Madam Butterfly'dan Aşk İksiri'ne 70 YILLIK SERÜVEN

Afişler, bir dönemi yansıtan en önemli belgeler… Rengiyle, yazı biçimiyle, fotoğraflarıyla bize tarihi detaylar hakkında çok önemli ipuçları veren afişler, şimdiye kadar birçok sergiye konu oldu.

29 Mart 2012 - 13:08

Semra ÇELEBİ
1941 yılında Madam Butterfly’la başlayan ve tam 71 yıldır devam eden bir serüven Türkiye’de opera sanatı. Serüven çünkü çalışmaları, sahneye konması, salon bulması, halka ulaşması en zor sanatlardan biri. Operaya da baleye de gönül verenler, büyük bir aşkla ve sabırla yapıyorlar işlerini.
İstanbul’un tek opera salonu olan Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası emekçileri de, her yıl özel sergilerle, operayı bugünlere taşıyanlara bir selam gönderiyorlar. Süreyya Operası Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu, arkadaşları Gizem Tüzün ve Aslı Ayhan, geçen yıllarda açtıkları sergilere bu yıl bir yenisini ekleyerek, opera tarihinde de bir ilke imza attılar. Türkiye’de ilk kez, 70 yıllık opera repertuvarını yansıtan afişler “Opera Afişleri Sergisi” ile Süreyya Operası’nda sanatseverlerle buluşuyor.
Türk opera toplulukları tarafından ülkemizde oynanmış opera eserlerinin afişleriyle ilgili katalog ya da toplu bir sergi bugüne kadar yapılmamış. Oysa afişler de büyük emeklerle sahnelenen opera temsillerinin bir unsuru. Hem de kalıcı bir unsuru, temsiller bitiyor ama afişler kalıyor. Her afiş, aynı zamanda operanın sahnelendiği zamanın ve sahneleme anlayışının bir belgesi. Farklı tarihlerde canlandırılan aynı opera eserlerinin afişleri, bu sebeple değişik anlatımlarla seyircinin karşısına çıkıyor. Başka başka sahneleme yorumları ve devrin zevki elbette afişlere yansıyor.

GÖKMEN: “BÜYÜK HEYECAN DUYUYORUM”
Serginin açılışı, geçen haftaki sayımızda yer verdiğimiz haberimizde okuduğunuz gibi, 16 Mart Cuma akşamı, Kadıköy Belediyesi Başkanı Selami Öztürk, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen ve elbette sergide büyük emeği olan Süreyya Operası Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu’nun katıldığı bir kokteylle açıldı. Açılışa, opera ve bale sanatçılarıyla, Kadıköylü sanatseverlerin ilgisi de büyüktü.
DOB Genel Müdürü Gökmen, sergiyi dolaştıktan sonra hislerini sorduğumuzda, heyecanını şu sözlerle ifade etti:
“Gerçekten Türk operasının çok eski olmayan ama aynı zamanda 70 yıla yayılan repertuvarını afişlerle izlemek çok heyecan verici. Ayrıca benim için, annem Muazzez Gökmen’in de içinde olduğu, operanın ilk dönem temsillerinin afişlerini görmek çok mutlu etti. Bir yandan da opera afişlerinde nasıl bir yaratıcılık izlendiğini gördük. Çok önemli bir repertuvar birikmiş. Türkiye’nin birçok ilinde opera olsun ya da olmasın, bu serginin insanlarla buluşmasını istiyoruz. Türk opera tarihinin sanat tarihine bu şekilde ışık tutacağını düşünüyorum.”
Tamamen Murat Katoğlu ve ekibinin kendi çabalarıyla oluşturduğu bu sergiye istinaden Devlet Opera ve Balesi’nin arşivini sorduğumuzdaysa Gökmen şu cevabı veriyor: “Devlet Opera ve Balesi’nin çok birikmiş malzemesi var ama düzensiz. Genel Müdürlüğümüz büyük bir çabayla bu arşivi düzenlemeye, oluşturmaya, zenginleştirmeye çalışıyor. Elimizde olan her türlü malzemeyi hemen sergilememiz söz konusu olamaz. Çok ince bir çalışma gerektirir sergi açmak. Bu nedenle de Süreyya Operası Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu ve ekibini içten dileklerimle kutluyorum.”

“EN ZOR TARAFI AFİŞLERE ULAŞMAKTI”
Bu “ince” ve “sabırlı” işin mimarı, aynı zamanda gazetemiz yazarı Murat Katoğlu ile de, sergi açılışında küçük bir söyleşi yaptık. Katoğlu sergi için nasıl çalıştıklarını ve bundan sonra yapacaklarını anlattı.

