Can Kazaz üretken bir yorumcu ve şarkı yazarı. Dört albüm, iki EP ve iki single’ı, kendi deyimiyle ‘internetin derinliklerinde veya kendi arşivlerinin tozlu kısımlarında’ birkaç single’ı daha var. Ayrıca seslendirilmiş yeni müzik alanında birkaç enstrümantal bestesi, enstalasyonları, tiyatro ve belgesel müzikleri ve 2006’dan bu yana prodüksiyonlarını yaptığı (sayısını bilemediği miktarda) rap müzikler var. Şimdilerde ise yeni yeniden bir albümle dinleyenlerinin karşısında.
Onunla ilk röportajımızı 3 yıl evvel yapmıştık, ki o zamanki başlığımız ‘Kazaz’dan politik ve komik şarkılar’ idi. Şimdi şarkılarının tonu daha pastoral. Zira, ‘müzik yapmak için bir sığınak’ olarak nitelediği Kadıköy’ünü bırakarak kırsala yerleşti. Can Kazaz’a aradan geçen zamandaki değişimleri ve yeni albümü sorduk.
2014’te vefat eden babam için yazdığım bir ağıttır. Şarkıdaki tüm imgeler, babamla yaşadıklarım ve söylemim O’na hitaben.
Çok çalıştığım ve özenle planladığım bir sürecin ürünü. Derin hüzün içeriyor ve yanı sıra kişiliğimin de bir parçası olan umut hep var. Bol bol pastoral, doğayı seven, savunan ifadeler ve atmosfer var. Düzenlemeleri itibariyle Batı müziğine daha yakın ama vokal melodileri ve yorumlama biçimiyle bu topraklara ait akustik tınıların ağır bastığı bir albüm.
Sonunda emek sömürücüsü olmadığına ikna olduğum, adil yaklaşan, içeriği üreten sanatçıya kıymet veren ve dürüst bir plak şirketiyle buluştuğuma inanıyorum. Universal Music Publishing tarafıyla bir anlaşmam vardı. Ardından yapım tarafıyla da görüşmelerimiz oldu. Oldukça kitabına uygun ve tarafları zaman zaman zorlayan birkaç aylık uzun bir müzakere sürecimiz oldu. Tüm bu süreç hiçbir yanlış anlaşılma veya eksiğe mahal vermemek içindi. Avukatlarımız, menajerim ve Universal Music, anlaşmamız için özenle çalıştılar. Ardından da sözleşmemizi imzaladık.
Dinleyicilerim albümden memnunlar, çok samimi, sevgi dolu ve duygulu tepkiler alıyorum.
“ŞARKILARI KENDİME YAPIYORUM”
Şarkıları kendime yapıyorum diyebilirim aslında. Daha doğrusu kendi seveceğim şeyler yapıyorum. Sahnede eskisine göre daha rahatım ve insanların “kendim için” yaptığım şarkılarla ne kadar özdeşleştiğini görmek için güzel bir buluşma mekânı sağlıyor. İnsanların tepkilerini doğrudan gözlemlemek ve bağıra bağıra tüm şarkılara eşlik ettikleri anlar harika oluyor.
2017 Eylül’ünde akademideki görevimi ve doğup büyüdüğüm Kadıköy’ü terk edip Çanakkale’de bir köye yerleştim.
Yollardan ve doğadan ilham alıyorum. Bol bol yolculuk yapıyorum. Konserler ve programlarım oldukça sık sık şehirlere gidip geliyorum. Onun haricinde köydeyim.
Farkında olan çok fazla insan olmasına rağmen, önerilerime uymayan bir o kadar fazla insan gördüm. Neredeyse tamamı şu anda halinden memnun değil ya da uyardığım konularda ciddi sorunlar yaşıyorlar. Ben artık kendim için kendi bildiğimi yapıyorum, sözüme inanan insanlarla zaten biraradayız, dirsek temasındayız.
Öyle olmadı. Doğru dürüst çalışan organizasyonların ilgisini çekti bu söylemim. Daha kurumsal, temiz çalışmaya başlayabildim o sayede. Son iki yıldır çok yoğun konser veriyorum.
2015’ten bu yana Kurbağalıdere’den çok daha büyük olaylar yaşadık malum. Kurbağalıdere fazlasıyla somut ve ben kendimi bildim bileli olan bir sorun. O hep aynı. Aynı olmayan şey, çocukluğumda yaşadığım ferahlığın ve insani iletişimin bugünlerde olmayışı. Bu ülke siyasetinin, kültürel savaşın yol açtığı bir şey. Bir yandan bununla, öte yandan küresel iklim değişikliğiyle ilgilenirken Kurbağalıdere’yi şarkılaştırmadım (gülümsüyor). Ama 2015’ten 2019’a büyüdüğüm mahalleyi tanıyamaz ve zaman zaman yolumu bile kaybeder hale geldim. Bunda kentsel dönüşüm konseptinin payı büyük.
“ÖZGÜR BİR MÜZİK”
Dediğim gibi ben kendi beğendiğim müziği yapmaya çalışıyorum. Kolay dinlenebilir, samimiyetle meramını anlatan. Her albümde yeni şeyler denedim bugüne kadar. Denemeye de devam ederim muhakkak.
Böyle şeylere kıymet verildiğini gördükçe umutlanıyorum ve mutlu oluyorum. Soyumuz tükenmedi demek ki. Müteşekkirim.
Adalet içinde özgür bir müzik yapım, paylaşım ortamı olduğunu, emeğin karşılığının verildiği ve yoz kültürün alt edildiği derinlikli bir müzik sektörü oluştuğunda memnuniyet duyarım. Bunu görmeye ömrüm yeter mi bilemiyorum.
Yakın zamanda konserlerle beraber, açık provalar da yapmaya başlayacağız. Açık provalar, sahne arkadaşlarımla diyaloglarımızı, nasıl müzik yaptığımızı daha yakından deneyimleyebileceğiniz, çoluk çocuk anne baba toplanıp muhabbetimize yakınlaşabileceğiniz ve bizim için çok keyifli geçen bir etkinlik. Konsere göre daha sakin bir ortamda, mümkünse bir eve misafirliğe gitmişiz hissi veren bir atmosferde gerçekleşiyor. Bize en büyük destek, konserlere ve açık provalarımıza gelmeniz olur.
Konser fotoğrafları Zorlu PSM ekibi
Portre fotoğraflar: Kenan Kara