Kadıköy’ün bir kültür sanat merkezi olduğunu kanıtlayan yerlerden biri Moda Sanat Tiyatrosu. Henüz 6 yıllık bir tiyatro merkezi olmasına rağmen gerek sahneye koyduğu oyunları gerekse de tiyatroyu insanların hayatlarına sokmayı başaran kurslarıyla yoluna devam ediyor. Yeni projeleri “Yeşilçam’dan Sahneye” isimli oyunlarını duyunca kapılarını çaldık, tiyatronun kurucularından Türkan Aktoprak’tan hem Moda Sanat’ın hem de yeni oyunlarının hikâyelerini dinledik.
- Moda Sanat Tiyatrosu nasıl kuruldu?
2004 yılında Moda’da kuruldu. O tarihten bu yana Sanat Tiyatrosu olarak yolumuza devam ediyoruz. Aslında Güzel Sanatlar Derneğimiz vardı, onun alt kuruluşu olarak Moda Sanat Tiyatrosu’nu oluşturduk. Ondan sonra da dernekten ayrılıp kendi özerkliğimize kavuştuk. Daha önce Bahariye’deydik, 80 kişilik bir salonumuz vardı. Daha sonra geçtiğimiz mart ayında buraya taşındık ve bu sahneye Macide Tanır ismini verdik. Niye Macide Tanır? Diye sorarsanız cevabım şu olur: Çünkü biz Macide Tanır’ı örnek alıyoruz. Devlet Tiyatrosu’nun ilk kurucu oyuncularındandır. Konservatuvar’ın ilk mezunları arasındadır. Çok ciddi bir şekilde yapıyor bu işi. Biz de onun yolundan yürümek istediğimiz için Macide Tanır Sahnesi adını verdik sahnemize; 23 Mart 2009’da. O günden itibaren de artan bir sorumlulukla yolumuza devam ediyoruz. Şimdi üzerimizde Moda Sanat Tiyatrosu olmanın getirdiği sorumluluğun yanında bir de Macide Tanır gibi bir ismi taşımanın sorumluluğu var.
- Bu yeni yerinizde klasik bir sahne sisteminiz yok sanırım…
Evet. Bahariye’deki yerimizde klasik bir sahnemiz vardı ama burada yok. Burası deneme sahnesi diyebileceğimiz bir özelliğe sahip. Çocuk oyunlarımızı şu an hafta sonları sergileyebiliyoruz. Provalarımızı, dans çalışmalarımızı yapabiliyoruz. Her açıdan yararlanabileceğimiz bir sahne oluşturduk.
- Hangi oyunları sahnelediniz şimdiye kadar?
İlk kuruluşumuzu “Yalancının Mumu” isimli bir vodvil oyunuyla yapmıştık. Ama esas çıkışımızı “Azizname” oyunumuzla yaptık. 2006–2007 sezonunda Azizname’yi oynamaya başladık ve hâlâ da zaman zaman oynamaya devam ediyoruz. Çok severek çalıştığımız bir oyundu. Bize bir şeyler söyleten rahatlamamızı sağlayan bir oyundu. Geçen sezonda da bu oyunla İsmet Küntay Özendirme Ödülü’nü aldık.
- Moda Sanat Tiyatrosu kaç kişiden oluşuyor?
Özel tiyatroların çoğunda olduğu gibi oyunda gereksinimimiz kadar oyuncuyla çalışıyoruz. Bir oyunda yaklaşık 9–10 kişi oluyoruz. Bu arkadaşlarımız bazı oyunlarda oyuncu olarak görev alırken bir diğerinde asistanlık yapabiliyor. Temel kadromuz 4–5 kişiden oluşuyor. Bu tiyatroyu Tülin Aktoprak ile birlikte iki kişi kurduk. Biz tiyatronun değişmeyen temeliyiz.
- Moda Sanat Tiyatrosu’ndan önce bir tiyatro geçmişiniz var mıydı?
Tiyatro çok geniş bir yelpaze zaten. Güzel sanatların birçok dalını kapsıyor. Ben tiyatro dalında gelişmişken, Tülin Aktoprak da dekor-kostüm alanında başarılı işlere imza atıyor. Ben İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü mezunuyum. Okul bir yandan devam ederken bir taraftan da sürekli tiyatronun içindeydim. İlk olarak Tevfik Gelenbe Tiyatrosu’nda başladım. Orada oyunculuk yaptım fakat daha sonra reji asistanlığı yaparken reji daha çok dikkatimi çekmeye başladı ve sonrasında rejide çalışmalar yürüttüm. Moda Sanat Tiyatrosu’na kadar yaklaşık 10 yıldır tiyatronun içindeydim zaten. Tülin de Güzel Sanatlar mezunu. O dekor ve kostümde ben rejide birlikte tiyatro adına güzel işler yapmak için çaba gösteriyoruz.
