Mavi Işıklar

Söz de uçmuyor, melodi de… Hele halkın gönlünde bir hoş seda bıraktıysanız. Tıpkı Mavi Işıklar gibi 47 yıldan sonra da baş tacı edilirsiniz.

30 Mart 2011 - 11:11

Kadıköy’den Karaköy’e geçiyorum. Mevsim bahar… Baharın da ilk günleri. Hava yağmur, kapalı… Kulağımda CD çalarım yaşamdan kopmuş gibi yığılmışım vapurun geniş koltuğuna. Hafif bir yorgunluk, hafif de çakır keyif haldeyim. Bilenler bilir, Mavi Işıklar’ın eski 45’liklerini dinliyorum Ada Müzik’ten çıkma. Belki de hafiften ondan çakırkeyifim. Helvacı, Fındık Dalları, Çayır Çimen Geze Geze, Aşk Çiçeği, Pınarbaşı, Ayva Çiçek Açmış, Giresun Kayıkları, Yayla Çiçeği, Yar Saçların Lüle Lüle, Kız Sen Geldin Çerkeş’ten, İyi Düşün Taşın, Yaramaz Ne Oldu Sana, Ağla Çocuk Gibi, Gitme Kal, Sevgilim, Benim Dünyam Sensin, Gül Dalı, Üsküdar, Kanamam… Hepsi bir albümde toplanmış. 1960’lı yılları görmesem de sanki yaşar gibi oluyorum müziklerle, sözlerle… Hele o bilgisayarsız, düzeltmesiz gerçek sesler yok mu? Bir başka haz veriyor dinlerken insana. Dönemin anonim eserleri de toplanmış albümde. Benden, sizden, bizden sıcak melodiler. Hele Atilla Akman’ın sözlerini yazdığı son günlerde dillerde dolaşan eseri “İyi Düşün Taşın” yok mu. Neredeyse seçim şarkısı olacak türden. Ya söz ve müziği Hasan Hasgüler’e ait olan “Kanamam”? O da öyle… Kısacası hayattan sözler, sıcak müzikler ve doğal seslerle içimizden çocukların çıkardığı albüm 1960’lı yılları kasıp kavurmuş. Yıllar geçse de Mavi Işıklar’ın eski 45’likleriyle insan müzik dinlemenin hazzına varıyor.


EY TELEVİZYON SEN NELERE KADİRSİN!
Mavi Işıklar 7 Eylül 1964’te ağırlıklı olarak Kadıköy’de yaşayan 5 genç tarafından kurulmuş. O yıllarda Türkiye’de fırtına gibi esmiş. Çetin ve Metin Yavuzdoğan kardeşler, Nejat Toksoy, Cihat Günaydın ve Zamir Manisa o dönem halkın gözdesi olmuş, gönüllerde yer etmiş. Ne var ki yıllar acıları da tatlıları da unutturduğu gibi, bu beş pırlanta gibi genci de sayfaları arasına almış. Gelelim 2011 yılına. Aradan geçmiş 47 yıl. Bir dizi yayınlanmış “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” diye. Kısa sürede insanları ekranlara çekmeyi başarmış. Mavi Işıklar’ın 1960’larda seslendirdiği herkesin dilinde pelesenk olan “Helvacı” ile “İyi Düşün Taşın” dizinin genç karakterleri tarafından seslendirilmiş. Sonra ne mi olmuş: Siz değerli okurlarımız için onlardan dinledim.


