Kadıköylü tutuklu yazardan ikinci kitap

6 yıldır F tipi cezaevinde tutulan sosyalist yazar Arif Çelebi, ikinci kitabında, yeni bir dünya özlemiyle Marksizmi anlamak isteyenlere, basit ve anlaşılır bir okuma olanağı sunuyor.

28 Haziran 2012 - 14:04
Kitap yazmak zordur. Hele felsefe, ekonomi ve politikanın birarada olduğu teorik bir kitap yazmak çok daha zordur. Bir de bunu cezaevinde yazıyorsanız zorluk derecesi en yüksek seviyeye ulaşır. Artık ibre kırmızıyı göstermektedir, yeşile indirmek için sağduyu, disiplin ve inanç gerekir…
Tutuklu sosyalist yazar Arif Çelebi, 6 yıldır “tutuklu” olduğu F tipi hücresinde, bütün bu zorlukların üstesinden gelerek ikinci kitabını çıkardı. Akademi Yayınları’ndan çıkan kitabın adı “Marksizm nedir? Komünizm ne kadar uzakta?”… İsminde hem “Marks”, hem de “komünizm” olan bir kitap kimi okurlara ürkütücü gelebilir ama kitabı okuyunca hiç de öyle olmadığını göreceksiniz. 
Cezaevinde olduğu süreçte “Komünizmin Şafağı” adlı bir kitaba da imza atan Arif Çelebi bu son kitabında, yeni bir dünya özlemiyle Marksizmi anlamak isteyenlere, basit ve anlaşılır bir okuma olanağı sunuyor. Çelebi, Marksizmi okumanın ve tartışmanın hiç de korkulduğu kadar karmaşık ve zor olmadığını göstermek için edebi bir anlatım dili kullanıyor. Daha ilk sayfadan kendinizi Aristo’nun Asos’taki Felsefe Okulu’nda hissedip hararetli bir tartışmanın içine giriyorsunuz. Tabi Çelebi’nin tercihi ne Asos ne de Fırat… O’nun tercihi Dicle’nin kıyısı…
 
NEDEN FIRAT DEĞİL DE DİCLE?
“Fırat, hızlı ve uğultulu akar, Dicle, sessiz ve derinden. Bundan mıdır bilinmez, Kürtler erkek çocuklarına Fırat, kız çocuklarına Dicle adını verir. Biraz da bu yüzden tercihimiz Dicle’den yana. Komünizm bir bakıma kadında gizli olanın bütün özel mülkiyet çağlarının bıraktığı etkilerden arındırılarak açığa çıkarılması ve toplumsallaştırılması, dünyanın ruhu kılınmasıdır.
Hepsi bu değil, varsaydık ki;
Fırat pratiği, Dicle bilinci ifade eder.
Bir an pratiğin uğultusundan kendimizi biraz uzaklaştırarak dingin bir ortamda çeşitli meseleler üzerine bazı tartışmalar yapmak istedik…”
Yazar Arif Çelebi, tartışma ortamının kurallarını sıralarken, aslında okuyucuya düşüncede sonsuz bir özgürlük de sunuyor:
“Oturaklarımızı nehrin kenarındaki çimenliğin üzerine suyun akışını görebilecek biçimde bir hilal gibi dizmişiz. Bir tartıştırıcı ve pek çok tartıştırmacı var. Her an herkes lafa girebilir, soru sorabilir ya da fikir belirtebilir. Sizin anlayacağınız free takılıyoruz biraz, komünal bir ilişki var aramızda.
Siz de katılmak istiyorsanız, ‘kapımız herkese açık’ diyemiyoruz, zira kapısız, penceresiz, duvarsız bir okul burası, dört bir yanımız açık, kalbimiz de. Zihninizi ne kadar açacağınız ise size kalmış.
Tartışmamız bir nehir gibi, soyunun tüm giysilerinizden nehir olun…”
 
ARİF ÇELEBİ KİMDİR?
Sosyalist yazar Arif Çelebi, 1963 yılında İstanbul Kadıköy’de doğdu. Ortaokul yıllarında devrimcilerle tanıştı. Henüz Haydarpaşa Lisesi’nde okurken kısa bir süre tutuklandı. 1980 askeri darbesinden sonra bir süre Eskişehir'e sürgüne gönderildi. Sürgünden dönünce Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. 1997 yılında yeniden tutuklandı. 19 Aralık 2000'deki adına “Hayata Dönüş” denilen cezaevi operasyonunda Gebze Hapishanesi'ndeydi. 5 yıl 4 ay tutuklu yargılandıktan sonra serbest bırakıldı. Gözaltında gördüğü işkence ve kötü muamele nedeniyle devleti AİHM'de mahkûm ettirdi. 8 Eylül 2006'da yeniden gözaltına alındı ve ağırlaştırılarak devreye sokulan Terörle Mücadele Yasası'nın ilk tutsakları arasında yer aldı. 6 yıldır Tekirdağ F Tipi cezaevinde tutulmakta... Ceza almadığı halde toplamda 11 yılı aşkın bir süredir cezaevinde bulunuyor. Cezaevinde olmadığı zamanlarda çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlanan Çelebi, F tipi hücrede 2 kitap yazdı. Haftalık sosyalist gazete Atılım'ın Kuram köşesinde yazmaya devam ediyor. 
 
Semra ÇELEBİ

ARŞİV