Son yıllarda birçok sanat mekanının açıldığı Kadıköy’de yakın zamanda yeni bir bağımsız sanat alanı daha kuruldu. Yasemin Kalaycı ve Elçin Acun tarafından Rasimpaşa Mahallesi’nde açılan “KOLİ Art Space” kar amacı gütmeyen, bağımsız bir çalışma, üretme ve sergileme alanı. Sanatsal deneyim ve işbirliği amacıyla kurulan bu sanat alanı, feminist ve kuir sanatçılar arasındaki diyaloğun artmasını hedefliyor. İkinci sergiye hazırlık yapan Acun ve Kalaycı ile bu sanat mekanını, hedeflerini ve çalışmalarını konuştuk. Acun ve Kalaycı oluşturdukları sanat alanı ile ayrımcılık, özgürleşme ve görünürlük mücadelesinde aktif rol almayı amaçladıklarını ifade ediyorlar.
Salgınla birlikte uzun zamandır sanat mekânları da kapalı. Bu açıdan KOLİ yeni bir heyecan da yarattı. Burayı kurma fikri nasıl ortaya çıktı?
Yasemin Kalaycı: Türkiye’de yaşayan sanatçılar, kadınlar, kuirler yani norm dışı bireyler olarak büyük bir sıkışmışlık duygusu içindeyiz. Kendimizi çok sınırlı bir alanda özgürce var edebiliyoruz. Pandemi dönemi de bu durumu iyice pekiştirdi, belki de bedenimizin kamusal alandaki varlığına müdahalesinin ulaşabileceği en üst noktayı yaşıyoruz. Hangi saat aralığında, nereye gidebileceğimiz, parkta oturup oturamayacağımız, kaç yaşında olduğumuza göre hangi saatte yürüyüş yapabileceğimiz, bazı içecekleri haftanın hangi günlerinde tüketebileceğimiz gibi basit konularda bile iktidarın kararları ekseninde davranmak zorunda kaldığımız bir dönemdeyiz. Dolayısıyla bizim gibi 60 metrekarelik balkonsuz ve bahçesiz evlerde yaşayan insanların nefes alması çok zorlaştı. İktidar irademizi sıkıştırırken, pandemiden aldığı cüretle bedenimizi de evlere hapsetti. İşte bu nefes alma içgüdüsü bizim burayı kurmaktaki tetikleyici unsurumuz oldu.
Tabii ki bu fikir sadece fiziksel bir ihtiyaç değil aynı zamanda düşüncelerimize de nefes aldırabilmek için bir gereklilik haline geldi. Diyalog kurma, buluşma, birlikte bir şeyler yapabilme gibi ihtiyaçlarımız bu olağanüstü dönemde, üzerimizdeki yoğun baskı ve tahakkümle iyice arttı. Uzun süreden beri var olan kendi sanatsal özgürlük alanımızı oluşturma isteğimiz ivmelenmiş oldu ve bir mekan kurmaya karar verdik.
Feminist ve kuir sanatçıların deneyimlerini paylaşmasını ve çalışmalarını burada sergilemesini amaçlıyorsunuz. Bu hedefinizden bahsedebilir misiniz?
Elçin Acun: Temelde; aktivizm yöntemi olarak belli bir ideolojik gündemi benimseyen bir mekan kurmak istedik. Kendi düşünce ve sanat pratiğimiz ile paralel feminist, kuir sanatçılar ile iletişime ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü kimlik hiyerarşilerinin baskın olduğu bir toplumda yaşıyoruz ve bu bağlamda tektipleştirici politikalardan, ikili düşünce yapılarından uzak, kapsayıcılık ve çeşitliliğin gücünden beslenen, kimliğin ve cinsiyetin akışkanlığına odaklanan bir yapı hayal ettik. Bir sanat alanı olarak kendimizi merkezin dışında konumlandırarak ayrımcılık, özgürleşme ve görünürlük mücadelesinde aktif rol almayı amaçlıyoruz. Bu sebeple böyle bir manifestodan yola çıkıyoruz.
DAYANIŞMA ÖN PLANDA
Mekanı nasıl seçtiniz ve tasarımını nasıl belirlediniz?
Yasemin Kalaycı: Pandemiye denk gelen kış dönemi boyunca bir süre sokak sokak gezdik, ilanlı ilansız bütün dükkanları inceledik. Düz giriş, asma katı olan, aydınlık ve tek parça bir alan arıyorduk, burayı bulduk ve tadilat yaptırdık. Mekanımız sokağın köşesinde konumlanıyor ve en büyük iki cephesi cam ile kaplı. Bu yüzden sergi yapılabilecek bir yapıda olabilmesi için işleri asabileceğimiz bir duvar yaptırdık. Tasarımını aynı zamanda kendimizin de çalışma alanı olarak kullanabileceği, kendi sanat projelerimizi gerçekleştirebileceğimiz bir yer olarak düşündük.
Neler sergilenecek burada, ne tür çalışmaları göreceğiz KOLİ’de?
