Kadıköy Belediyesi’nin 24 Kasım Öğretmenler Günü için düzenlediği etkinlikte oyuncu ve yazar İclal Aydın’ın “Salkım Sokak No:3” kitabı öğretmenlere armağan edildi. Eda ve Metin Özülkü çiftinin sevilen şarkılarını söylediği konserde İclal Aydın da öğretmenlerle buluşarak “Salkım Sokak No:3” kitabından pasajlar okudu.
Biz de İclal Aydın’ın kuliste misafiri olup merak ettiklerimizi sorduk.
Kitaplarınızda geçmiş ve aile bağları sıkça işleniyor. Bu temaların sizin hayatınızdaki yeri nedir?
İnsanın geçmişiyle, ait olduğu yerle bağının kopmamasının çoğu zaman iyileştirici bir etkisi olduğunu düşünüyorum. İnsanın travmatik bir geçmişi olsa da çocukluğuna dair saf ve güzel şeyleri taşır orada. Evet, aile hikâyeleri anlatıyorum. Aslında anlattığım aile hikâyeleri hayalini kurduğum ve hepimize iyi geleceğini düşlediğim aileler. Kendime teselli arıyorum, kitaplarımda bu teselliyi paylaşıyorum.
“MEMUR GİBİ DİSİPLİNLİ ÇALIŞMA ŞEKLİM VAR”
Yazma rutininiz nasıl? Belli bir disiplininiz var mı yoksa ilham geldiğinde mi yazıyorsunuz?
Çok disiplinli çalışıyorum, memur gibi disiplinli çalışma şeklim var. Kitaplar çıktıktan sonra bir yıl kadar imzaları, tanıtım turneleri ve okur buluşmaları devam ediyor. Ben o sırada bir önceki kitapla vedalaşmış oluyorum, sonraki bir yıl diğerinin yüklenmesi başlıyor. Sonra ne anlatacağıma karar verdiğimde, hikâye az çok kafamda oturduysa kapanıp kampa giriyorum. Üç ila altı ay arasında evden neredeyse hiç çıkmadan hemen hemen kimseyle görüşmeden, bunun iki ayı kesinlikle böyle geçiyor. Çok erken yatıyorum, akşam dokuz buçukta yatarım, sabah dört buçuk en geç beş buçukta kalkarım. O rutin içinde yazıp, editörlerimle eş zamanlı çalışırım. Günlük 10’ar sayfalık gönderimlerimi yaparım onlar bana geri bildirim yaparlar. Birlikte yol alırız o yüzden genelde yayınevime işi bitmiş bir kitap teslim ederim.
Birçok rol ve yazı arasında İclal Aydın'ı en çok hangi yönüyle tanımamızı istersiniz? Daha doğrusu siz İclal Aydın’ı nasıl bilirsiniz?
Mesleki anlamda, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’ne girdim. Okulumun mezunu olmadım, ama okulumda aldığım temel eğitim üzerine yaşamımda yaptığım işler oldu. Yazmak, sahneye çıkmak, dizilerde sinema filmlerinde oynamak, senaryo hatta program sunmak dahil öğrendiklerimin bir parçasıydı. Ama beni gerçek anlamda en mutlu eden yazma kısmı. Yazar kimliğimi çok seviyorum ve onunla çok mutluyum.
Yoğun bir temponuz var, kendinize ayırdığınız zamanda zihninizi dinlendirmek için neler yapıyorsunuz?
Gerçekten hiçbir şey yapmayabilirim. Bütün gün evde hiçbir şey yapmayabilirim. Ama o hiçbir şey yapmama anımda bile; eğer gözlerimde yakın ve uzak gözlüğüm, astigmatım ve kataraktım gibi birtakım şeyler var. O yüzden okumak yorucu olabiliyor. Ama mutlaka ve mutlaka bir kitap dinliyorumdur. Bazen film ve müziklere bile tahammülüm kalmaz ama kitaplar olmasa bu hayata nasıl tahammül edilirmiş bilmiyorum.
“KENDİMİ YAZMAYI BIRAKALI ÇOK OLDU”
Temmuz ayında son kitabınız Salkım Sokak No:3 yayınlandı, kitabınız göçmen bir aileyi konu alıyor ve Prizren’de başlıyor, İzmir’de devam edip Sicilya’da sonlanıyor. Kitabınızda hayatınızdan izler var mı?
