri de vardı. Özellikle son 5 yıldır sinema sayesinde (Kaybedenler Kulübü filmini kastediyor) popüler kültürün negatif etkileri daha fazlaydı. Bunlar benim arzu duyduğum şeyler değildi, oralardan beslenen birisi olsaydım, işime gelirdi ama bunlar beni geren şeyler oldu. Ben dünya yayıncılığı yapmak istiyordum Bunu hem nesnel hem içerik anlamında çok farklı formlarda gerçekleştirmek istiyordum. Böylelikle resmi olarak 2 sene önce SUB Yayınları’nı kurdum.  200’e yakın eser yayınladım’’

Nadir ve özel kitaplar…

Çatısı altında Underground Poetix ve Backstreet Publishing olmak üzere iki alt marka barındıran SUB Yayınları’nın ürettiği bazı ürünler yaygın dağıtıma veriliyor. Yani okur herhangi bir kitabevinden satın alabiliyor. Bir de Şenol Erdoğan’ın özel önem verdiği ve fiyatını bilhassa yüksek tuttuğu kitaplar var ki bunlar da sadece ya SUB Yayınları’nın internet sitesinden yahut bu SUB Dükkan’dan alınabiliyor. Dükkanda, SUB’ın yayınları haricinde Erdoğan’ın, dünya yayıncılığından kendine yakın hissettiği örneklere de yer veriliyor. Erdoğan’a göre internette arayıp da bulunamayan bazı nadir kitapları burada bulmak mümkün olabiliyor. Mekanda ayrıca antikalar, kaset ve plaklar da satışta.

Şenol Erdoğan, “İnsanlar hep beni bir yerde, bir dükkanda görmeye alıştılar. Gelmek, görmek, konuşmak isterler. Bu ihtiyaç böyle çok fonksiyonlu bir mekanı açmamı sağladı. Burası SUB’ın dükkanı, aslında benim ürettiğim her şeyin dükkanı. İnsanların gelip kitaplara, dergilere bakabileceği, oturup bir şeyler yudumlarken güzel müzik dinleyebileceği, hatta isterse güzel müzik üretebileceği (gitar ve amfileri işaret ediyor) rahat bir ortam burası. Yaşayan bir yer olsun istiyorum” diye anlatıyor mekanını.

Erdoğan’a kağıt fiyatlarının arttığı, Resmi Gazete’nin bile dijitale geçtiği bir dönemde matbuattaki ısrarını ve böyle bir mekan açma cesaretini nereden bulduğu soruyorum, ‘Fakir cesareti’ diyor gülerek ve ekliyor; “Param yok zaten, bana bir şey olamaz ki! Ekonomik anlamda küçüğüm. Çok büyüklerin stokları ve paraları var onlara da bir şey olmaz. Yayıncılık piyasası çek-senet ve hatır-gönül ile dönüyor. Bu gelenek kur artışından dolayı bir sekteye uğradı. Nakit parayla iş görmeye başlayınca zorlananlar oldu başta. Bir uğultu, bir gürültü oldu ama herkes yoluna devam ediyor. Ben çok büyük sorun teşkil edeceğini sanmıyorum. Yani ne olur en fazla, adam ayda 6 kitap çıkarıyordur, bunu 3’e düşürür. Bence bu konu bir problem değil. Bizde biraz kuru gürültü sevilir ya, öyle bir durum bence.”

Şenol Erdoğan’a logoyu, komünizmin simgesi orak ve çekiç’e benzettiğimi söylüyorum. Gülerek yanıtlıyor; “evet evet öyle sanan çok kişi oluyor. Alakası yok. Logoda İngiliz anahtarı ve çekiç etrafında uçları aşınmış bir çark var. Ben bunu 3 farklı müzik grubunun logolarından parçalar alarak oluşturdum. Hayatı boyunca bu piyasanın içinde emek vermiş ve hep işçi olmuş biri olarak, o kenarları yıpranmış çarkı kendime benzetmiştim. Anahtar ve çekiç de kültürel sanayiyi, onun içinde üreterek yıpranmışlığı temsil ediyor.”