- Bu tiyatro çatısı altında sadece oyun sahnelemiyorsunuz aynı zamanda kurslarınız da var değil mi?
Evet, hatta kurs çalışmalarımız ağırlıkta. Tiyatroyu temelden desteklemek gerektiğini düşünüyoruz. Başka türlü yaptığınız işlere finansman sağlama şansınız çok fazla yok. Çünkü herhangi bir yerden destek ya da yardım almıyoruz. Devlet yardımı da yok, niye yok diye sormayın biz de bilmiyoruz nedenini çünkü. Artık biz de bu yardım için başvurmuyoruz. Dolayısıyla finansman sağlayabilmek için kurslara ağırlık vermek zorundayız. Kurslarımızı ikiye ayırdık. Bunlardan biri Gelişim Tiyatro. İşlerinden sıkılan, biraz nefes alıp farklı şeyler yapmak isteyen insanlara yönelik bir kurs Gelişim Tiyatro. Ancak bu kursa katılanlar daha sonra hayatlarının daha geniş alanını tiyatroya ayırıyorlar genelde. İnsanlar neredeyse bazen işlerini, mesleklerini bırakmayı bile düşünüyor. Gelişim Tiyatro 9 ay sürüyor. 3 aylık bir genel tiyatronun ardından oyun çalışmasına başlıyoruz. Yılsonunda da bir oyun sahneleyerek kendilerini tiyatro sahnesinde görme fırsatı yakalıyorlar. Geçen yıldan devam eden öğrencilerimizin çoğu bu sezonda da devam ediyorlar. Bir de bizim 5 yıldır üzerinde titizlikle durduğumuz Konsevatuvara Hazırlık Kurslarımız var. Bunun eğitimi diğerlerine göre çok daha yoğun oluyor. Haftada 9 saatlik bir eğitim veriyoruz. Bu eğitimin içinde sadece oyunculuk yok çünkü tiyatro sanatçısı olmak için diğer sanat dallarına da ihtiyacınız var. Dans, şan gibi alanları da kapsayan bir paket programımız var. Öğrenciler sınava girdikleri zaman gerçekten çok donanımlı gitmiş oluyorlar. Yani amacımız sadece oyun çıkartmak değil, altyapıyı da oluşturmak aslında. Kurslarımızdan oyuncular çıkartmaya da başladık.
- Kimler eğitim veriyor?
Tiyatro derslerini ben veriyorum. Konuk hocalarımız da oluyor. Serhat Özcan, Ali Erdoğan zaman zaman gelip dersler veriyor. Şan ve dans hocalarımız da yine konservatuardan gelen eğitmenlerimiz.
- Yeni sezon kurslarınız ne zaman başlıyor?
Ekim ayında başladık aslında ama kayıtlarımız Kasım ayının ilk haftasına kadar devam ediyor. Sonra da ikinci grupları kurmaya başlayacağız. Bu sezon bir yenilik olarak akşam kurslarımız da olacak. Yine bu hafta Türk Halk Dansları Kursumuz başlıyor. Bu kursu Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi’nde de eğitmenlik yapan Serkan Polat veriyor. Şan-opera kurslarımız da yine bu hafta başlayacak. Bu sezon bir yenilik daha var. Çok Sesli Yetişkinler Korosu oluşturacağız. Çalışmalara Kasım ayının ikinci
YEŞİLÇAM’DAN SAHNEYE
Türkan Aktoprak yeni projeleriyle ilgili şunları söylüyor: “Varolan filmlerin üzerinden ince değişiklikler yaparak sahneye koyduğumuz bir oyun Yeşilçam’dan Sahneye. 60’lı 70’li yılları 2010’a yansıtmak istiyoruz. İnsanların duygularını, paylaşımlarını kaybettiği bir çağ yaşıyoruz. İnsanların duyguları da kapkaç yapılıyor artık. Daha samimi duyguları hatırlatmak istiyoruz. İşte bu nedenle dedik ki 60’lı 70’li yıllara gitsek ve o zamanki insanların duygularına biraz dokunabilsek. Oyun bunun sadece bir bölümü. İnsanlar tiyatro salonuna girdikleri andan itibaren fuayeden başlayarak zamanda bir yolculuğa çıkacaklar. Seyirciler araya çıktıklarında leblebi tozu, alaska frigo gibi o döneme ait şeylerle karşılaşacak. Oyunun provalarına bu hafta başlıyoruz. Kadromuzda Yeşilçam emekçileri de var. Onlar da çok ilgi gösterdiler bu projeye. Zaten bizim amacımız da onların da dâhil olduğu ve geniş bir kitleye hitap eden bir oyun olması. Oyunu sahnelemeye şubat ayı içinde başlayacağız.
haftasından sonra başlıyoruz. Bu koroya katılmak isteyenler için de kayıtlarımız devam ediyor.
Tel: 0216 338 07 19
Semra ÇELEBİ