Minyatür eserleri Portekiz’de sergilenecek

Portekiz’deki Santa Casa Kutsal Evi, Kadıköylü sanatçı Aysun Oktayoğlu’nun minyatür tekstil ve bu minyatür tekstil ürünlerinin suluboya eserlerini sergileyecek

02 Mart 2018 - 09:27

Sanatçı Aysun Oktayoğlu’nun minyatür tekstil ve minyatür tekstil ürünlerini kapsayan sulu boya eserleri, Portekiz’in Guimaraes şehrindeki Santo Antonio dos Capuchos Manastır Müzesi’nde sergilenecek. Santa Casa Kutsal Evi tarafından planlanan, 5 Haziran günü açılışı yapılacak olan “Türk Minyatür Tekstil Sanatına Bir Bakış” konulu sergi, 30 Aralık’a kadar açık kalacak. Aysun Oktayoğlu’nun, 40 minyatür tekstil, 40 da minyatür tekstil ürününün suluboya eserinin yer aldığı toplam 80 eseri, sergide sanatseverlerle buluşacak. 

“KUMAŞLARLA İÇ İÇE BÜYÜDÜM”

Emekli Coğrafya Öğretmeni olan, çocukluğundan beri resim yapmayı seven, 15 yıldır kumaşlarla iç içe bir yaşam süren, beş senedir minyatür tekstil üzerine yoğunlaşan Aysun Oktayoğlu, sergiye davet edilme hikâyesini şu şekilde anlatıyor; “Julia adında Portekizli bir arkadaşımız var. Julia eşimi aramış. Portekiz’de minyatür tekstil ürünlerinin yer alacağı bir bienal olacağını ve benim mutlaka bu bienale katılmam gerektiğini söylemiş.  Biz de eşimle birlikte gittik. Bienalin müdürü eserleri inceledi. Bienalde büyük eserlerin yer alacağı için benim çalışmalarımın geri planda kalabileceğini söyledi. Bu toplantıda yer alan Santo Antonio dos Capuchos Manastır Müzesi’nin müdürü ise; Bu eserlerin müzede sergilenmesini istediklerini söyledi. Yönetim kuruluna sundu ve kurul tarafından onaylandı. Eserlerimi sergilemek için bir sergi yapma kararı aldılar. Sergi yolculuğum bu şekilde başladı.” diye konuştu.

“ÖĞRETMENİM ANNEMDİ”

Minyatür tekstil ürünlerinde iğne oyası, nakış, tığ işi ve tel kırma tekniklerini kullandığına dikkat çeken Aysun Oktayoğlu, “Nakışı ve dikişi annemden öğrendim. Hiçbir kursa gitmedim. Benim öğretmenim annemdi.” dedi.

“KUMAŞLAR YAŞANMIŞLIKLARI YANSITIYOR”

 “Anneannemin 150 yıllık bir örtüsü vardı. Tel kırma ile işlenmiş. Duvara pano yapılacaktı. Ama ben onunla elbise yaptım.” diyen Aysun Oktayoğlu, sözlerine şu şekilde devam etti; “10 cm kadar bir elbise. Onu o şekilde duvara astık. Her gelen çok beğendi. Ayrıca kumaş o şekilde değerlenmiş oldu. Yaptığım o elbise çok beğenildiği için annemden, eşimin annesinden ve arkadaşlarımdan bana kumaş gelmeye başladı. Yaşanmışlıkların olduğu, kenarda köşede ya da sandıkta kalmış kumaşlar… Anneannemin annesi ipek böceği üretiyormuş. İpeğini alıp, onu dokuyormuş. O zamandan kalma kumaşları da kullandım. Eski doktor, hâkim ya da ses sanatçısına ait kumaşlara arkadaşlarım aracılığıyla ulaştım. Bu kumaşlardan elbiseler yaptım.  Daha sonra bu yaptığım ürünlerin suluboya resimlerini yapmak istedim. Son üç yıldır da bunun üzerine resim kursu alıyorum.”

“ESKİ İLE YENİ BİR ARADA”

Her eserin bir hikâyesi olduğunu dile getiren Oktayoğlu, kumaşın eline geçtiği zaman hemen onun hikâyesini öğrendiğini ve not aldığını söyledi. Eserlerinin eski ile yeninin bir harmanı olduğuna vurgu yapan Aysun Oktayoğlu, “Üç yıl içerisinde eserlerim üç sergi ile sanatseverlere ulaştı. Bu sergilerde minyatür tekstil ürünü eserlerim ile bu eserlerin suluboya halleri ve bu eserlerin hikâyesi yer aldı. Sergileri gezenlerden duygulanıp, gözleri dolanları gördüm. Çünkü eserin hikayesini okuduğunda bu eserde kullanılan kumaşların bir tanıdığına ait olduğunu öğreniyor. O an işte en güzel anlardan biri oluyor.” dedi.


ARŞİV