“Kürklü Venüs” Kadıköy’de

Yazar-yönetmen Thomas Novachek aradığı kadın oyuncuyu bir türlü bulamaz. Seçmeler biter, esrarengiz bir kadın tiyatro salonuna gelir. Ve kadın-erkek ilişkisi üzerinden toplumsal cinsiyet meselesine yolculuk başlar…

05 Ekim 2018 - 13:27

Geçen sezon En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu ve bir dalda özel ödül alan Yolcu Tiyatro’nun “Kürklü Venüs” oyunu Ekim ayında Kadıköy’ün misafiri.

Mazoşizmin isim babası Sacher-Masoch’un “Kürklü Venüs” romanını, tiyatro yazarı ve yönetmeni David Ives tiyatroya uyarladı ve Yolcu Tiyatro da bu eseri sahnelere taşıdı. Oyunda Umut Ersin Güler ve Pervin Bağdat rol alıyor. Güler, aynı zamanda oyunun da yönetmeni.

Kadın-erkek ilişkisi üzerinden toplumsal cinsiyet meselesine, bireyin arzularının karanlık taraflarına yolculuğun konu edildiği oyunu Pervin Bağdat ve Ersin Umut Güler’le konuştuk.

  • Bize biraz “Kürklü Venüs”ten bahseder misiniz?

Ersin Umut Güler: Kürklü Venüs, Yolcu Tiyatro’nun 4. oyunu. Başta Kadıköy olmak üzere İstanbul’un çeşitli bölgelerinde oyunu oynuyoruz. Toplumsal cinsiyet konusunu irdeliyor ama çok katmanlı bir oyun.

Kürklü Venüs adlı romanını sahneye uyarlayan bir yönetmen var ve bunun için de bir kadın oyuncu arıyor. Seçmelerde istediği kadın oyuncuyu bulamıyor. Kimine aptal diyor, kimine lezbiyen gibi diyor, kimini kadın gibi bulmuyor. Nişanlısıyla telefonda konuşurken bir kadın içeri giriyor ve ikisinin arasında bir ilişki başlıyor. Hem mazoşizm meselesi var, hem de toplumsal cinsiyet meselesi var. Çok katmanlı bir oyun. Erkek egemen dünyanın kadına bakışını, çok entelektüel, okumuş-yazmış yazarın dahi kafanın arka tarafından her şeyi erk üzerinden kurduğunu anlatıyor.

* Peki bu erk dünyasında böyle bir oyunu neden tercih ettiniz?

E.U. Güler: (Gülerek) Tam zamanıydı. Biz Yolcu Tiyatro olarak ne hissediyorsak öyle metinlere yaklaşıyoruz. Mesela ilk oyunumuz savaş karşıtı bir oyundu. İkinci oyun insan hakları ihlaline uğrayan insanların hikâyelerini anlatıyordu. Gezi’den hemen sonraydı. Joko’nun Doğum Günü’nü oynadık, sistemle bir meselesi var oyunun. Şu anda bu meseleyi anlatmak bizim için çok kıymetli. Biz dışarıda ne oluyorsa onu yapıyoruz. Suya sabuna dokunmadan bir şey yapalım niyetinde hiç olmadık, bundan sonra da değiliz. Seyirciye bir şey söylemek istediğimiz oyunlar oynadık.

Pervin Bağdat: Dünyada bir kadın hareketi de söz konusu. Kadınlar artık kendilerine biçilen rollerden, cinsiyetçi söylemlerden bıktı. Baskı arttıkça -kadının da tabiatında bir güç olduğu için- önce kadını susturmaya çalışıyorlar. Artık insanlar o sınırları genişletmek istiyor. Oyunda kadın erkek oluyor, bir süre sonra mesele cinsiyet meselesini de geçiyor ama genel olarak kadınlar oyundan memnun ayrılıyor.

* Tepkiler nasıl?

P. Bağdat:  Çok değişik kesimlerden insanlar geliyor. Hepsinin beklentisi ve tepkisi farklı. Ama genel olarak büyük bir memnuniyet söz konusu.

* Erkeklerde nasıl bir tepki oluyor?

P. Bağdat:  Biraz böyle bir tokat yeme durumu oluyor. Bu arada erkeğe de cinsiyetçi tavır söz konusu. Çünkü erkek için de “erkek de şöyle olmalı” diyoruz. Oyunda toplumsal cinsiyet meselesi dışında kişisel derinlikler de var.

E.U. Güler: Romandan hareketle efendi köle ilişkisi var. Bu ilişkisi bir süre sonra yer değiştiriyor. Hükmetme meselesi yer değiştiriyor. Mazoşist hal oyunun sonuna kadar devam ediyor. Bireyle ilgili de arzularımız isteklerimiz var. Bunlar toplum tarafından baskılanmış istek ve arzular. Ve her bireyin arzularının karanlık taraflarına doğru bir yolculuk yapıyor oyun. Oyunun bir de şöyle bir özelliği var. O erkeğin orada söylemlerinden öyle bir durum komedisi oluyor ki kadın onu alt ediyor.

P. Bağdat:  İçeri giren öyle bir kadın ki, ne konuşması ne hali tavrı hiç biri yönetmenin onaylayabileceği türden değil. Aslında biz biraz insanları giyimleriyle, saçlarıyla da önyargılı değerlendiriyoruz. Oyunda bu da var.

* Oyundan çıkınca insanlar neler konuşur?

E.U. Güler: Toplumsal cinsiyet meselesini konuşur. Bireyin karanlık tarafı… Bunu konuşabilirler mi, muhtemelen konuşamazlar belki bunu sorabilirler diye düşünüyoruz.  Herkesin içindeki kara ormana dalma cesareti, oyundan çıktığında hemen denemeyeceği ama kendi süzgecinden geçireceği bir mesele haline gelecek. “Ben böyle miyim?” diye düşünecek.

P. Bağdat: Konuştuğumuz şeyler çok ciddi sert şeylermiş gibi ama oyun öyle değil. Çok tempolu bir oyun. 85 dakika ama hissedilen 60. (Gülüyor)

Kürklü Venüs Ekim ayı boyunca Kadıköy’de tiyatroseverlerle buluşacak. Gösterim yerleri ve tarihleri şöyle:

11 Ekim Perşembe 20:30 CKM

15 Ekim Pazartesi 20:30 Akasya Kültür Merkezi

22 Ekim Pazartesi 20:30 Moda Sahnesi

23 Ekim Salı 20:30 Kozzy


ARŞİV