Kadıköylü Cemal Süreya'dan kalanlar…

9 Ocak 1990’da yitirdiğimiz Şair Cemal Süreya’yı, uzun yıllar Kadıköy’de birlikte yaşadığı eşi Zuhal Tekkanat anlatıyor

07 Ocak 2016 - 15:57
Kadir İNCESU

Ölüyorum Tanrım
Bu da oldu işte
Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum Tanrım
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir…
Üstü kalsın…

Bu dizeleri duymayan, okumayan, sevmeyen var mıdır? Bu dizeler 9 Ocak 1990’da kaybettiğimiz Cemal Süreya’ya ait...
Özellikle gençler tarafından en çok okunan ve sevilen şairlerden birisidir Cemal Süreya... Pek çok dizi ve filmde de kahramanların elinde bugüne kadar 61 baskı yapmış olan “Sevda Sözleri”ni görmek şaşırtmıyor artık kimseyi... 
Şair Cemal Süreya’yı en iyi anlatacak isimlerden birisi Zuhal Tekkanat’tır kuşkusuz. Uzun bir aradan sonra bir kez daha çaldım Cemal Süreya’nın ikinci eşi, oğlu Memo’nun annesi Zuhal Tekkanat’ın, Cemal Süreya’nın verdiği adla Elif Sorgun’un evinin kapısını. Zuhal Hanım, her yanında Cemal Süreya’nın izi olan küçük bir dairede yaşıyor.
Duvarlarda Cemal Süreya’nın Zuhal Hanımla birlikte olduğu fotoğrafları karşılıyor konukları... Saksılardan boy atmış çiçekler arasından izliyor sizi Cemal Süreya, siyah beyaz fotoğraflardan...  Yalnız değil Zuhal Hanım; evin kedisi Şila Şirin ve Tekir Takur Tukur ile köpeği Misket ile birlikte yaşıyor.
Çalışma masasının yanındaki koltuğa oturuyorum. Karşı duvardaki bir Cemal Süreya şiirine takılıyor gözlerim.
Zuhal Hanım “Beni Öp Sonra Doğur Beni, Cemal’in benim için yazdığı ve çok sevdiğim şiirlerden birisi” diyor son günlerde geçirdiği rahatsızlığının da verdiği yorgunlukla.
Cemal’ının fotoğrafına da bakarak yavaşça okuyor şiiri... Yaşıyor sanki...

Şimdi
utançtır tanelenen
sarışın çocukların başaklarında.
Ovadan
gözü bağlı bir leylak kokusu ovadan
çeviriyor o küçücük güneşimizi.
Taşarak evlerden taraçalardan
gelip sesime yerleşiyor.
Sesimin esnek baldıranı
sesimin alaca baldıranı.
Ve kuşlara doğru fildişi:
rüzgarın tavrı.
Dağ: güneş iskeleti.
Tahta heykeller arasında
denizin yavrusu kocaman.
Kan görüyorum taş görüyorum
bütün heykeller arasında
karabasan ılık acemi
- uykusuzluğun sütlü inciri - 
kovanlara sızmıyor.
Annem çok küçükken öldü
beni öp, sonra doğur beni.

“GELİŞİMİ BALKONDAN İZLERDİ”
Sonra başlıyor anlatmaya Zuhal Hanım; yıllar yıllar öncesine giderek, Kadıköy’de Cemal Süreya ile yaşadığı günlerden kalanları: “Cumhuriyet’te çalıştığım yıllardı. Bir gün Papirüs dergisinin eksik sayılarını almak için yanına gittiğimde başladı Cemal ile yakınlaşmamız. 
1967 yılı başlarında nişanlandık. 6 ayın sonunda da yıldırım nikâhıyla evlendik. Cemal 35, bense 28 yaşlarındaydık. İlk evimiz eski Eminönü iskelesinin karşısındaki Kumluk Sokağındaki Marmara Apartmanı’ndaydı. Cemal, benim iş dönüşü vapurdan çıkıp eve gelişimi balkondan izlerdi. Oğlumuz Memo da, üç daire değiştirdiğimiz o apartmanda doğdu.”

