Keribar’ın vizöründen İstanbul...

Fotoğraf sanatının usta isimlerinden İzzet Keribar'ın “Analogdan Dijitale” sergisi, İstanbul'un yarım asrı aşan değişimini gözler önüne seriyor

14 Ağustos 2025 - 15:48

Türk fotoğrafçılığının yaşayan önemli isimlerinden İzzet Keribar'ın “Analogdan Dijitale” retrospektif sergisi 29 Temmuz’da açıldı. Sanatçının 1952’den günümüze çektiği İstanbul fotoğraflarından oluşan seçki, 29 Ağustos’a kadar 42 Maslak’ta yer alan Artgalerim’de sanatseverlerle buluşuyor.

Keribar’ın, yirminci yüzyılın ikinci yarısının hemen başından 21. yüzyılın ilk çeyreğine uzanan dönemde çektiği, İstanbul fotoğraflarından oluşan serginin küratörlüğünü Ercüment Çilingiroğlu üstleniyor. Sergide, sanatçının uzun bir zaman aralığında çektiği, İstanbul’un farklı yüzlerini yansıtan, kentin görsel olarak keskin değişimini yüzümüze vuran fotoğraflar yer alıyor. Geçmişte analog, yakın dönemde ise dijital fotoğraf makineleriyle çekilen fotoğraflar, ziyaretçilere, teknolojik değişimin fotoğraf sanatındaki etkilerini görme fırsatı da sunuyor. Günümüzde renk, ışık, doku ve grafik ögeler gibi biçimsel unsurları içeren fotoğraflarla öne çıkan bu sergide, sanatçının üç çeyrek asra yayılan sanatsal yolculuğundaki farklı tarzlar bir arada bulunuyor. 

İSTANBUL ŞANSI...

Anadolu Ajansı’na demeç veren İzzet Keribar, bir fotoğraf sanatçısı olarak İstanbul'da yaşadığı için kendisini şanslı saydığını belirterek, “Bu şehir hayatımda önemli bir anlama sahip. İstanbul gibi muhteşem bir yerde doğdum. Bu benim için çok kıymetliydi. Bunun yanı sıra ailemden çok önemli destekler gördüm. Çocukken benden 8-9 yaş büyük bir abim ve her şeyi benden 100 kere daha iyi bilen bir babam vardı. Bana fotoğraf çekmeyi o aşıladı. Onların fotoğrafa başlamamdaki rolleri çok büyüktü ve bu benim için çok kıymetlidir.” dedi. Fotoğraf sanatına 1952 yılında başladığını aktaran Keribar, şunları anlattı: “16 yaşındayken haftalık harçlıklarımı biriktirerek bir makine aldım. Ama benim gözüm Leica'daydı ve 1953'de babam bana onu, mezuniyetimde hediye etmişti. Buradaki sergide gördüğünüz fotoğrafların büyük bir çoğunluğunu 1953 model o Leica'yla çektim. Ardından Kore'de askerlik yaptım ve fotoğrafa bir süre ara verdim. 1980'den sonra ise fotoğrafa hızlı bir geri dönüş yaptım ve hala elimden geldiği kadar çalışmaya devam ediyorum."

Keribar, sergilenen fotoğrafların birçoğunu tekrar çekmenin imkansız olduğuna işaret ederek, “Bugün arasanız da bu fotoğraflardaki açıları bulamazsınız. Çünkü İstanbul, o eski İstanbul değil. Burada 1950'lerden başlayarak günümüze uzanan eserler var, arşivim geniş. Hala yeni bir yer keşfedip oranın fotoğrafını çektiğimde çok heyecanlanıyorum. Bu benim için paha biçilmez bir zevk.” yorumunu yaptı. Fotoğrafa aşık olduğunu söyleyen sanatçı, sözlerini şöyle bitirdi: “Fotoğraf, hayatımı zenginleştirilen ve renklendiren en önemli unsur. Fotoğraf çekmek benim için bir hayat tarzı ve ben onu sadece maddi bir amaçla yapmıyorum. Türkiye'ye fotoğrafı sevdiren kişilerden biriyim ve benden dersler alan birçok öğrencim oldu. Sergiye ziyaret edecekler de hem fotoğraf sevgime hem de İstanbul başta olmak üzere mekanların değişimine tanıklık edecekler.”

“KAMERASINI ELİNDEN BIRAKMAZ”

Küratör Ercüment Çilingiroğlu ise sergide sanatçının daha az görünen ve bilinen fotoğraflarına yer vermeye çalıştıklarını belirterek, “Buradaki eserlerin büyük bir bölümü İstanbul'la ilgili. Öte yandan bu seçkide sanatçının 1952'den günümüze uzanan ve dünyanın farklı yerlerini içeren eserlerine de yer verdik. Sanatçının dünya müzelerinde çektiği ve farklı fotoğraflardan kolaj yaptığı eserler de var. Dolayısıyla sanatseverler karma bir sergiye tanıklık edecekler.” bilgisini verdi. Keribar'ın genel olarak mekanla, daha özelde İstanbul'la özel bir ilişki kurduğuna dikkati çeken Çilingiroğlu, şöyle devam etti:"Orhan Veli bir şiirinde, 'İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı' der. Orhan Veli, bu şiiri 1947'de yazmıştır. Keribar bize, Orhan Veli'nin bu şiirinden çok kısa bir zaman sonrasında, 'İstanbul'u izliyorum gözlerim açık ve kameram yanımda' diye seslenmektedir. İzzet Keribar, gittiği hiçbir yerde kamerasını elinden bırakmaz. O fotoğrafı çok seviyor ve eserlerinde de insanla doğa ve mekanı bir arada ele alıyor.” Usta sanatçının kendi jenerasyonu içinde de önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Çilingiroğlu, “Ara Güler'den Ozan Sağdıç'a kadar aynı kuşaktan isimler şehri ve insanı eserlerinde ele almışlardır. İzzet Keribar da bu ekolün içinde yer alıyor. Öte yandan onu ayrı kılan, çok fazla yeri ziyaret etmesi bunun sonucunda birçok mekanı tekrar tekrar fotoğraflamasıdır. Bu her fotoğrafçıya nasip olmayacak ve O’nun fotoğraflarını özel kılan unsurların başında geliyor.” yorumunu yaptı.

FOTOĞRAFLAR: ÜMİT AKSOY/AA


ARŞİV