16 yaşından beri Kadıköy'de yaşayan Şenol Erdoğan, dükkanı da başka bir yerde açmayı düşünmemiş bile; “hep Moda’dayım, hep buradaydım, buradan hiç çıkmadım. Dükkanı da başka yerde açmayı düşünmedim ki zaten Moda bu kültüre sahip bir yer kitap. Böyle bir dükkanı baka bir yerde açsam gelenler yadırgayabilirlerdi. Ama Kadıköy’de zaten 80’lerin ortasından beri böyle bir kültür var, özellikle metal kültürü ile çok perçinlenmiş bir kültür ki biz de onun içinde büyüdük zaten. Bunun taşıyıcı kolonu da Moda semti. Ayrıca bu semtteki sakinlik, insanlarla diyalog hoşuma gidiyor.

https://subyayin.com (Moda Caddesi Kefeli Pasajı altı, no: 81)

  • ‘KÖR KEDİ’DEN E-KİTAPLAR…

Adını mucize bir yaşama dönüş öyküsü olan kedi Maria’dan alan Kör Kedi Yayınları, Kadıköy yayıncılık dünyasına online giriş yaptı. Konsept bir yayınevi olarak geçen Eylül ayında hayata geçen Kör Kedi,  sınırsız sayıda e-kitap yayınlayacak.

Kör Kedi’nin kurucusu, 2002’den beri reklam yazarlığı yapıp, 8 yıldır da kendi ajansını yöneten Erinç Utku Yasavul. Reklam ajansını birlikte yönettiği eşi Fulya Moral da yayınevinin diğer editörü. Geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabına “ Kitap yazıp yayınevi arayacağımıza, yayınevi kurup en kral kitapları basalım dedik” diye yazarak, Kör Kedi’nin kuruluşunu duyuran Yasavul’a, “Kitap yayınlatmak için yayınevi bulmak zor mu günümüz edebiyat dünyasında?” diye soruyorum. Şöyle yanıtlıyor; “Kağıt fiyatlarının çıldırdığı bugünleri bir kenara bırakıyorum. Bir yazarın kitabını yayınlatması, editöryel ve maddi sebeplerden dolayı daima çok zor olmuştur. Neredeyse tüm iyi yazarlar reddedilmiştir. Dolayısıyla kitap yayınlatmanın zorluğu bugüne dair bir kavram değil. Edebiyat tarihi kadar eski...”

 Peki neden ve nasıl kurmuş Kör Kedi’yi. Anlatıyor; “Bugün yayınevi olmak, yayınevi kurmak kafası karışık bir durum. Kitap basmak hala bir anlam ifade etse de ekitapların tüm dünyada 10 yıl içinde tüm kitap endüstrisinin %80'ini ifade edeceğini düşünürsek eskisi kadar anlamlı mı? Elbette değil. Kaynak israfı, ulaşım zorluğu, depolama ve maliyet avantajları filan derken e-kitap elbette insan hayatına çok değer katıyor ama basılı kitap da hala insanların hem okurken hem de saklarken ayrı zevk aldığı objeler. Biraz plak gibi. Spotify'dan 1 milyon şarkıya 10 Tl'ye ulaşabilirsin ama bir yandan da gidip hala plak alıyorsun. 100 TL'ye sana 7-8 şarkı sunuyor. Ama işte orada bir obje değeri devreye giriyor. Eve gidip saklıyorsun gösteriyorsun bakıyorsun filan... İkisi birlikte ilerliyor müzik sektöründe. Biz de konsept yayınevi olarak bunu planladık. Hem basılı ama kısıtlı sayıda kopya ve sınırsız sayıda ekitap...”

Okuyucuya 99 kitap!

Kör Kedi,  her kitaptan sadece 101 tane basacak. Neden acaba? Erinç Utku Yasavul yanıt veriyor; “1 kitap bizde kalacak, 1 kitap da yazara gidecek... 99 masalsı bir sayı... 99 kitabı da Kadıköy'de anlaştığımız birkaç butik kitapçıda satacağız. 99 kitap okuyucuların olacak.”

Kör Kedi, adını da Yasavul&Moral çiftinin kedileri Maria ve onun mucizevi hikayesinden alıyor; “Kedimiz Maria, bir operasyon sırasında beynine oksijen gitmemesi sonucu ölümle burun buruna geldi. Ölümün kenarından döndükten sonra tüm yaşamsal özelliklerini kaybetmişti. Sonra tüm özellikleri fizik tedavi ve bakımla tek tek geri geldi. En sonunda görmesi hariç tüm özellikleri geri gelmişti biz de razı olmuştuk açıkçası tamam demiştik kör kaldı ama yaşıyor. Sonra bir şekilde gözleri de açıldı!”

Esasen Avrupa yakası insanı olan çift, Kadıköy'ün İstanbul'da nefes alınacak tek yer haline gelmesiyle hem ofisi hem de evlerini buraya taşımış 2014’te. Dolayısıyla, -kendi deyişleriyle- Kör Kedi de doğal olarak Kadıköy çocuğu...

 www.korkedi.com Caferağa Mahallesi Mühürdar Caddesi No:92 Daire: 2


ARŞİV