Opera afişlerini sergi yapma fikri nasıl doğdu?
Türkiye’de ilk defa yapılıyor böyle bir sergi. Her sene, yıllık programlar hazırlıyoruz. Geçen yıl programı hazırlarken bu sergiye karar verdik. Serginin fikri hazırlığı, afişlerin aranması, derleme ve kütüphane faaliyeti, arşivlere girmek gibi işler biraz zaman aldı. Afişler toplandıktan sonra hazırlık aşamasına geldik. Hepsinin tarihleri, ne zaman oynandığı, kim tarafından sahnelendiği, varsa afişi tasarlayanın ismi tespit edildi, her bir afişin alt yazıları oluşturuldu. Bu afişlerin bazıları çok yıpranmıştı, yırtılmıştı. 50 sene öncesinin basit kâğıtlarına basılmış. Onların onarımları yapıldı. Belki 40 afişin onarımını yaptırdık, sonra da tarattık. Yani bu serginin hazırlanması, 4-5 aylık ağır bir çalışmadır.

Nasıl bir sergileme yöntemi izlediniz?
Her serginin bir sistematiği olmalı. Biz de burada kronolojik bir sırayla düzenlemeye karar verdik. Böylece bütün bir opera repertuvarının Türkiye’deki gelişmesini de dolaylı olarak anlatmış oluyoruz.

Çok ağır bir çalışma yürüttüğünüzü söylediniz. En çok hangi aşamada zorlandınız?
En zor tarafı afişlere ulaşma aşamasıydı. Şahıslardan aldık, bazı kütüphanelere gittik ki bunların başında Ankara Milli Kütüphane bulunuyor. Çünkü Devlet Opera ve Balesi de dâhil hiç kimsenin elinde böyle bir arşiv yok.  Opera Genel Müdürlüğü de son yılların afişleri için yardımcı oldu.  Böylece operanın 70 yılını yansıtan 200’ün üzerinde afişi bir araya getirmiş olduk.

Sergi bittikten sonra bu afişlere ne olacak?
Bu sergi daha sonra Ankara’da sergilenecek. İzmir Opera ve Balesi’nin 30. Kuruluş yıldönümü nedeniyle sonbaharda İzmir’de açılacak. Tabi o zamana kadar ufak tefek ilaveler de yapılacak. Sergilemeler bittikten sonra da kitap haline getireceğiz.

Bundan sonra Süreyya Operası’nda hangi özel sergileri göreceğiz?
Önümüzdeki yıl, operaların dekor eskizlerini sergilemeyi düşünüyoruz. Sahne ressamlarının çizdiği resimleri toplayacağız. Yine çok zor ve özel bir sergi olacak.
 
SERGİDE NELER VAR?
Süreyya Operası Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu’nun da belirttiği gibi “Opera Afişleri Sergisi,1941’den başlayarak kronolojik sırayla düzenlendi. İlk yirmi yılın operaları Ankara’da “Devlet Konservatuvarı” ve sonra “Devlet Tiyatrosu” çatısı altında temsil edildi. 1960’tan itibaren “İstanbul Şehir Operası” temsilleri başlıyor. 1960’dan sonra artık iki şehirdeki opera temsillerinin afişleri sıralanıyor. 1982’den başlayarak İzmir Devlet Operası, daha sonra Mersin, Antalya ve nihayet Samsun operalarının afişleri yer alıyor. İstanbul temsillerinin 1969’dan sonra Devlet Operası örgütlenmesi içinde sürdürüldüğü afişlerde görülüyor.1970’e kadar “Devlet Tiyatrosu” yapısı içinde oynanan temsillerin, bu tarihten sonra Devlet Opera ve Balesi Kanununun yürürlüğe girmesiyle artık DOB logosuyla tasarlanmaya başladığı da yine afişlerden izleniyor. Afişler böylece ülkemizdeki opera örgütlenmesinin zaman içindeki şekillenmesini de belgeliyor.
Sergide Bale temsillerinin afişleri de yer alıyor. Ne varki opera afişleri ağırlıklı olduğu için isim ona göre seçilmiş. Bu ismin tercihindeki ikinci sebep ise, bale temsillerinin 1960’lardan sonra, yani daha geç tarihte başlaması. Opera Afişleri Sergisi, 21 Nisan’a kadar Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda görülebilir.

ARŞİV