Kadıköy’ün mazisine zanaatkâr bakışı…

“Hayal et Khalkedon” sergisinde, Kadıköy’ün geçmiş ruhunu eski bir baskı tekniğiyle günümüze taşıyan sanatçılar Evren Kıvançer ve Meltem Aybar, “Yerelimizdeki geçmiş zamanların peşine düştük…” diyor

06 Şubat 2019 - 15:11

Takı tasarımcısı Evren Kıvançer ve el yapımı defter tasarımcısı Meltem Aybar… Kadıköylü zanaatkâr bu iki kadınla daha önce tanıştırmıştık siz okurlarımızı. Ürettikçe mutlu olan bu iki kadın; Bahariye Caddesi üzerindeki küçük bir apartman dairesinde, adına ‘Proje Odası’ dedikleri 16 m2’lik mekânlarında endüstriye karşı el emeği ürünler yapıyorlar. Yerelde üretmeyi ve paylaşmayı önemseyen, bu anlamda dinamik bir ilçe olan Kadıköy’den beslenen Kıvançer ve Aybar’ın ilk sergileri kendi üretim süreçlerini anlattıkları ‘İmal’ idi. Aradan 1 yıla yakın zaman geçti. O süreçte üretmeye, paylaşmaya, araştırmaya, bakmaya ve hayal etmeye devam ettiler.

İmal, Proje Odası’na içerden bir bakış sunuyordu. Bu kez odadan dışarıya, içinde nefes aldıkları ilçeleri Kadıköy’e bakmaya başladılar. Yeni odak noktaları bizatihi Kadıköy idi. Kadıköy, bugünü, geçmişi ve geçmiş zaman sakinleri… İnternet ve basılı kaynaklardan teorik araştırmalarını yaparken, sokağa da çıktılar. Kadıköy’ün geçmiş güzel bahçelerinde zamanında yetişen ama artık olmayan bitkilerin peşine düştüler mesela. Bunun için Saint Joseph Lisesi Tarihi Bitki Koleksiyonu’nu ziyaret ettiler. Moda burnu ve Yoğurtçu Parkı gibi komşu semtlerden bitkiler topladılar.

Bu süreçte hafızalarını tazelemek, bildiklerini yeniden anımsamakla birlikte pek çok yeni şey de öğrendiler Kadıköy’ün mazisine dair. Örneğin bir asır önce (uzun süre Moda’da yaşayan Pervitich ailesinden) topoğraf Jacques Pervititch tarafından hazırlanan İstanbul haritaları sayesinde, bugün kendilerini ağırlayan apartmanın bir zamanlar Villa Andoniadi olduğunu keşfettiler.

ESKİ BASKI, ESKİ KADIKÖY

Evren Kıvançer ve  Meltem Aybar, Kadıköy’ün bugününden geçmişine yaptıkları bu yolculuklarla eş zamanlı olarak, ikisi de tesadüfen ve birbirlerinden bağımsız şekilde bir baskı tekniğiyle de tanışmışlardı; Cyanotype… 1842’de Sir John Herschel’in keşfettiği, İngiliz Kadın botanikçi Anna Atkins tarafından fotoğraf dünyasına aktarılmış alternatif bir baskı tekniği olan bu yöntem, ikisinin de ilgisini çekmişti. Kadıköy’ün geçmişinden edindiklerini, Cyanotype tekniğiyle yeniden basmaya karar verdiler. Öyle de yaptılar. Kimi zaman bir harita, kimi zaman eski bir resim, kimi zaman da bir Kadıköy bitkisinin baskısını yaptılar. Böylece ikinci sergileri “Hayal et Khalkedon” hazırlanmış oldu.

(Serginin açılış günü, serginin rengine uygun mavi tonlarında kıyafetler ve takılar tercih eden takan Meltem Aybar (solda) ve Evren Kıvançer, sergi alanının kapısı ve bir duvarını da maviye boyamış…)

SÜREYA DA VAR KİLİSE DE

Peki bu mavi sergide neler var? Geçmişin Kadıköy’ünün artık olan ve olmayan tüm sakinlerini yansıtan unsurlar. Mesela o dönem Kadıköy sokaklarında gezmiş insanların günlük hayatlarını yansıtan şeyler, Kadıköy bitkilerinden örnekler, Kadıköy’ün ünlü simalarından   şair Cemal Süreya’nın, yine bir başka Kadıköylü yazar Yusuf Atılgan’a yazdığı bir mektubun baskısı, bugün artık olmayan Köçeoğlu Hamamı’nın kalıntısının fotoğrafı, Kadıköy Rum Ortodoks Metropolitliği’nin, Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesi’nin fotoğraf baskıları… Kıvançer ve Aybar, serginin, yaşayan bir sergi olması için günlük kullanıma yönelik defter, takı, zarf, mandal gibi objeler de tasarlamışlar.

HAYAL VE KHALKEDON… 

“Bir zamanların Kadıköy’ünde kimler o zarif kıyafetleriyle arz-ı endam etmişti, kimler o kapıdan girip dualarını bir muma emanet etmişti, o büyük bahçelerden toplanan çiçekler hangi sevgiliyi mutlu etmişti? Khalkedonyalı’lar kimlerdi?” sorularının peşine düşen Evren Kıvançer ve  Meltem Aybar, “Khalkedon bize fısıldamıştı bir kere, anlatmasak olmazdı… Kadıköy’ün hayaletlerini hayal ettik. Hayal ettikçe, biriktirdik, tasarladık, işledik. Kadıköy’ün bugünününde, Khalkedon’un hikayelerinde; birkaç yüzyıldır kullanılan bu eski baskı tekniğinin sınırlarını deneyimleyecektik. Hayalini kurduğumuz geçmişin o güzel o bahçeler kaybolmasın ve Khalkedon, ürettiğimiz işlerle bugüne misafir olsun istedik” diyor. Serginin isminde, hem Kadıköy’ü hayal etmek hem de geçmişe atıfla ‘hayalet’ kelimesini kullandıklarını söyleyen Kıvançer ve Aybar, “Bu sergi bir hafıza yoklaması ve Kadıköy’ün zengin geçmişine saygı…” ifadesini kullanıyor.

SERGİNİN OKALİPTUS’U…

“Hayal et Khalkedon’’ sergisinin ilginç bir de bölümü var. Burada yer alan bir iş, sergi esnasında ‘oluşmaya’ devam edecek. Şöyle ki; sergi alanının bir köşesinde, Kıvançer ve Aybar’ın deyimiyle bir ‘minnet ve ithaf köşesi’ yer alıyor. Buraya, kendilerine ilham kaynağı olan İngiliz kadın botanikçi Anna Atkins’e ithafen, bir okaliptüs dalı yerleştirmişler. Duvarda yer alan bu bitki, cyanotype tekniğiyle 3 ay boyunca pencereden gelen gün ışığıyla pozlanıyor olacak. Kağıt üzerinde ışık alan yerler mavi, ışık almayan okaliptüs yapraklarının izi beyaz kalacak. Ve böylece sergi sonunda, okaliptüs dalının fotografik resmi belirecek...

Bahariye Cd. No:64 K:2 D:4 adresindeki Proje Odası’nın “Hayal et Khalkedon’’ sergisi, 21 Nisan’a kadar her Cumartesi Pazar 12.00-18.00 saatleri arasında açık…


ARŞİV