Yasemin Kalaycı: KOLİ’de genel olarak toplumsal cinsiyet teması üzerine çalışan, üreten, sorgulayan herkesi sanatsal deneyim ve işbirliği ekseninde buluşturmak istiyoruz. Tek bir disipline odaklanmıyoruz, disiplinlerarası etkileşimin ve dayanışmanın ön planda tutulduğu bir platform olmayı amaçlıyoruz. Bu doğrultuda ulusal ve uluslararası sanatçılar, inisiyatifler ve kültür kurumları ile ilişkiler kurarak etkinlikler gerekleştirmeyi planlıyoruz. Bu bağlamda her türlü medyuma açığız.
“SANATÇILARA ALAN AÇACAĞIZ”
Burada sergilenecek çalışmaları nasıl belirliyorsunuz?
Elçin Acun: Mekanımızı beli bir manifesto üzerine kurduğumuz için göz önünde bulunduracağımız kriterler de bu yönde şekilleniyor. Kuir ve feminist sanat üzerine çalışan sanatçılar ile ilgileniyoruz ve yapacağımız sergilerde oluşturulan sergi metinleri ya da kavramları doğrultusunda konuyla ilgili üretim yapan sanatçıları davet edeceğiz. Bazen küratörlü sergiler gerçekleştireceğiz bazen de işlerini çok sevdiğimiz sanatçılara yer vereceğiz. Ama amacımız ana akım galeri mantığı içinde gerek çalıştığı konuların popülaritesi gerekse işlerinin satılabilirliği söz konusu olduğunda kendine çok fazla yer bulamayan sanatçılara alan açmak.
Kadıköy’ü tercih etme sebebiniz neydi?
Elçin Acun: Kadıköy’ü tercih etmemizin sebeplerinden biri zaten burada yaşamamız. Ama aynı zamanda Kadıköy, İstanbul’daki diğer semtlere göre mahalle baskısının hissedilmediği çok katmanlı bir yer. İnsanların kendilerini saklamadan özgürce ifade edebildikleri, her kimliğin varlığını kabul eden, yadırgamayan, tek tip olmayan, kozmopolit olmaktan beslenen, hareketli bir merkez. İnsanların sokak ile ilişkisinin de başka semtlere göre farklı olduğunu düşünüyoruz yani sadece bir eğlence yeri ya da sadece sitelerden apartmanlardan oluşan, hayatın daha çok evlerin içinde sürdürüldüğü bir yer değil.
Hatta hayat daha çok dışarıda devam ediyor, evde oturduğunuz zaman bile sokağın etkisi fazla ön planda. Dolayısıyla Kadıköy herkesin kendini ifade edebilecek alanlar bulabildiği kapsayıcı bir semt. Ayrıca Yeldeğirmeni özelinde çok fazla sanatçı atölyesi olması, burayı sanatçıların ve sanat izleyicilerinin aşikar oldukları bir yer yapıyor ve Apartman 52 gibi projeler, Noks Art Space gibi başka bağımsız sanat alanları da aktif bir şekilde etkinliklerine devam ediyorlar. Biz de bu sebeplerle Yeldeğirmeni’ni tercih ettik.
İlerleyen ayların programı nasıl olacak? Sergi takviminizden bahseder misiniz?
Yasemin Kalaycı: İlk sergimiz, Senkron Eş Zamanları Video sergileri kapsamında “Geçirgen” adlı sergiydi. 8 Haziran’dan itibaren 2 Temmuz’a kadar Küratör Melike Bayık’ın gerçekleştireceği “Karşı Pencere” adlı karma sergiyle programımız devam ediyor. Eylül ayında, geçen yıl çevrimiçi gerçekleşen ve bu yıl ikincisi düzenlenecek olan; “Through The Window Project”in reel sergisini başka bir mekan ile aynı anda gerçekleştireceğiz. Sonraki süreç içinde yurt içinden ve yurt dışından bazı sanatçılarla iletişim halindeyiz ve birkaç solo sergi programımız var.
KARŞI PENCERE
Küratörlüğünü Melike Bayık’ın üstlendiği “Karşı Pencere” sergisi 8 Haziran’da KOLİ Art Space’te açılıyor. Karşı Pencere sergisi; mahremiyet, gözetleyen–gözetlenen ilişkisi, görme ve izleme, teşhir, özel alan ve gözetlemenin bedenin sınırlarına müdahale etmesi üzerinden cinsiyet rollerinin sorgulanması gibi kavramlar doğrultusunda şekilleniyor. Sergide Başak Bugay, Ahmet Rüstem Ekici, Tuba Geçgel, Can Küçük, Berkay Tuncay ve Eşref Yıldırım’ın video, yerleştirme, fotoğraf, resim ve örgü eserleri çok boyutlu bir yaklaşım içinde izlenebilecek. Gözetlemeyi, mahremiyetin ve röntgenciliğin sınırlarını yeniden sorgulatacak olan “Karşı Pencere” sergisi 2 Temmuz 2021 tarihine kadar KOLİ Art Space’te görülebilir.
KOLİ Art Space: Rasimpaşa Mahallesi Yurttaş Sokak No:14/A