'Kitapçı' belgeseli yayında

Yayıncı-gazeteci Nazlı Berivan Ak’ın “Kitapçı” belgeseli, kitapların merkezde olduğu bir dükkânın misyonunu araştırıyor. Bağımsız kitabevlerinin evrenine odaklanan belgesel, bağımsız okurluğun, yayıncılığın ve kitapçılığın saf ve etkileyici yüzünü izleyicilerle buluşturuyor.

18 Temmuz 2023 - 15:05

Gazete Kadıköy okurları, Nazlı Berivan Ak ismini gazetemizde hazırladığı “Dört Yanımız Kitap” yazı dizisinden anımsayacaklardır. Ak’ı sayfalarımıza bir kez daha konuk ediyoruz. Fakat bu kez imzası bir haberde değil bir belgeselde var. Zira kendisi, senaristliğini ve yönetmenliğini üstlendiği ilk belgeselini çekti; Kitapçı.

İnsan hikayeleri üzerinden bağımsız okurluğu, yayıncılığı ve kitapçılığı tartışan Kitapçı belgeseli, odağına Tarsus’ta 25 yıldır kitapçılık yapan İsmail Kün’ü alıyor. Hayata kitaplarla tutunan Kün’ün kitabevini kurma ve yaşatma hikayesini aktaran belgesel, Türkiye yayıncılığının son 30  yılda yaşadığı büyük dönüşümü, tüm paydaşlarıyla sektörü, değişen okur profilini, kitapların dağıtım, yayılım ve satışlarını da ele alarak bu toprakların entelektüel izini sürüyor.

Bağımsız okurluğun, bağımsız yayıncılığın tamamlayıcısı bağımsız kitabevleri konusu üzerine uzun yıllardır çalışan Nazlı Berivan Ak ile belgeselini konuştuk.

  • Yayıncılık dünyasını iyi bilen biri olarak, böyle bir belgesel çekmeye nasıl karar verdiniz?

Yanıt tam da soruda gizli aslında. Yayıncılık dünyasını iyi bildiğim, yıllardır kitabevleriyle yakından çalıştığım için bu belgesele giriştim. Bağımsız yayıncılığın ve bağımsız okurluğun olmazsa olmazı bağımsız kitabevleri, kitabın yolculuğunu, kaderini olduğu gibi değiştirebilen bir güç. Kitabı yayıp yaygınlaştırmak için çalışan, çoksatan ve hepsatan listelerinde kendine yer bulamamış yazarları okurla tanıştıran, okuma kültürünü bölgesinde temsil eden kitabevlerini daha çok anlamamız, anlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Uzun yıllardır konu üzerinde çalışıyordum, OKUYAY kapsamında KONDA için hazırladığım Bağımsız Kitabevleri Araştırma Raporu, röportajlar, haber dosyaları, pandemi döneminde yaptığım kayıtlar derken meseleyi görsel olarak da tartışmak istedim, model olarak örnek alabileceğim kitabevi de zaten belliydi. İsmail Kün projeye olumlu bakınca çekimlere giriştik. Neredeyse bir buçuk yıllık öğretici, heyecanlı bir süreç oldu ve artık belgesel izleyicilerinin karşısında. Heyecanlı ve mutluyum.

  • Neden Antik Sahaf’ı seçtiniz? Yayıncılığın merkezi –pek çok konuda olduğu gibi- İstanbul bilinir ya, neden Akdeniz’e indiğinizi merak ediyorum.

Antik Sahaf bir bağımsız kitabevi örneği olarak çok şey anlatıyor: Şehri ve bölgesi için bir kültür adacığı niteliğinde, Tarsus’a sırf kitabevinin sahibi İsmail’le tanışmak için giden okurlar, yayınevine özellikle Antik Sahaf’ta etkinlik yapma şartı koyan yazarlar var, okuruyla yaşayan okurunu yaşatan bir mekan, Tarsus kent kültürünün çok önemli bir parçası. Kitabevinde yalnızca kitap yok, müzik var, tiyatro var, sohbet ve söyleşi var, çocuk etkinlikleri var. Yerel yazarlar, gazeteciler, yayıncılık dünyasına ilgi duyan gençler İsmail’den gönüllü danışmanlık alıyor, merkezle bağlantı kuruyor kitabevi üzerinden. Kitabevinde yetişmiş ve büyük şehre açılmış isimler var, büyük şehirden yorgun düşüp kitabevine sığınanlar var. Kısacası yayıncılığın merkezi görünürde İstanbul olsa da, İstanbul’u besleyen yine bu tip kültür adacıklarından yetişenler, İsmail gibi yurdunu bırakmayıp yatırımını bölgesine yapanlar, yüreği yine doğduğu yer için çarpanlar. Bu yönüyle O’nu anlatmak, aslında bağımsız kitabevi ve kent kültürü meselesini tartışmanın en etkili yolu oldu.