BİRAZ SEVİNÇ BİRAZ DA HÜZÜN
Mavi Işıklar ile ilgili söylenecek, yazılacak çok şey var. İnternetten arama motoruna Mavi Işıklar yazdığınızda da karşınıza uzun uzun bilgiler çıkıveriyor. Ancak tekrarları sayfalarımıza taşımak yerine Mavi Işıklar ile Kadıköy’de çalışma yaptıkları Bluenote Müzik Eğitimi ve Danışmanlığı Merkezi’nde buluşup, baş başa sıcak bir sohbet gerçekleştirdim. Son gelişmeleri kendilerinden dinledim. Bir döneme damga vuran ünlü bir grubu tek buluşmada haber yapmanın eşyanın tabiatına aykırı olduğunun da gayet farkındaydım. İkinci buluşmamız da Kadıköy’ün yemyeşil mekânı Selamiçeşme Özgürlük Parkı’nda masmavi bir bahar havasında gerçekleşti. Mavi Işıkların çok sevildiği döneme yetişemedim, o duyguları yaşamadım ama bildiğim bir şey vardı. O da sevgiyi kazananların asla unutulmayacağıydı. Yıllar geçse de dönemler, anlayışlar değişse de evrensel bir şey vardı: O da sevgiydi. Hiçbir zaman değişmeyecek bir duyguydu çünkü sevgi. Mavi Işıklar da halkın bu sevgisini yıllar önce kazanmıştı. Ve bugün tekrar karşımızdaydılar. Hatırlanmak onları tabi ki mutlu etmişti bir dizi ile. Üstelik dizinin ismi de çok anlamlıydı: “Öyle Bir Geçer Zaman Ki”… Söz ve müziği Erkin Koray’a ait olan bir eserin adıydı. Mavi Işıklar’ın unutulmaz üyelerine göre değerler çabuk unutulmamalıydı ve küçücük bir şeyle de tekrar hatırlanmamalıydı. Hatırlanmak da böyle olmamalıydı açıkçası. Ama yine de hatırlanmak güzeldi onlar için. Çetin Yavuzdoğan’a göre belki de yapacak daha çok işleri, verecek mesajları vardı topluma yönelik.
 

MÜZİKTE FARKLI BİR BOYUT OLUŞTU
Şu günlerde müthiş bir albüm projesi arifesindeler. Ama internet yoluyla müziklerin kolay indirilmesi, yapımcı açısından bakıldığında en önemli sorun. Repertuvarlarında aslında halkla buluşturmayı düşündükleri beğenilecek birçok eser olduğunu belirtiyorlar.
Tak taklar ve çıstak çıstaklar eşliğinde mekanik, ruhsuz bir müzik anlayışının hâkim olduğunu belirtiyor, ancak başarılı isimlerin çalışmalarıyla öne çıktığını vurguluyor Metin Yavuzdoğan. Örneğin Mustafa Ceceli’nin genel olarak bestelerini, alt yapısını güzel bulduğunu belirtiyor. Çetin Yavuzdoğan ise grup müziğinin son yıllarda başarılı olduğunu ifade ediyor. Son dönemde Yüksek Sadakat’i başarılı bulduğunu, grubun Eurovision’da başarılı olacağına inandığını söylerken, biraz gurup şovunun da olması gerektiğine değinmeden geçmiyor. Onlara göre son yıllarda müzikte çabuk unutulan melodiler hâkim. Saman alevi gibi bir anda sevilen ama kısa süre sonra unutulan müzikler bunlar. Müziğin içine de dönemin revaçta olan sözleri yerleştiriliyor. Bu, müzikte farklı bir boyut onlara göre.
Mavi Işıklar yaş sınırı tanımaksızın halka mal olmuş melodi ve sözlerden oluşan şarkılarıyla halkın gönlünü kazanmış. İşin sırrının bu olduğunu ifade ediyor tüm grup üyeleri.
Mavi Işıklar’ın tüm üyelerini biraraya toplamışken onlarla tarihi bir fotoğraf çektirmeden ve imzalı albüm almadan olmazdı. Nitekim bu arzularımı kırmadılar. Müthiş mütevazı ve kibarlar. Çok ünlü oldukları yıllarda bile bu erdemleri bir kenara bırakmamışlar. Eğitimlerine de ara vermeden, müziğin dışında da kariyerlerine devam etmişler. Farklı alanlarda şimdi mesleklerini icra ediyorlar. Başında da dedik ya, Mavi Işıklar ile ilgili söylenip yazılacak, anlatılacak çok şey var. Onları yazmak, anlatmak değil; dinlemek daha zevkli ve kolay. Onlar bir saate, bir sayfaya sığmayacak kadar bize ait olan unutulmayacak değerler. Bizimkisi biraz sohbet, biraz dertleşmek oldu. Mavi Işıklar 1960’lardan bu yana halkın gönlünde bıraktıkları hoş sedalarla her dem hatırlanmaya devam edecekler.


Mustafa SÜRMELİ

Etiketler; Mavi Işıklar

ARŞİV