Kitap dünyasının ayracı: Arka Kapak

Kitap-kültür dünyasını sayfalarına taşıyan Arka Kapak dergisi, dosya konuları, röportajları ve yazarlarıyla her ay okurlarıyla buluşuyor

18 Temmuz 2018 - 09:38

İlk olarak dört yıl önce online olarak okurlarıyla buluşan Arka Kapak dergisi son 3 yıldır ise matbu olarak raflarda yerini alıyor. Esas olarak kitap incelemelerini sayfalarına taşıyan Arka Kapak’ta sinema, müzik  ve resim üzerine de yazılar yer alıyor.  Koşuyolu’nda yayına hazırlanan kitap-kültür dergisi Arka Kapak’ın Genel Yayın Yönetmeni Cemil Üzen ile konuştuk.

ONLİNE ORTAMDAN MATBUYA...

Arka Kapak'ın öyküsünü anlatabilir misiniz? Nasıl kuruldu dergi?

Arka Kapak, nitelikli bir kitap-kültür dergisine duyulan ihtiyacın karşılığı olarak doğdu. Kitaplarla ilgili mevcut yayınların kitapların ruhuna nüfuz edemediğini, sektörel mecralar olmaktan öte gidemediğini, okurla bir bağ kurmayı başaramadığını düşünüyorduk. Bu eksikliği gidermek, Arka Kapak ekibinin temel motivasyonu oldu. Kitap dünyasının nabzını tutan, ayrı ihtisas alanlarına sahip ve meseleye her şeyden önce okuyucu olarak yaklaşan bir yayın kurulu oluşturarak Libronet bünyesinde yayın hayatımıza başladık.  Dergimizin geçmişi 2014 yılının Nisan ayına kadar uzanıyor. Bu tarihte web ortamında içerik yayımlamaya başlayan Arka Kapak, akabinde 2015'in Ekim ayından okuyucusuyla ilk kez matbu olarak buluştu ve o günden bu yana aylık olarak yayımlanmaya devam ediyor.

34. sayınızı çıkarttınız bu ay itibariyle. İçeriği oluştururken neleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Arka Kapak kitap incelemelerini merkeze alan, dosya konularıyla edebiyat dünyasının ilgisini çeken meselelerin kılcal damarlarına erişen, okura rehberlik etme kaygısı güden ve tüm bunları akademik bir havaya bürünmeyen, keyifli metinlerle yapmaya çalışan bir dergi. Dergimizde kültür endüstrisinin tüm verimlerini dikkate alıyor, kendi gündemimiz doğrultusunda sayfalarımıza sinema, plastik sanatlar, müzik gibi konulara da yer veriyoruz. Her yazı için bağlamına göre farklı kriterlerimiz var. Örneğin bir kitap tanıtım yazısının okuyucuya neden o kitabı okuması gerektiğine dair net bir fikir verilmesi yeterliyken bir eleştiri yazısının daha kapsamlı ve analitik olmasını bekliyoruz. Dosya konularımızda ise çeşitliliği önemsiyor, konunun uzmanlarıyla da muhakkak röportaj yapıyoruz.

Dergiyi takip edenler bilir, kapak görselleri genelde düşünürlerin veya yazarların resimleriyle oluşuyor. Ama sinemadan da simalar var. Arka Kapak bu durumda edebiyat mı, sinema mı yoksa düşün dergisi mi?

Arka Kapak en geniş anlamıyla bir kitap-kültür dergisi. Dergimizin kapağında nadiren de olsa sinema karelerinden gelen resimler görebilirsiniz, bunun sebebi ele aldığımız dosya konusu tüm hatlarıyla işlememiz. Sinema, müzik, resim gibi alanlarda belirli sayfalarımız var, ancak tek başına merkezi bir konum teşkil edecek yoğunlukta değiller. Öte yandan, biraz da her şeyin "yazı" olduğuna inanıyor, meseleyi bu çerçeveden değerlendiriyoruz.

Genelde kültür sanat dergileri uzun soluklu yayın yapamıyorlar. Bunda okurun dergiye sahip çıkması ve yayını benimsemesi de etkili oluyor. Sizin okurlarınızla  iletişiminiz nasıl ilerliyor, benimsediler mi dergiyi?

Gönül isterdi ki köklü, uzun soluklu dergilerimizin sayısı çok fazla olsun, biz 34. sayıda bile yeni kalmayı başarabilelim, ancak maalesef öyle bir kültürel ortam içinde yaşamıyoruz. Birçok dergi ikinci yaşını göremeden okura veda etmek zorunda kalıyor. Öte yandan, Arka Kapak'ın okuyucu tarafından sahiplenilen bir dergi olduğunu söyleyebilirim. Bizimle iletişim kuran, eleştirilerini ve taleplerini ifade eden okuyucularımızın olması bizi mutlu ediyor. Bu bağı güçlü tutmak için tüm iletişim kanallarını kullanmaya çalışıyoruz.

“KADIKÖY HEM HEYECAN HEM DİNGİNLİK DEMEK”

Dağıtım sorunu bağımsız dergiler için büyük bir sorun haline gelebiliyor. Türkiye'nin her noktasına ulaşabiliyor musunuz?

Türkiye'nin her noktasına ulaşmak gazeteler dışındaki süreli yayınlar için büyük bir iddia olur sanıyorum, ancak her ilimizde dergimizin dağıtımı yapılıyor. Öte yandan, internet kanalıyla yapılan satışların da elimizi rahatlattığını söyleyebilirim.

Kadıköy'de olmak nasıl bir duygu?

Dergimiz Koşuyolu'nda. Grekçede "taşra" anlamına gelen "Khora" diye bir sözcük vardır, bugün Kariye Müzesi olarak bildiğimiz manastıra ismini verir. Zamanla şehir surlarının genişleyerek  manastırı kente dahil ettiğini görürüz. Koşuyolu'nun da Kadıköy'le benzer bir ilişkisi var. Hâlâ çeperde kalmanın belli avantajlarını taşıyor.  Kadıköy sınırlarında olmakla beraber daha sakin, meyve ağaçlarının arasında yürüyebileceğiniz bir yer. Öte yandan, Kadıköy'ün canlı hayatına da bir adım mesafede. Bu, heyecana bir adım mesafede bir dinginlik hissi demek.

Dışardan yazı kabul ediyor musunuz? Belli bir yazar kadronuz var sanırım?

Dergimizin bir yazı havuzu var, genellikle bu havuzdaki yazıları değerlendiriyoruz. Ancak kapalı bir havuz değil bu. Bize gönderilen yazıları muhakkak okuyor, değerlendiriyor, yayın kurulunda tartışıyoruz. Yayın kurulunu çok önemsiyor, o ay yazılacak konuları kurulda kararlaştırıyoruz. Bize gönderilen yazılara doğrudan yer vermek yerine beğendiğimiz yazıların yazarlarıyla iletişim kurup sonraki sayılarda beraber çalışmayı tercih ediyoruz.


ARŞİV