Her geçen gün yeni etkinliklerle kültür sanat dünyasına renk katan Kadıköy Belediyesi bu sene de film, sahaf, çizgi ve caz festivallerini tek bir potada buluşturdu ve KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali’ni organize etti. 22-27 Ağustos arasında düzenlenen festivalde söyleşiler, atölyeler, mezatlar, sergiler ve canlı çizim etkinlikleri düzenlenirken festival 27 Ağustos Salı günü “Moda’dan geçen bir yazar: Yusuf Atılgan” söyleşisiyle son buldu.
FUTBOLA MERAKLI SADE BİR İNSAN...
Etkinlik moderatör Ümit Nar’ın konuşmasıyla başlarken, etkinliğe dinleyici olarak katılan ancak Yusuf Atılgan ile tanışıklığı bulunan eski gazeteci Zeki Sözer’in Atılgan’ı anlatmasıyla devam etti: “Köyde en güzel atlar onundu. Kitapları vardı evinin her yerinde. Küçük odasında gençleri konuk ederdi. Bir kütüphanesi vardı sadece odasında. Daha çok kiralık olarak aldığı kitapları okurdu, sonra bize verirdi. Şükran borçluyum, beni pek çok yazarla tanıştırdı. Balzac bilmezdim mesela. Yusuf Atılgan’ın yemek yeme şekli bile müthişti. Sade bir yaşamı vardı. Edebiyat dışında futbola çok meraklıydı. İtalyan ligini takip ederdi. Sinemaya meraklıydı. Manisa Hacırahmanlı’da spor kulübü bile kurdu. Bir şanstı benim hayatımda.”
Atılgan ile birlikte her çarşamba sinemaya gittiklerini söyleyen Sözer, sözlerini şöyle noktaladı: “Her ay Manisa’ya gelip imza verirdi komünizm tevkifatı sebebiyle. Her çarşamba da sinema günümüzdü. Beraber giderdik sinemaya. Hayatımı değiştirdi. Ben ilerleyen yıllarda gazeteciliği seçtim. 1979’da Milliyet’te yolumuz kesişti. 10 yıl kadar Frankfurt’ta kaldım. Maalesef İstanbul’a taşınırken bir kolide Yusuf Atılgan’ın mektupları vardı ve kayboldu. 1989’da da kendisini kaybettik.”
ANAYURT OTELİ VE AYLAK ADAM
Etkinliğin devamında yazar Fuat Sevimay, Atılgan’ın eserlerine değinirken Aylak Adam ve Anayurt Oteli’ni başka bir yere koyduğunu söyledi. Atılgan’ın eserlerinde varoluşçuluğun önemli olduğuna değinen Sevimay, hem Aylak Adam hem de Anayurt Oteli eserlerini şöyle değerlendirdi: “Aylak Adam başarılı bir metindir ama Anayurt Oteli muazzam bir metindir. Yazarın niyetini doğrudan yansıtmıştır. Aylak Adam’daki davranışların nedeni anlatılmaz, arayış vardır. Asıl yapılmak istenene Anayurt Oteli’nde ulaşırız. Absürt dediğimiz şey nedensellikte kopuş değildir. Anayurt Oteli’nde hem varoluş kaygısı hem absürtlük var ama Zebercet’in travmasını, neden bunları yaşadığını kitabın sonunda görüyoruz.”
Kitaptaki temel görünümlere de değinen Sevimay, kitabın içeriğine girerek Atılgan edebiyatını örneklerle anlattı: “Anayurt Oteli’nde iki kadın karakter vardır, Ankara’dan gelen umut ettiği kadın ve ortalıkçı kadın. Ankara’dan gelen Cumhuriyet’tir aslında. Tüm Cumhuriyet reformlarını bize alıştırır. Ortalıkçı kadın ise ırzına geçilirken bile uyuyan biridir. Anadolu kadınıdır, muhteşem bir temsildir. Yazar hem bireysel hikâyeyi hem toplumsalı birlikte anlatır. Romanda 29 Ekim geçer ve 10 Kasım ile sona erer. Hepsinin bir sebebi var Atılgan metninde. Dahası hiçbirini bağırarak vermez. Kimlik ve olamama sorununu irdeleyen yazarlardan biridir.”
“KÜTÜPHANESİ BİLE YOK”
Etkinliğin son bölümünde Yusuf Atılgan hakkında araştırma yapan bir Kadıköylü ise ‘son söyleyeceğimi başta söyleyeyim’ diyerek haklı bir serzenişle etkinliğe noktayı koydu: “Yusuf Atılgan’ın ne müzesi ne başka bir şeyi var. Kütüphanesi bile yok.”
MODALI YUSUF ATILGAN
Moda’da hayatını kaybetmişti Yusuf Atılgan. Ancak Hacırahmanlı köyü onun için hep ayrı bir yerdeydi. Moda’da bir binanın giriş katında oturuyordu ve yaşadığı evi şöyle anlatıyordu: “Evimiz Moda’da, bir apartmanın zemin katında, önü bahçeli, çiçekli küçük bir daire.” Atılgan, Cağaloğlu’nda Karacan Yayınları’nda çalışırken her sabah Kadıköy sokaklarından Sirkeci’ye giden iskeleye yürürdü.
Kadıköy sokaklarını anlatması için sözü tekrar Atılgan’a bırakalım: “Kahvaltıdan sonra günün ilk cigarasının keyfini yaşayıp evden çıkarım, iskeleye değin on-on beş dakika süren yolu Mühürdar Caddesi’nden yürürüm. Lodoslu sabahlarda kötü kötü kokar deniz.”
Atılgan böyle geçti gitti dünyamızdan geriye dünya derdi ve kitapları kaldı:
“Hepiniz rahat yaşayasınız, sevişesiniz, uyuyasınız diye dünyayı ben taşıyorum sırtımda sarsmadan.”