Mavi saçlı marifetli kadın; Ayşe

Soylu ve sanatçı bir aileden gelen, nevi şahsına münhasır bir kadın olan Ayşe Yaltırım, pandeminin tam kapanma dönemlerini onlarca resim yaparak geçirdi. Şimdi o resimler Kadıköy’de izleyicisini bekliyor…

12 Ekim 2021 - 14:33

Röportaj için sergisinin açıldığı, dayısının adını taşıyan Bahariye’deki Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde buluştuğumuzda, Ayşe Yaltırım gergindi. Çünkü Hasırcıbaşı’ndaki evinden -dizindeki rahatsızlık nedeniyle yürüme güçlüğü çekiyor- yaya olarak, daha doğrusu ‘yürümeye çalışarak’ gelmiş, ama ‘saygısız’ insanlar/araçlar onu çileden çıkarmıştı. Sinirden elleri titriyordu. Kahvesini sigarasını içerken, bir yandan da üzerindeki trençkotunun rengini nasıl değiştirdiğini anlatmaya başladı. Sakinleşince, başladık röportaja. Daha doğrusu başlayamadık zira bana ısrarla ‘ne soracağımı’ soruyordu. ‘Dayımı falan anlatmam, çok soruyorlar, yeter’ diye tatlı sert çıkıştı. Tatlı-sert ve nüktedan bir kadın olan Ayşe Hanım ile, kültür merkezinin tarih kokan ahşap merdivenleri boyunca asılan kendi resimlerine (buraya sığabilenler 30 tane) baka baka ilerledik, kütüphaneye girip söyleşiye başladık.  

“RESİMLERİM SİZ NE ANLIYORSANIZ ODUR”

“Sergi adınızı taşıyor. Kendinizi mi anlatıyorsunuz?” diye ilk (ve sonradan son olacak) soruyla başladım. Aldığım uzun yanıtı siz okurlarımıza parça parça aktarıyorum. Buyurun, eli de zihni de sürekli üreten Ayşe Yaltırım’ın dilinden dinleyin:

  • Hayır efendim, ben bu sergide kendimi anlatmıyorum. Benim resimlerim siz (izleyici) ne anlıyorsanız odur. Aklıma resim yapmak gelir ve yaparım. Ana fikri, şu olsun bu olsun diye hiçbir şey de düşünmüyorum. Elim nereye gidiyorsa çizgiler de oraya gidiyor. Aynı günde yaptığım resimler birbirine benzer çünkü aynı renkleri kullanırım.

  • Çocukluğumdan beri resim yapıyorum ama sürekli değil. Yani mesela senede bir ay içimden gelip yapıyordum sonra hiç yapmıyordum. Başka işler çıkıyor, bir şeyler oluyor, unutuyorum. 

  • Yaptığım resimleri (fotoğraf sanatçısı Murat Germen) arşivliyor. 1991 yılında ilk sergimi açtım, ondan sonra 12-13 tane açmışımdır.

  • Ressam değilim, marifetli bir insanım, zanaatkarım. Elime ne geçse onu bir şey yaparım, bir başka şeye dönüştürürüm. Mesela saçım beyazlamıştı. Kimyasal boya kullanmadan boyamak istiyordum. Günlerce düşündüm bu iş organik olarak nasıl hallederim diye. Buldum; aft ilacı buco bleu. Onunla kendim boyuyorum saçlarımı.

          “COVİD BANA YARADI!”

  • Korona virüsü patlayınca biz yaşlılar eve tıkıldık! Baktım bu mevzu uzayacak, dedim resim yapayım. Her gün ama her gün yaptım! Hiç şikayet etmedim, oğlum da sürekli malzeme aldı bana. Sonra o kadar çok resim birikti ki ‘nerelere sığacak, ne yapacağım bu resimleri’ diye düşünmeye başladım. Sonra dedim kendime ‘Amaaan, boş geç, hediye ederim.’ Zaten ben öldükten sonra kıymetlenir (gülüyor). Ninem (ilk kadın ressamlardan Celile hanım) de öyle yaparmış. Hayatı boyunca sadece bir tek resmini satabildi, biliyor musunuz?

  • Pandemide yaptığım resimleri evin duvarlarına dayamıştım. Bir vesileyle Gamze’yle (gazeteci Gamze Erbil) tanıştık. Resimlerimi görünce, burada sergi açma fikrini önerdi. Her şey tesadüf eseri oluyor hayatımda, Gamze ile tanışmam da tesadüf bu sergi de tesadüf. Herkes bir şekilde benden konuşmaya başlamış. Bunların hepsi Gamze ve Covid sayesinde! (gülüyor)

  •  (Ayşe Yaltırım ve Gamze Erbil)

FİLENİN KADINLARI/AYŞE’NİN KADINLARI

Ayşe Yaltırım’ın oğlu Murat Germen, sergi için tanıtım yazısı yazmış. Yazıyı okuyan Ayşe Hanım hem ‘Aa oğlum benim hakkımda bunları mı düşünüyormuş?’ diye şaşırıp, aynı zamanda da sevinmiş.

‘Hakiki’ başlıklı o yazıdan bir bölüm şöyle: 

“(…) Ayşe talep üzerine üretmez, canı çekince üretir; başında boza pişiren bir galerisi ya da eserlerini pazarlayan hamileri yoktur. Ayşe, dedikoduların ve arkadan oyun çevirmelerin hiç bitmediği, çeşitli gruplaşmaların olduğu ve kayırmacı sanat ortamının parçası değildir. Bağımsızdır, başı diktir; boyadığı işler de bu yüzden hakikidir! Moda içerik ve biçemlerle işi olmaz; piyasa için değil direnmek için boyar! Ayşe hayatı boyunca kendi başına ayakta durmuş bir kadındır. En çok da kadını resmeder; özgür, neşeli, renkli, rahat, farklı, dikbaşlı kadınlardır Ayşe’nin kadınları. Filenin kadınları bize gurur yaşatıyor ya bu aralar; Ayşe’nin kadınları da benzer hisler yaşatır!(…)”

İLK RESİM DERSİ ANNEANNEDEN

1936 Kadıköy doğumlu Ayşe Yaltırım, sanatçısı çok bir aile çevresinde büyüdü. Klasik resim çalışmalarına 13 yaşındayken, ilk kadın ressamlardan olan anneannesi Celile Hanım ile başladı. Dayısı Nâzım Hikmet de onu resim konusunda teşvik etti. Ankara DTCF’deki Arkeoloji eğitimini yarım bıraktı. Celile Hanım’dan aldığı sağlam desen bilgisinin ürünü resimleri, zaman içinde serbest çizgiler ve canlı renklerden oluşan kompozisyonlara dönüştü. Uzun yıllar kendisi için resim yapan ve ilk sergisini 1993 yılında açan Yaltırım, pek çok kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. kendi adını taşıyan son sergisi 22 Ekim’e dek açık olacak. 


ARŞİV