Kadıköy’ün kültür yuvası mekanlarından Moda’daki Tribu Caffe Artigiano, duvarlarını sanatla buluşturmaya devam ediyor. Bugüne dek 8 sergiye ev sahipliği yapan kafenin sahibi İlker Arı, şimdi de mahalle sakinlerinden Katie Nadworny’e açtı kapılarını.
Kökeni ABD'nin Massachussets eyaletinden olan, 2013’ten beri İstanbul’da yaşayan yazar-fotoğrafçı Nadworny, “Every Day Magic” (Her Güne Bir Mucize/Günün Büyüsü) sergisini açtı. 36 yaşındaki, 10 yıllık Kadıköylü Nadworny, bu sergisinde analog yöntemlerde kayda aldığı 12 fotoğrafını, 30 Kasım’a dek kafenin duvarlarında sergiliyor olacak.
Nadworny, 7 yıl önce bir arkadaşının kendisini İlker Arı’nın kafesine götürdüğünü, o gün bugündür de hem İlker Arı ile arkadaş olduklarını hem de kafenin müdavimi olduğunu söylüyor. “İlker, Moda’da küçük ve özel bir topluluk yaratmış. Ben de bunun bir parçası olmaktan çok memnunum” diyen Nadworny, sergiye uzanan süreci “Bu sene başından beri de kafede her ay sergiler oluyor. Ben de bir sergi açıp açamayacağımı sordum. Zira son sergim 2019 senesindeydi, tekrar bir sergi zamanımın geldiğini hissediyordum. Ve şimdi bu sergi ile karşınızdayım” diye anlatıyor. Sergideki fotoğrafların en eskisi 2015 senesine, en yenisi de geçen yaz aylarına tarihleniyor. Nadworny arşivini gözden geçirip, son birkaç yıldır üzerinde çalıştığı fotoğrafçılığın kapsamına dair fikir veren bir seçkiyle bu sergiyi kurgulamış.
“FOTOĞRAFÇILIK OYUN HİSSİ TAŞIMALI”
Yalnızca analog kameralarla çekim yaptığını, ayrıca özel işlenmiş film ve çift pozlamalar da kullandığını vurgulayan Katie Nadworny, fotoğraflarını şöyle anlatıyor: “Tüm bu tuhaf renkler, efektler ve katmanlar film ve kamerayla yaratılıyor. Hiçbir dijital işlemde bulunmuyorum. Sonuçlar kasıtlı olarak bir nevi rüya gibi ve tuhaf. Bir anın hafıza hissini, hatıra hissini yakalayan görüntüler elde etmek istiyorum. Fotoğraflarımın bazı kısımlarının biraz bulanık olması veya nesnenin çift pozlanmış katman tarafından gizlenmesi veya renklerin hepsinin çarpık olması sorun değil... Yapmak istediğim tam da bu…”
Nadworny, içinde yaşadığımız dijital çağda, analog aleme olan ilgisini de şöyle aktarıyor: “Telefonumla fotoğraf çekmeyi de seviyorum. Zaten telefonumla çok fazla mesaim var, keza çoğu işimi de bilgisayarımda yapıyorum. Bu nedenle ekran içermeyen bir sanat formuyla uğraşmak ve kontrol hissini tamamen bırakmak güzel bir duygu. Benim için fotoğrafçılığın bir oyun hissi taşıması gerekiyor.”
FOTOĞRAFÇILIĞIN SİHİRLİ ETKİLEŞİMİ
Çocukken babasının kendisine karanlık odada siyah beyaz fotoğrafların nasıl basılacağını gösterdiğini, bu sürecin içerdiği fiziksel-bilimsel-sihirli etkileşimin daima kendisinde yer ettiğini vurgulayan Katie Nadworny, “Bir görüntünün ortaya çıkması teknik olarak kimyasallara ve ışığa bağlı olmakla birlikte, bu görüntüler rüyaları veya anıları andırır. Fotoğrafları, dijital araçlarla yaptığım gibi, çektiğimde asla anlık olarak göremem. Bu nedenle ne yarattığımı gördüğümde, onlar çoktan hatıra olmuştur. 360 dijital görüntüyü anlık çekmek yerine, zaman içinde tek bir film rulosuna 36 anıyı fotoğraflamayı tercih ederim.” yorumunu yapıyor.