Kendimi yazmayı bırakalı çok oldu. Kendime yazdığım doğrudur ama kendimi yazmıyorum. Bunlar benim yazma sürecimdeydi, kitabın içinde Prizren, Sicilya ve İzmir var ama farklı yerler de olabilirdi onlar. Tanıdığım insanlardan izler taşıyordur muhakkak. Ama ben kurguyu çok seviyorum ve romanlardaki kurgunun okuru çok mutlu ettiğini görüyorum. Sevdiklerini görüyorum.
İmza günü için Nevşehir’deydiniz, bugün sizinle Kadıköy’de konuşuyoruz. Haftaya Elâzığ, Samsun ve Adana. Hatta Üç Kız Kardeş Macarcaya çevrildiği için Budapeşte’ye gidiyorsunuz. Okuyucularınızın misafiri olmak, onlarla bir araya gelmek nasıl bir duygu?
Ardından Diyarbakır ve Mardin var. Onlarla bir araya gelmek çok özel bir şey. Gerçekten televizyon izleyicisi ile okur arasında çok ciddi bir ayrım var. Okur çok özel ilişki kurar, çünkü bir emek veriyor, bütçesinden para ayırıyor, kitabı alıyor, vakit ayırıyor bir eylemi var, bir bağ kuruyor. Dolayısıyla bir araya geldiğimiz o anlarda çok müthiş bir beslenme yaşıyorum. Çok mutlu oluyorum. Bir de onlar o kalabalıkta beklerken benim yorgunluğumun nesi var? Bakıyorum bir iki saattir ayakta bekliyor. Evlerine gidebilirim yani o kadar mutlu bir buluşma.
“OKUR ÇOK SEVGİLİ VE ÇOK HÜRMETLİDİR”
Aslında sizi dizilerde televizyon aracılığıyla bir karakterle tanıyorlar ama kitaplarda aracı yok siz ve okur başbaşasınız. Sizin zihninizi görüyorlar diyebilir miyiz?
Çok doğru, okur ve televizyon izleyicisi gerçekten ayrışır, gerçekten farklıdır. Okur çok sevgili ve çok hürmetlidir. Televizyon izleyicisi daha tek gecelik ilişkilerin insanları gibidir. Çünkü ilişkiniz bir tuşa bağlıdır, sizden daha güzeli daha komiği daha acıklısı… Anında değişebilir vazgeçebilir. Ama okurla kurduğunuz ilişkinin içinde emek var, karşılıklı bir çaba var. O yüzden ben o saygılı sevgiyi çok seviyorum. Benim onlara hürmetim onların bana hürmeti çok değerli geliyor.
Öğretmenler günü için buradayız. Sizin öğretmeninizle unutamadığınız bir anınız var mı?
Şanslı bir çocuktum, üstelik erken boşanmış anne ve babanın çocuğu. 1970’lerde geçti çocukluğum hem siyasi hem ekonomik karmaşa hem aile yapılarının hızla değiştiği dönemler.
Her kuşak kendine düşen acıyı yaşar, savrulmayı yaşar. Her kuşağın, her neslin bir problemi ve bir derdi vardır. Ben de kendi payıma düşeni yaşadım o dönemde. Ama çok şanslıydım çok değerli öğretmenler büyüttü. Çok değerli öğretmenlerin elinden geçtim, mesleğimin mimarları oldular. Yazı yazmaya beni gerçek anlamda yönlendiren kişi ilkokul öğretmenimdir. Sonra ortaokul ve lisede edebiyat öğretmenim, felsefe öğretmenlerim hep çok inandılar bir gün benim “birisi” olacağıma. Liseyi çalışarak bitirdim ve o dönemde mesai arkadaşlarım da olmak üzere hep çok desteklediler. Bu çok önemli bir şans olduğunu düşünüyorum. O yüzden minnet doluyum öğretmenlerime.
Ve Kadıköylü öğretmenlere mesajınızı duymak isteriz.
Bir kere benim için şu çok değerli; öğretmenlere bir hediye olarak bir kitap seçilmesi ve o kitabın da öğretmenlerine hep büyük bir sevgi duymuş bir çocuğun, erişkin ürününün olması çok değerli. Keşke ilkokul öğretmenim yaşasaydı da görseydi. Bugün burada olan bana kıymet veren herkese çok teşekkür borçluyum.