Herkesin bir hikâyesi vardır. Bazıları kâğıda yazar hikâyelerini, bazıları sadece içinde tutar ve yaşar. Ama bazıları vardır ki, bir küçük resimle bedenine kazıyarak her an yanında taşır hikâyesini. Kadıköylü fotoğraf sanatçısı Melissa Mey de onlardan biri. Antoine de Saint-Exupéry’nin ünlü kitabı Küçük Prens’in dünyadaki milyonlarca tutkunundan biri olan Mey, “Küçük Prens Tenimde” adlı bir kitap yayınladı. Bir süredir yürüttüğü fotoğraf projesini kitaba dönüştüren Mey, birbirini tanımayan ama Küçük Prens’in (KP) hayat felsefesini benimseyen, KP dövmesi taşıyan insanların fotoğraflarını bir araya getirdi. İnkılâp Kitabevi’nin yayımladığı ve tüm telif geliri “Baba Beni Okula Gönder” kampanyası ile kız çocuklarının eğitimine bağışlanacak kitapta, KP’i tenine kazıyan 61 kişinin hikâyeleri, fotoğraflarıyla birlikte yer alıyor.
“Bu bir çocuk kitabı değildir; içindeki çocuğu hiç yitirmemiş ama bedenleri büyümüş çocukların kitabıdır” diyen Melissa Mey kitaptaki tanıtım yazısında şunları söylüyor; “Her şey benim de bir gün Küçük Prens tattoosu yaptırmam ve “Acaba başka kimler var benim gibi teninde taşıyan?” sorusunu düşünmemle başladı. Bir düş, düşünceye; sonra ise projeye dönüştü. Sosyal medya üzerinde dolaştı ve seçilmiş güzel ruhları buldu. Bu kadar çok Küçük Prens tattoolu olduğunu bilmiyordum. Ankara ve İstanbul’da çekimler yaptım. Herkes inanılmaz bir emek verdi. Hikâyelerini de istedim. Ve sonunda gördüm ki, aslında bizler kendimize gezegenler yaratmış, hayal kahramanlarına inanan, kalabalık içindeki kocaman yalnızlarmışız, teselliyi Küçük Prens ile bulan. Her biri, tilki gibi evcilleşmeyi bekleyen... Bu proje bana çok şey kattı, hikâyeleri her okuduğumda çok ağlattı. Ama en önemlisi, gerçekten yalnız olmadığım bir dünya gösterdi. Türkiye’nin her yerinden gelen, emek veren bu güzel ruhlar iyi ki varlar ve şimdi kocaman bir aile gibiyiz. Gururla söylüyoruz; ‘İyi ki ‘Küçük Prens Tenimde’. Küçük Prens’i ve felsefesini anlayan herkese selam olsun…”
“KÜÇÜK PRENS’İN ‘TENCE’Sİ”
Kitaba önsöz yazan şair-yazar Sunay Akın da KP’in pek çok dile çevrilmiş bir eser olduğunu anımsatarak, “Melissa Mey’in kitabı Küçük Prens’in ‘tence’si… Böyle bir dil var mı, demeyin!? Çünkü ‘beden dili’ diye bir gerçeğin varlığını sorgulamaya gerek yok. Böylelikle, insan bedenlerindeki Exupéry’nin resimlerini büyük bir araştırma ve titiz bir çalışmayla bir araya getiren Melissa Mey, Küçük Prens’in çevrildiği diller arasına bir yenisini eklemiş oluyor. B 612 asteroidinden gelen hayal kahramanıyla ilgili birbirinin tekrarı olan pek çok etkinlik düzenlendi. Mey’in çalışması, yapılanlar arasında en farklı ve en özgün olanı. Bir sanatçı, hayranı olduğu bir yazara sevgisini ancak bu denli güzel sunabilir…” diyor.
ÜNLÜLERİN PRENS ÖYKÜLERİ Hazal Kaya: Küçük Prens birçok insanda olduğu gibi benim de hayatıma çocukluğumda girdi. Küçük Prens dövmem ilk dövmem aynı zamanda. 2009’da “Aşk-ı Memnu” dizim biterken bir karar vermem gerekiyordu. Ne zaman bir karar verecek olsam, Küçük Prens okuduğumu fark ettim. Sonra da bunu hep bedenimde taşımak için dövmesini yaptırdım. Hiç unutmayayım diye. Böylece benim de “Küçük Prens tenimde” oldu. Sevinç Erbulak: Bir gün yakın dostum Özge Özberk’in dövmecisine gittik. Tahsin Abi’yi ilk gördüğüm anda babamı görmüş gibi oldum. Sıcacık bir adamdı. “Sen düşünüyor musun?” dedi. “Hayır, ama yaptırsaydım Küçük Prens yaptırırdım” dedim. Ama o zaten “Ben biliyorum zaten ne yaptırırdın” dedi. Çünkü gerçekten ben de bir figür yaptıracak olsaydım, bu ilk figürü yaptırırdım. İlginç olansa Tahsin Abi de bunu bildi. Sonra elinde görsellere gelip, “Bunu isterdin, değil mi?” dedi. “Nerden bildiniz?” diye sorduğumda, “Ben hissederim” yanıtını verdi. Sonra “Sana ben bugün dövme yapmam ama yerine bir bakalım” dedi. Dövme konusunda tüm düşüncelerimi okudu adeta, ne düşünsem, o sesli söylüyordu. Sonra ben “Bugün yapın” diye çok ısrar ettim. İkna ettim ve 3 dakikada bitirdi dövmeyi. Hiç de pişman olmadım. Yunus Günçe: İlk şapka dövmesini yaptırmıştım. Ancak insanların bana, “Aa şapka mı bu?” diye sürekli sormaları beni onlardan soğutuyordu. Küçük Prens bilmiyor olmaları (ki bu da ayrı bir durum) dışında benim bir şapka dövmesi yaptıracağımı düşünmeleri onlara karşı bakışımı değiştiriyordu. Baktım böyle olmuyor, güzel kızlar bile böyle sorunca soğuyorum. Bu kez şapkanın içine fil yaptırdım. Aslında insan seçmemde, anlamam ve elememde yardımı oldu. Belki de hayallerin gücüne inandığım için bu figürü seçtim. Çünkü hayal gücü böyle bir şey, bir şapkanın içine fil sokabiliyor ve sonra onu başka bir şekilde tanımlıyor ve başkaları da kabul ediyor. Elbette küçüklüğümdeki gibi güçlü değil hayal gücüm ama büyüdüm diye vazgeçmek zorunda da değilim. Hâlâ hayal kurabileceğimi bana hatırlattığı için belki de bu kadar önemsiyorum Küçü Prens’i.