DÖNÜŞEN ZAMANDA BAĞIMSIZ KİTABEVİ…

  • Bu belgesel ile yayın dünyasına/okurlara ne göstermek istediniz?

Antik Sahaf Kitabevi örneğinden yola çıkarak kitapçılığı, değişen ve dönüşen zamanda bağımsız kitabevi kavramının karşılığını tartışmak istedim her şeyden önce. Şehrin dinamikleriyle kitabın merkezde olduğu bir dükkanın, taşrada kurulmuş ve serpilmeye uğraşan bir kültür adacığının misyonunu irdelemekti amacım. Bağımsız kitapçıyı nostaljik bir detay, tuhaf bir renk ya da korunup sakınılması gereken bir detay olarak değil, tersine en saf ve sert haliyle, kaygıları ve dertleriyle, en çok da okurunu değiştirip okuruyla dönüşen yüzüyle göstermek temel amacımdı. Süper kahramanları sevmem, kusursuzluğa inanmam, mitleştirmeyi tehlikeli bulurum. Bir bağımsız kitapçının kent kültürüne, şehrinin ve hatta bölgesinin okurlarına ve geleceğe katkısını anlatarak aslında kimi gerçeklerle de yüzleşelim istedim. Merkezden uzakta müthiş şeyler oluyor, yeni bir okur nesli yetişiyor, çok özel metinler yazılıyor, okunuyor, tartışılıyor, sorgulanıyor. Bağımsız kitabevleri de tüm bu olup bitenin biricik mekanları aslında, memleketi anlamak, yeni neslin eğilim ve yaklaşımlarını çözmek için politikacıların şehir gezilerine, parti çalışmalarına bence kitabevlerinden başlaması gerekiyor. Bir buçuk yılda belgesel için topladığım bilgi ve görüşler bile yayıncılar ve okurların geleceğine dair çok önemli ipuçları sağladı bana.

(Bağımsız Kitapçılar Derneği Başkanı, Antik Sahaf’ın sahibi ve 25 yıllık emekçisi,  “kurduğu adacığı tek yerlisi, gönüllü sürgünü, zorunlu vatandaşı” İsmail Kün…)

  • Kültür ve Turizm Bakanlığı, -ne mutlu ki-  belgeseli desteklemiş. Peki bakanlığın bağımsız kitapçılara desteği nasıl?

Belgesel yapım desteği almış olmaktan gurur duyuyorum, seçilen diğer projelerin de bir an önce hayata geçmesini diliyorum, her birini izlemeyi dört gözle bekliyorum. Şu an için bağımsız kitabevlerinin geleceğini değiştirecek en kritik konu sabit fiyat yasası, bir diğer adıyla yazılı kültürü koruma kanunu. Pek çok ülkede var olan yazılı kültürü koruma ve yayıncılığı geliştirme kanunları kültürün korunması için kritik öneme sahip. Özellikle kültürün önemli taşıyıcıları olan kitabevlerini, e-ticaret savaşlarıyla yaşanan yıkıcı indirimleri kısıtlayarak korumaya alıp kültürel faaliyetlerin en önemli merkezi haline getirilmesini sağlıyor bu kanunlar. Ülkemiz yayıncılık sektörü tüm paydaşlarıyla bu yasa tasarısını hazırlayıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sundu. Artık top karar vericilerde.

“KADIKÖY MÜTHİŞ BİR SAHAF GELENEĞİNE SAHİP”

  • Kadıköy’ün gazetesi olarak konuyu yerelleştirelim. İlk gösterim için neden Tarsus’u değil de Kadıköy’ü seçtiniz?

Bağımsız bir kitabevini konu alan bir iş yapınca, filmin gösterileceği mekanı seçerken de bağımsızlığa önem vermek zorundasınız. Çok yönlü sanatçı ve yazar arkadaşım James Hakan Dedeoğlu, sağ olsun Bantmag. Havuz / Bina’nın kapılarını belgeselime ve misafirlerime açtı, ilk gösterimi de geçtiğimiz günlerde yoğun bir kalabalıkla mekanda gerçekleştirdik. Şimdi sırada Tarsus var, devamında Mersin’e, oradan da deprem bölgesine geçeceğiz. İstanbul programını erkenden bitirmemizin de ana sebebi buydu, İstanbul’da misafirlerimizi ağırlayalım, sonra belgeselin başkentinden başlayıp bölgede farklı şehirlere gidelim, belgeselin yolculuğunu yayalım istedik.

  • Kadıköy’ün bağımsız kitap dünyası hakkında yorum ve gözlemleriniz neler?

