Ramazan’ların eski zamanlardaki meşhur eğlencesi kanto, ilk kez Kadıköy’de yapılmıştı
Gökçe UYGUN
Eski Ramazan denilince aklıllara gelen eğlencelerin farklı türleri vardı; aşuk ve maşuk gölge oyunları, ortaoyunu, meddah, kukla tiyatrosu, akrobat ve elbette ki kanto gösterileri. Bu yazımızda size Ramazan eğlencelerinin vazgeçilmezi kantoları anlatacağız.En genel tabiri ile Tuluat Tiyatrosunda bir kadın sanatçı tarafından şarkı eşliğinde yapılan dans şovu olan kanto, Türkçe’ye İtalyanca’dan (Canto Kantat - şarkı söylüyorum) girdiği söyleniyor. Bir başka söylenceye göre de 19. yüzyılın ikinci yarısında doğduğu kabul edilen kantonun İtalyanca şarkı söylemek anlamına gelen “Cantare” kelimesinden alınma bir deyim olduğu ve İstanbul’a gelen gezginci bir tiyatrodan dilimize miras kaldığı ifade ediliyor. Trompet, davul, keman gibi çalgılardan kurulmuş bir takımla icra edilen kanto, bir kadın sanatçının coşkulu bir şekilde dans ederek şarkı söylemesine dayanıyordu. O zamanlar azınlık gruplarına mensup kadınlar (özellikle Ermeniler ) tarafından icra edilirdi. Çünkü Müslüman kadınların dans edip şarkı söylemesi yasaktı.
KUŞDİLİ’NDE KANTOLAR
19 yy. ikinci yarısında İstanbul’ da ortaya çıkan bu dans şovunun, ilk kez Kadıköy’deki Kuşdili Çayırı’nda oynandığı söylenir. İlk kez kimin tarafından sahneye getirildiği hakkında kesin bir bilgi yoksa da kantocu Aranik Hanım’ın adı geçiyor.Kadıköy’ün gayrıresmi tarihçisi Dr. Müfid Ekdal’ın şu yazdıkları da bu bilgiyi doğrular nitelikte;“Kuşdili’nde bugün Tramvay Müzesi’nin bulunduğu yerde bir sinema vardı. Uzunlamasına yapılmış tek katlı binanın hemen hemen hiçbir lüksü yoktu. Buna rağmen Kuşdili sineması, Hamdi’nin Gazinosu ve bunların yer aldığı Kuşdili Çayırı Kadıköy’ün gözde eğlence yeriydi. Kuşdili Sineması aslında tiyatro olarak yapılmış, sonradan her iki görevi de üstlenmişti. Beyaz sinema perdesi kalkınca sahne meydana çıkar, büyük bir orman panosu görülürdü. Kuşdili Tiyatrosu yapılmadan önce Kurbağalıdere kenarında başka bir tiyatronun olduğu, tiyatro yapıldıktan sonra da faaliyet gösterdiği, 1912 yılının Ağustos ayında Peyamı Sabah Gazetesi’nde çıkan şu ilandan anlaşılmaktadır: Kadıköy’de Kurbağalıdere Derebağı mesiresinde Abdi Efendi Kumpanyası ve mükemmel ince saz, sinematograf (sinema) Ramazan’ın birinci günü akşam beyefendilere ‘şehirli ve köylü gelin’ dört perde, kemani Memduh Efendi’nin ince saz takımı, Periz, Amelya, Mari hanımlar tarafından kanto. Yarın gece yalnız hanımlara mahsus olmak üzere icrai lubiyat (oyun) yapılacaktır.”
HAMDİ’NİN GAZİNOSUNDA MUSİKİ
Yazar Ergun Hiçyılmaz da Ramazan ayında Anadolu yakasındaki eğlence mekânlarını şöyle anlatıyor; “Arnavutköy Çiçek Tarlası Bahçesi, Beşiktaş Suat Parkı, Beykoz İskele, Karagümrük Uzunbahçe, Şehremeni İnşirah Bahçesi, Narlıkapı Şafak Bahçesi, Kadıköy Zambooğlu Bahçesi, Kadıköy Vidalıköşk Bahçesi, Defterdar İskele Bahçesi ile Küçükçamlıca Bahçesi İstanbul’la yayılan yüzlerce eğlence yerinden bazılarıdır. Anadolu Yakası mekânlarında çevresel görünüş olarak daha farklı bir müşteri kitlesi görülür.Apollon mekânı da alafranga sınıfın ilgi gösterdiği bir yerdir (sonra Hale adını aldı). Kuşdili Tiyatrosu da gezinti ve eğlence alanının girişinde yer aldığı için daha kitlesel bir durum arz ediyordu. Kuşdili Çayırı’ndaki (Salıpazarı’nın bulunduğu alan) tiyatro özellikle yaz aylarında Ramazan akşamları her kesime mensup seyircilerin akınına uğrardı. Sol tarafta dere üstünde sandallar görülür, kenarında ise Hamdi Bey’in gazinosu yer alırdı. Bu gazino içlerinde Hafız Burhan gibi ünlü sanatçıların yer aldığı incesaz takımı ile meşhurdu. Kuşdili Tiyatrosu geniş bir alanı kaplıyordu ve tek katlı locaları vardı. Sahnenin daimi dekoru, iri gövdeli ağaçların yer aldığı bir kır veya bir ormanı yansıtırdı. Kantolar ve benzeri müzikli oyunlar bu dekorun önünde takdim ediliyordu. Yazlık bahçenin en önemli ismi Hasan Efendi idi. Kumpanyanın önemli isimleri arasında Meşrutiyet döneminin yıldızlarından Hakkı Necip ile eşi Madam Agavni de bulunuyordu. Naşit Bey (Naşit Özcan) ise hem Kuşdili Çayırı hem de Mısırlıoğlu Bahçesi’nde takviyeli kadrosu ile temsiller veriyordu.”
HOVARDA BİR KANTO!
Söz ve müziği Peruz Terzakyan’a ait Hovardayım Kantosu’ndan bir bölüm;