Telaşlı ve kalabalık bir Kadıköy gecesinde, işlek caddenin hemen yanıbaşında sakin bir sokaktaki, 3 katlı görkemli beyaz bir köşkteyiz. Saat 21.00. Tam olarak 48 kişiyiz. Ellerimizde birer harita var. İlgi alanımıza göre bu haritadaki işaretleri takip ederek, köşkün odalarını ziyaret edip, orada yaşananlara tanık oluyoruz. Bu gizemli yolculuk 1 saat sürüyor. Sonra hepimiz köşkün giriş salonunda toplanıyoruz tekrar, yazar/şair Sunay Akın’ın sesinden müzelerin belleğine dair bir söylev dinliyoruz.
DEDESİNİN KÖŞKÜNDE TİYATRO YAPIYOR
Evet burası Göztepe semti Dr. Zeki Zeren Sokak’taki, -namı diğer Zürafalı sokak- Oyuncak Müzesi. Bizler seyirciyiz, zira burada her Pazar ve pazartesi akşamı yeni nesil bir tiyatro temsili oluyor. ‘Mekan tiyatrosu’ denilen bu oyun sahneleme biçiminde, seyirci bizzat oyuna dahil olarak daha gerçekçi bir deneyim elde etme şansı buluyor.
Bahsi geçen oyunun adı ‘Helikon’. Yönetmeni ise Sunay Akın'ın oğlu, yazar/yönetmen Ali Ozan Akın. Yurtışında sinema okuduğu zamanlarda, 2012 yılında bir gün 2011 yılında New York’da, İngiliz tiyatro topluluğu Punchdrunk’ın “Sleep No More’ adlı mekan tiyatrosu oyunundan çok etkilenmiş. Hatta tam 6 kez izlemiş oyunu. Bir gün böyle bir oyunu Türkiye’de de yapmayı aklından geçirmiş. Gel zaman git zaman sene olmuş 2018, Ali Ozan Akın’ın bu hayali gerçek olmuş.
Helikon oyunun, bir zamanlar ‘perili köşk’ denilen, Ali Ozan’ın da çocukluğunun geçtiği bu köşkte olmasının özel bir anlamı var elbette; “burası benim büyükbabam ve babaannemin konağı. Çocukluğum burada, bu bahçede oynayarak geçti. Babam, burada 2005 yılında İstanbul Oyuncak Müzesi’ni açtığında ben o sırada 16 yaşındaydım. Müzenin yapılış sürecine birebir tanıklık etmiştim. Çocukken oynadığım yerler birer birer oyuncaklarla dolu odalara, adeta tiyatro sahnelerine dönüşüyordu benim için. Bu beni büyülemişti.”
PERİLERDEN PERFORMANSLAR!
Bu köşkün çok eskilerde ‘perili’ diye anıldığını, o nedenle de bu mekana uygun bir oyun kurguladıklarını anımsatan Ali Ozan, köşkün şimdi de ‘ilham perileri’ne evsahipliği yaptığını anlatıyor; “Helikon, mitolojide sanat ve ışık Tanrısı Apollon'un yaşadığı dağın ismi. Apollon orada yalnız değil. Musalar denilen, Zeus'un 9 güzel kızı var. Bunlar sanatın 9 farklı disiplinini temsil ediyorlar. Bu i̇lham perilerinin görevleri de şairlere, yazarlara ilham götürmek sanatçılara. Müze kelimesi de İngilizce ‘muse’den geliyor, ilham perisi demek. Biz de dedik ki madem bir müzeyi tiyatro sahnesine dönüştürüyoruz içerde ilham perileri olsun.”
Helikon oyununda, köşkün 9 odasının 8’inde bir ilham perisi var ve o perinin temsil ettiği sanat dalına dair 7 dakikalık bir performans yapıyor. Seyirci kimi zaman Dumlupınar deniz altısındaki gergin anlara tanıklık edecek, kimi zaman bir tren vagonunda yolculuğa çıkacak, yahut bir terzide bir aşkın doğuşuna şahit olacak… Geriye kalan 1 odada ne olduğunu ise, her gece 48 kişilik seyirci topluluğu arasından seçilen şanslı 6 seyirci görebiliyor!
SEYİRCİ AKTİF OLMALI
Her oyunda içeriye sadece 48 seyirci alabiliyor, köşkün sınırlı kapasitesi nedeniyle. Her bir izleyicinin her bir performansı izleme şansı olamayabiliyor. O nedenle çabuk karar verip mümkün olduğunca odalar arasında mobil olabilen seyirci daha verimli bir seyir zevkine ulaşmış oluyor. Bu noktada aslında izleyici de iş düşüyor. Ali Ozan Akın, oyunu izlemeye gelecek seyircilere “seyirci, bir odanın kapısında illa ben buraya gireceğim diye beklerse, ve o performans yeni başlamışsa 7 dakika bekleyeceği anlamına gelir. Beklerse toplamda daha az oyun görmüş olur. O nedenle Seyirciye düşen mümkün olduğunca fazla hareket etmek” çağrısını yapıyor.
HER SEYİRCİNİN DENEYİMİ FARKLI
Ali Ozan Akın’a “Neden helikon deneyimi” tanımını kullandıklarını soruyorum, şöyle yanıtlıyor; “Bu, interaktif bir tiyatro deneyimi. Oyunun içinde oluyorsunuz, klasik tiyatro formunun dışında bir oyun. Oyuncularla iletişime geçiyorsunuz. Aslında bir nevi seyirci de performansçı. Bir odadan diğerine geçmek seyircinin tercihi. O nedenle de sonunda her seyircinin deneyimi farklı oluyor. Ne yazık ki tiyatroya çok giden bir toplum değiliz. Gidenler de, yani tiyatro seyircimiz kalıplara maruz kalıyor. Burada çizginin dışında bir iş ile karşılaşacaklar. Bence bu oyun seyirciyi şaşırtacak ve heyecanlandıracak.”
MÜZEDE TİYATRO!
12’si oyuncu 28 kişilik ekip, haftada 2 gece, 48 kişilik seyirciye Helikon deneyiminde eşlik ediyor. Ali Ozan Akın ve Mehmet Erbil’in birlikte yazdığı oyunun koordinatörü Ege Ertez. Sahne tasarımını Ayhan Doğan, dekor ve kostüm tasarımını Başak Cankeş, ışık ve ses tasarımını Ali Ozan Akın yaptı. Sahne Amirinin Yasin Bardakçı olduğu oyunda, Buğra Agalday, Barkın Aydın, Kübra Balcan, Mehmet Erbil, İlkay Eren, Aycan Ersal, Ece Ertez, Uğurcan Günay, Onur Gürçay, Görkem Kasal, Yağız Şanal, Köksal Ünal ve Koray Can Yanaşık rol alıyor. Oyunun sahne asistanları ise Barış Akbaba, Agah Akbaş, Burcu Bilge, Emrecan Cömert, Samet Karahasanoğlu, Yaşarcan Kocaaslan, Bekir Öztürk, Eda Nur Pilav, Emre Tuğrul ve Melikcan Yenişen’den oluşuyor. Mihail Ceban’ın Koreograflığını yaptığı oyunun, görsel tasarım ve posterinde ise Berkay Dağlar’ın imzası var. DenizBank'ın katkılarıyla hazırlanan oyun, her Pazar ve Pazartesi günleri saat 21.00'de.