OKUYAY Projemiz kapsamında Gazete Kadıköy için “Dört Yanımız Kitap” başlıklı bir yazı dizisi hazırlamıştım. Kadıköy Belediyesi’nin ortaklarından biri olduğu, T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan Ortaklıklar ve Ağlar Hibe Programı kapsamında hibe almaya hak kazanan, Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından kurulan OKUYAY Platformu’nun hazırladığı bu dizide yazarlar eşliğinde Kadıköy kitapçılarını, Kadıköy sahaflarını ziyaret ettik. Kültür dünyamıza katkıları, şekillendirdikleri okurlar, müthiş tesadüfler, unutulmaz karşılaşmalar, kitaplarla geçen yılları anlattık. Odağımız kitapçı ve sahaflar, pusulamız kitaplar oldu ve gördüm ki Kadıköy müthiş bir sahaf geleneğine sahip. Beyoğlu’nu terk etse de İstanbul’dan gidemeyenler burada, nesiller boyu kitapçılık yapanlar burada, en büyük hayalini gerçekleştirmek üzere tüm birikimini bir dükkana bağlayıp kitapçısını açanlar burada. Okurlar da meraklı bağımsız kitabevlerine, yalnızca kitap değil efemera da ilgilerini çekiyor, koleksiyoncusu çok Kadıköy’ün. Tabii bir de İstanbul’un müthiş trafiğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor, farklı ülkelerden gelip bir süre yaşayanlar ayrılırken kitaplıklarını bırakıyor, kitap sevgisi pek de yoğun olmayan mirasçılar mevtanın kitaplarını ıvır zıvır görüp çöp tenekelerinin yanına bırakıveriyor, çöpçüler ve kağıt toplayıcıları gönüllü kitap dedektifleri gibi çalışabiliyor. Kadıköy, ülkenin pek çok köşesi gibi konu kitap ve kitapçı olunca pek çok sürprizi ve hikayeyi barındırıyor.

  • Geçenlerde Kadıköy’ün en eskilerinden İmge Sahaf kapandı biliyorsunuz, fahiş kira nedeniyle. Ama bir yandan da geçenlerde Kadıköy’de Ganya adlı yeni bir sahaf daha açıldı. Açılanlar, kapananlar… Bağımsız kitapçılığın Kadıköy özelindeki durumunu ilerisi için nasıl öngörüyorsunuz?

Tek başına iyi niyetli okurlarla, kahraman kitapçılarla sistemin yürümesi mümkün değil, devletin yaklaşımında, kültür politikalarında kitabevine alan açmak, kitabevini korumak, yaşatmak ve çoğaltmak için ayrı ayrı başlıklar, çalışma grupları ve komisyonları belirlemek gerekiyor. Dünya örneklerine bakalım: Pandemi Avrupa’da da Amerika kıtasında da bağımsız kitabevlerinin daha çok iş yapmasına yaradı, insanlar mahalle kitapçılarının kıymetini daha çok anlar, bilir oldu. Bookshop adlı girişim bağımsız kitabevlerini bir çatı altında topladı, ünlü pek çok satış sitesine içeriğiyle, mesajıyla, kurgusuyla ciddi rakip oldu, ilk günden kendi okur kitlesini yarattı. Tematik kitabevleri yine saydığımız ülkelerde çoğalıyor, sadece polisiye satanlar, kurgudışında uzman olanlar, çocuk ve ilk gençlik eserlerine odaklananlar... Etkinliklerle, atölyelerle, yazar-okur buluşmalarıyla, kitap kulüpleriyle yaşayan yerler kitabevleri, bu iyi örneklerden kendi kitabevlerimize taşıyabileceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Bir yandan da henüz geçtiğimiz günlerde İstanbul’un en büyük kitapçısı İçerenköy Penguen açıldı, belgesel gösterimime kitabevlerini henüz yeni açmış iki arkadaş geldi, dediğin gibi Ganya açıldı, Beyoğlu’nda Frankeştayn Kitabevi birbirinden güzel etkinlikler yapıyor, ‘ötekiler’in kitapçısı sloganıyla ayakta duruyor. İflah olmaz bir iyimser olarak gelecek için umutluyum: Biz yayıncılar iyi içerikler üreteceğiz, iyi metinler bulacağız, iyi tasarımlar yapacağız ve ekosistemimize okur kazandırmak için paydaşlarımızla var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Filmler çekeceğiz, okuma kültürünü yaygınlaştırmak için farklı disiplinleri buluşturacağız ve kimseyi geride bırakmayan bir yayıncılık için durmayacağız. Örgütlülük ve dayanışmayla bağımsız okurluğumuz, yayıncılığımız ve kitapçılığımız ayakta kalacak, buna kalpten inanıyorum.

 

 

 

 

 

 

 


ARŞİV