“BENİ GÖREVLİ BIRAKTILAR”
Memo’nun doğumuyla şenlendirdiği aile bir süre Beykoz’da yaşadıktan sonra Kadıköy’ün yolunu tutar yeniden. Bahariye Caddesi’nde bulunan Hediye Apartmanı günlerinde Zuhal Hanım çok ciddi bir rahatsızlık geçirir. İşte o günlerde yazılır “On Üç Günün Mektupları”...
Mutluluğun anlam bulduğu son evleri Cihanseraskeri Sokağı’ndaki Başak Apartmanı olur.
(Bir kaç yıl önce, o apartmanın girişine “Cemal Süreya burada yaşadı” yazan bir plaket çakıldığını da hatırlatayım yeri geldiği için...)
 Sonra ayrılık çalar kapıyı. Zuhal Hanım, Cemal Süreya’nın “Atam benim, babam benim” diye sevdiği oğlu Memo ile yaşamaya başlar aynı evde... Sık sık görüşürler. Önce Cemal’ini sonra da Memo’sunu kaybeder...
Zuhal Hanım, yalnızlığını “Cemal de, Memo da beni arkalarında görevli bıraktılar” diye özetliyor.
Zuhal Hanım’ın, 9 Ocak 1990 sonrasında yaptıkları da her şeyi net olarak ortaya koyuyor. Hayatının merkezinde her an Cemal Süreya oluyor. Cemal Süreya’nın tanınması ve daha çok kişiye ulaşması için çabalıyor. 2003’de Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği kuruluyor. Şiir ödülleri veriliyor, sempozyumlar düzenleniyor. Son dönemlerde ise Cemal Süreya’nın bir şiir kitabının da adı olan Üvercinka isminde bir dergi çıkarıyorlar dernek bünyesinde...

“SEVGİSİNİ BANA VERİYORLAR”
Zuhal Hanım, amaçlarının Cemal Süreya’nın yeni kuşaklar tarafından da tanınması olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Sevda Sözleri 61 baskı yaptı. Cemal Süreya en güzel aşk şiirleri yazmıştır. Gençler de çok ilgi gösteriyor şiirlerine. Aşk şiirlerinin yoğunluğu ve tutku çekiyor gençleri... Her şair aşk şiiri yazmıştır, ama bu durum Cemal’de daha farklıdır. Gençler sağ olsunlar Cemal’in sevgisini bana veriyorlar. Sevgilerini, ilgilerini olanca doğallıklarıyla bana gösteriyorlar, fotoğraf çektiriyorlar. Hem güzel hem acı. Keşke Cemal yaşasaydı.”
Zuhal Hanım da 1965 yılından beri şiir yazıyor. Devlet memuru olduğu için o dönem adını kullanamıyor. Çareyi de Cemal Süreya buluyor: “Memurdum. Memurların yazdıklarından telif alması yasaktı. Cemal de bu durumu görünce haritadan Yozgat’ın Sorgun ilçesini soyadı olarak, Karacaoğlan’ın Elif’ini de isim olarak kullanmamı istedi. Kim bilir belki de Karacaoğlan’ın Elif’ine yakıştırdı beni...”

“MUTSUZ GÜNLERİMİZ DE OLDU”
Cemal Süreya’nın “Bir evde iki şair olmaz” demesiyle şiire uzun süre ara vermek zorunda kalan Zuhal Hanım kırgınlığını da gizlemiyor.
Ancak, kırgınlığının yerini tarif edilemez bir özlemin aldığı da bakışlarından, sesinden belli oluyor.
“Onunla dost olmak büyüleyiciydi. Mutlu günlerimiz de oldu, mutsuz günlerimiz de.
Evin her tarafında Cemal Süreya var, gördüğün gibi. Erken gitti, ama ben bugün onu yaşatıyorum. Cemal bugün 84 yaşında” diyor ve yakında yayınlanacak olan şiir kitabından “Cemal’in Takvimi” adlı şiirini okuyor:

Yaz yeniden isyan et
her saat başlayan haber
içimizi karartıyor her gün
bugün dünden daha kötü
Cemal’in takvimi ise
asılı olduğu duvardan
rüzgarın yardımıyla
ayaklandı yürüyor
Yakınında Memo soluğu

beni de hiç unutmuyorlar.

SÜREYA İÇİN GECE
Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği, her yıl olduğu gibi bu yıl da Süreya’nın ölüm yıldönümünde Kadıköy’de bir etkinlik düzenliyor. 

9 Ocak Cumartesi akşamı 20.00’de Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapılacak gecenin açılışı Dernek Başkanı Seyyit Nezir’in konuşmasıyla başlayacak. Fügen Kıvılcımer, Hüseyin Alemdar, İnci Ponat, Melahat Babalık, Yelda Karataş, Engin Turgut ve Zuhal Tekkant gibi şair ve yazarların Süreya’yı anlattığı konuşmalarıyla renklenecek gecede türküleriyle Ufuk Karakoç yer alacak. 

ARŞİV