Kitabın adı 'Çapulcu' ama Gezi'den önce yazıldı!

Kadıköylü alternatif yayınevi Altıkırkbeş’ten çıkan Çapulcu kitabı, tahmin edildiğinin aksine Gezi direnişinden önce yazılmış.

22 Ağustos 2013 - 12:55
 
Gökçe UYGUN
Gezi direnişi etkisini sanat alanında yoğunca gösteriyor malumunuz... Gazete Kadıköy’ün takipçileri sayfalarımızda haftalardır direniş temalı kültür sanat haberlerimize yer verdiğimizi bilirler. Benzer bir haberle karşınızdayız. Lakin bu kez bir farkla. Birazdan röportajını okuyacağınız Kadıköylü genç yazar Batuhan Dedde’nin kitabının adı “Çapulcu”. Kitaba bizzat ben Gezi Parkı’ndaki Çapulcu Kütüphane’de rastladım. Bu ilginç tesadüfün izini sürerek yazarına ulaştım. Yine hoş bir tesadüfle yazarımız Kadıköylü çıktı. Daha da ilginci; öğrendim ki Çapulcu’yu Gezi isyanından önce yazmış. Buyurun, bu öngörülü, ilginç genç yazarla yaptığım samimi ve eğlenceli sohbete...
 
-Seni tanımayanlar için kim Batuhan Dedde? Dedde gerçek soyadın mı?
Aslım Batuhan İsmail Dede. Göçmen bir ailenin ortanca çocuğuyum. Cemal Süreya’yı çok severim. Ona ufak bir gönderme olsun diye soyadımı Dedde yaptım.
 
-Çapulcu ilk kitabın değil. Öncekilerden kısaca bahseder misin?
Beş kitabım var. İlk kitabım Morfinsiz Çekilen Düş Sancıları, şiyir kitabı. Ben ‘’şiyir’’ yazıyorum biliyorsundur. İkinci kitabım Rasyonel Şizofreni. Bu da deneme kitabı. Üçüncü kitabım da Morfinsiz Çekilen Düş Sancıları Anka Kuşu. Bu da şiir kitabı. Sonra Çapulcu gelir. Öykülerimin olduğu bir kitap ve en akıllı çocuğum sayılır şimdilik. En son kitabım da Kırmızı Eroin.
 
-Gezi direnişiyle birlikte Başbakan tarafından meşhur edilen “çapulcu” kelimesi gündemde iken, senin kitabına denk gelmem epey tesadüf oldu. Ama sen kitabı geçen yıl çıkarmışsın. Geleceği mi gördün?! Şaka bir yana çapulcu kelimesinin senin için anlamı nedir?
Geleceği görmek diyemem buna ama başbakan ve onunla ortak olgular barındıran zihniyetin nasıl olduğunu çok iyi bildiğimden oldu sanırım. Kitabın içindeki her karakter bira içen, özgürce yaşayan, kendini nasıl iyi hissediyorsa öyle davranan bireyler. Yani sadaka ve biat kültürü ile yetişmemiş insanlar. Hal böyle olunca da bu karakterlerde bir ötekileşme oluyor. Zararlı bulunuyorlar. Evlerinde zor tutulan yüzde 50’ye göre bunlar çok kötü adamlar... Çapulcu benim için ‘öteki’ olan...
 
-Bu vesileyle kitaba ilgi arttı mı?
Arttı sanırım ama hoş bir şey değil benim adıma. Daha önce olsun isterdim bu ilgi. Bazı insanlar kitabın Gezi Parkı olaylarından sonra çıktığını sanıp beni işin ticari boyutunu kovalamakla suçluyor.
 
-Başbakan, direnenlere çapulcu deyince, kitabındaki kahramanların üzerlerine alınmışlar mıdır dersin?
Kitabımdaki karakterler zaten o geniş alınlı adam ve onun taşıdığı zihniyet tarafından ‘öteki’ diye işaret edildiklerini biliyorlardı. Belki bir rahatsızlık duymuş olabilirler öyle bir adam tarafından dillendirildikleri için.
 
-Kitaptaki çapulcular sence kimler ve nasıl insanlar?
Sensin, benim, o, şu, bu... Emekli Ahmet amcanın gençliğinin bir bölümü, Ahmet amcanın torunu, kendi oğlunun gençliği, Gül teyzenin liseye giderken hoşlandığı adam. Çok da güzel insanlar, insanlığı bilenler... Karşısındakileri etnik kökenlerine, dini inançlarına ve görüşlerine göre ayırmadan olduğu gibi  kabul eden insanlar.
 
-Kitapta hikâyelerin hepsi farklı ama özünde hep aynı kişiden bahsediyorsun, hep o isyankâr ruhu anlatıyor gibisin...?
Bu da Çapulcu insanların karakter olarak birbirinden çok da farklı olmadığını gösteriyor demek ki bize. Bunu gözlemlediğine göre sen de bir Çapulcusun Gökçe!
 
-Röportaj bitiyor, son sözlerini alayım....
Seninle röportaj yapmaktan inanılmaz keyif aldım Gökçe. Bunda Kadıköylü olmanın etkisi büyük... Times’la falan yapsaydım bu kadar mutlu olabilir miydim bilmiyorum. Ciddiyim! Kadıköy ve insanları çok başkadır benim için. Hayatı ve kadınları öğrendiğimiz Kadıköy sokaklarına selam olsun…
 “Kadıköy, kalbi olan bir toprak parçası...”
 
-Kitabın girişinde Kadıköy sokaklarına gönderilen bir selam var. Senin için nasıl bir şey Kadıköylü olmak?
Elhamdülillah öyleyim! (gülüyor) Benim için değil sadece eminim bütün Kadıköylüler için harika bir durumdur. Artık Kadıköy’de değilim ama çok klişe bir durum da olsa, kalbim hep orada... Kadıköylü olmak için orada doğup büyümek de gerekmiyor, bu şekilde düşünmüyorum. Bir kere dolaştın mı sokaklarında, Moda’da oturup bir çay içtin mi, sokaklarında aylak aylak dolaşırken bir kadına aşık oldun mu, yardıma ihtiyacın olduğu bir anda hiç tanımadığın insanlar sana yardım etti mi, tamam artık sen Kadıköylüsün! Hissetmekle alakalı, Van’ın bir köyünde de yaşıyor olsaydım da kendimi Kadıköylü hissederdim. Bir gün Kadıköy ve sokakları üzerine de bir kitap yazmak istiyorum. Hak ediyor bunu Kadıköy. Kalbi olan bir toprak parçası. Üzerinde yürürken seninle konuşuyor gibi. Barlar sokağının oralarda çok kaldırımla dertleştiğim oldu. Gerçi biraz alkollüydüm ama yine de değişik bir şey. Başka bir yerde yapamazsın bunu çünkü kaldırım soğuk gelir. Kadıköy’de öyle değil. Sanki sokakta yatsan, kaldırım üzerini battaniye olarak örtecek gibi geliyor bana.
Etiketler; Batuhan Dedde

ARŞİV