Yayın sektöründe çalışan gazete ve yayınevleri için durum gittikçe kötüye gidiyor. Anadolu’da onlarca yerel gazete, kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Salgın nedeniyle hem özel hem de Basın İlan Kurumu ilanlarının neredeyse sıfırlanması, bir de üzerine sokağa çıkma yasaklarının düzenli uygulanması yerel gazeteleri zor duruma soktu.
CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, birçok yerel medya kuruluşunun bu süreçte yayın hayatına son vermek zorunda kalabileceğini belirti ve bu kurumların Kredi Garanti Fonu üzerinden kredilendirilmesi, ödemelerinin en az bir yıl süreyle ertelenmesi gerektiğini söyledi.
Budak ayrıca reklam ve ilan faturalarına yansıyan KDV oranıyla ilanlardan alınan Basın İlan Kurumu payının yüzde 5’e düşürülmesini, RTÜK ve frekans bedellerinin bir süre alınmamasını talep etti. Bir diğer talep de kamu kurumlarının resmi ilan statüsünde olmayan reklamlarına ayrılan bütçenin yüzde 30’unun yerel medyaya ayrılması, düşük faizli krediler sağlanması, kağıt, kalıp, mürekkep fiyatlarındaki artışa karşılık gümrük vergilerinin tamamen sıfırlanması.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ da konuyla ilgili bir açıklama yaptı ve ülke genelinde resmi ilan alan günlük 1050, aylık ve haftalık 1500 basın yayın kuruluşunu da içine alacak bir düzenleme yapılması gerektiğini dile getirdi.
KİTABEVLERİ KAPANDI, ÜRETİM YAVAŞLADI
Yerel gazetelerin yanı sıra yayınevleri de zor durumda. Kağıt maliyetindeki artış zaten birçok yayınevini olumsuz etkilemiş, yayınevlerinin çoğu daha az kitap basmaya başlamıştı. Kampanyalar ve promosyonlarla ayakta durmaya çalışan yayınevlerini bir de salgın vurmuş durumda.
İthaki Yayınları Genel Müdürü Coşkun Ören, korona virüsü vakalarının ülkemizde görülmeye başlandığı ilk günden itibaren evden çalışmaya geçtiklerini söylerken “Süreçle birlikte birçok şehirde kitabevlerinin kapanması, biz yayıncıların kitaplarını okurlarına ulaştıramamasına neden oldu. Bu da kitap üretimini yavaşlattı. En azından İthaki Yayınları olarak bizdeki durum buna sirayet etti.” dedi.
“DİŞE DOKUNUR DESTEĞE İHTİYAÇ VAR”
Ören, bu durumla birlikte internet satışlarında bir yoğunluk olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: “Web satış uzmanları, depo ve lojistik çalışanları için riskli bir mesai olması nedeniyle, çok da içimize sinmemekle birlikte, sektörün durma noktasına gelmemesini de onlara borçluyuz. Bu desteğe rağmen ciro açısından çok ciddi kayıplar yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor. Ayrıca ödemeler noktasında hem yayıncılar hem de kitabevleri açısından ciddi sıkıntılar var. Kısa çalışma ödeneği gibi uygulamalar çok küçük nefes alanları yaratsa da sektörün ciddi desteklere ihtiyacı var. Örneğin, karşılıksız kira, faizsiz uzun dönemli krediler gibi. Mevcut kadromuzla fire vermeden bu süreçten çıkmak en büyük arzumuz. Kitap üretimini durdurmayı da bir an bile aklımızdan geçirmek istemiyoruz ama dişe dokunur desteklere ihtiyacımız olduğu aşikar. Ayrıca sektörel açıdan son yılların en önemli sıkıntısı dağıtım ağlarının zayıflamasıydı. Bu sorun, bu dönemde bir parça daha öne çıktı diyebilirim.”
“Bu süreçte farklı çalışma ve üretim sahalarını keşfettiğimizi görüyorum. Profesyonel olarak baktığımızda, uzun uzun yapılan birçok masa başı toplantısının teknoloji aracılığıyla daha verimli yapılabilmesi, bizi bazı düşüncelere sevk etti” diyen Ören, “Bu yaşadığımız pandemi ve karantina, fiziki ve psikolojik olarak ne zaman sona erer bilmiyorum. Ama sonraki günlerde, mekânsal ve zamansal açıdan daha esnek bir iş hayatına evrilebileceğimizi düşünüyorum. Aynı zamanda fiziki mağazacılık açısından da kısmen bir gerileme dönemi yaşanabilir. Dijital satış ve pazarlama kanallarının daha aktif kullanılacağı bir dönemle karşılaşacağımız muhtemel. Sanıyorum çoğumuz için toparlanmak ve devamında sürdürebilirliği sağlamak pek de kolay olmayacak. Tabii ki bu, diğer sektörler için de geçerli.” diye konuştu.
Karantina günlerinde kitap üretimi yavaşlasa da internet üzerinden birçok yayınevi kampanya yaparak okura ulaşmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra sesli kitap uygulamaları da okurlar tarafından daha fazla tercih ediliyor. Ören, İthaki’nin bu süreçteki faaliyetlerini ise şöyle özetledi: “Bu süreçte ‘Karantina Günleri İçin Öyküler’ konseptiyle çeşitli kitaplarımızdan her gün iki öyküyü okurlarımıza açtık. Birçok yazarımızı sosyal medya hesaplarımızdan canlı yayınlarla okurlarıyla buluşturduk. Yani ağırlıklı olarak sosyal medya ağlarımızdan okurlarımızla olan ilişkilerimizi sürdürmeye çalışıyoruz.”
“SALGIN GEÇİNCE DÜZELECEK”
Kadıköy’de bulunan Notabene Yayınları’ndan Emre Battal da çalışan birkaç kişinin sınırlı şekilde gönderiler için yayınevine gittiğini, onun dışında evden çalışmaya geçtiklerini söylüyor. “Bu süreç herkesi olduğu gibi bizi de çok etkiledi” diyen Battal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplumumuzda kitaba olan ilginin azlığını zaten biliyorduk. Lakin bu dönemde çok düştü bu ilgi. Bunun dışında bu süreçte maliyetler çok arttı. Özellikle doların artmasından kaynaklı kağıt fiyatları çok arttı. En önemlisi de alacakların bu dönem alınamaması. Neredeyse bizim sektördeki şu an en temel sorunlardan biri bu. Bir de online satışın arttığına dair haberler dolaşıyor ancak bunlar gerçek değil. Online satışlar kitap sektöründe artmadı.”
“Salgın geçtikten sonra düzeleceğini maalesef düşünmüyorum” diyen Battal, kendilerini daha da zorlu bir süreç beklediğini söylüyor: “Bu süreç birçok yayıncının batmasına neden olacak. Batmayan yayıncılar da daha az kitap yayımlayabilecek. Neredeyse sektörün tamamını etkileyen bir süreç görünüyor. Şimdiden bile bu durum geçerli. Şu anda biz de dahil olmak üzere birçok yayıncı kitap basmayı durdurdu.”
Battal da Ören gibi devletin yayıncılara destek olması gerektiğini, kısa çözüm olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kitap alımlarını arttırmasının, kısa dönem çalışma ödeneğinden yayınevlerinin faydalanmasını kısa dönemde yapılması gerekenler olarak görüyor.