Sundance Film Festivali’nde kazanılan ödül sonrası sahneye çıkan Tolga Karaçelik, “Bunu biz yaptık. Artık herkesin filmi.” demişti. Film izleyicilerinin desteğiyle İzmir’den Van’a kadar tüm Türkiye’de dolaşmaya devam ediyor. Tolga Karaçelik bu heyecanı “Keyifli tepkiler alıyoruz. Daha önce Venedik’te, Berlin’de de Türk filmleri ödül aldı. Bu sefer insanların sahiplenmesi çok güzel oldu.” diye ifade ediyor.
İLK GÖSTERİM LİSELİLERLE
Kelebekler, çoktan izleyiciyle birlikte yürüyen bir film haline geldi. İlk özel gösterimi, daha vizyona girmeden 22 Mart’ta Kadıköy Rexx Sineması’nda liselilerle ücretsiz şekilde gerçekleşti. Liselilerle ve ücretsiz. Belki de filmin sihri burada yatıyor. Karaçelik, filmi çağıran, arkasında duran izleyiciden memnun: “İl örgütü gibi çalışıyorsunuz valla canlar.”
Film ekibi tüm söyleşilerde ve etkinliklerde heyecanlı amatör ruhu, heyecanı gözler önüne seriyor. Kelebekler, aslında buruk bir aile hikayesi gibi başlarken arkadaşlıktan, yolculuğa; yalnızlıktan, kardeşliğe tüm hikayeyi dipten gelen dalga misali bir mizahla izleyiciye sunuyor. Bir sahnede gözyaşlarınıza engel olamazken diğer sahnede ağız dolusu gülünen bir film oluyor. Bir astronot abi, hayatla dertleri olan küçük kız kardeş ve “hiçbir şey” haline gelmiş ortanca kardeşin hikayesi. Başrollerde Tuğçe Altuğ, Tolga Tekin ve Bartu Küçükçağlayan var.
“Kelebekler, amcam Mazhar Candan’ı kaybettikten sonra bana iyi gelsin diye yazmaya başladığım bir filmdir” diyor Tolga Karaçelik. Karaçelik, filmin çekim aşamasından, filmde en önemli gördüğü yere kadar her şeyi 5 soruda anlatıyor:
1) Film dolaşmaya devam ediyor, tüm Türkiye’yi geziyorsunuz. Nasıl tepkiler aldınız?
Keyifli tepkiler aldım. daha önce Venedik’te, Berlin’de de Türk filmleri ödül aldı. Bu sefer insanların sahiplenmesi güzel oldu. Her filmim şimdiye kadar tam anlamıyla yapmak istediğim film tadında. Ben kendim izlemekten keyif alacağım filmleri çekiyorum. Gişe Memuru’nun da Sarmaşık’ında Kelebekler’in de önemi benim için ayrı.
2) Bu absürt komediyi yaratmak zor muydu? Bir de insanları güldürmek neden önemli?
Bu senaryo benim kendime de iyi gelsin istediğim bir senaryoydu. Amcamı kaybettikten sonra yazmaya başladım filmi. Senaryoyu gönderdiğim arkadaşım yazar Murat Uyurkulak’a da ‘insanlara iyi gelen, izledikten iki hafta sonra bir pazar günü DVD’yi tekrar koyup izleyecekleri bir film yapmak istiyorum’ demiştim. İyi gelmesi insanlara önemli çünkü keyfimizi kaybettik. Keyif önemlidir.
3) Sette bir hayli eğlendiğiniz anlaşılıyor. Çekimler boyunca en unutamadığınız an nedir diye sorsak?
Cami sahnesinde Serkan Keskin oynarken diğer oyuncular gülmeden duramıyorlardı. Bir bekledim, iki bekledim sonunda bağırdım ciddileşsinler diye. Herkes sakinleşti hazırda bekliyorlar. ‘Kamera’ dedim sonra ‘oyun’ diyeceğim diyemiyorum. Bu sefer bana bir gülme geldi. Geçsin de ‘oyun’ diyeceğim diyemedim. Gülmeye başladım. Rezil olduk anlayacağın.
4) Hikaye mi, karakterler mi daha önemli? Son sahneye dair de birkaç cümle almak istiyorum.
Her şeyden önemlisi hikayedir. Hepimiz onu anlatmak için buluşuruz. Son sahneye gelirsek öyle olsun istedim. Seyircinin kafasına bir son cümle kakmayı sevmiyorum. Bu film anca “öyle” bitebilirdi bence.
5) “Sinema öğrencilerine de umut olduk” dediniz. Sinema okuyan veya uğraşan gençlere tavsiyeniz nedir?
Thomas Rilke’nin lafını düstür edinsinler ‘Esas olan dayanmaktır’.