Yorumculuğunun yanı sıra şarkı yazarı kimliği ve özgün tarzıyla dikkat çeken Şenay Lambaoğlu’nun alternatif pop tarzındaki “Rüyalarıma Gir” adlı dördüncü stüdyo albümü Ada Müzik etiketi ile müzikseverlerle buluştu. Caz müziği ile diğer müzik tarzları arasında bir köprü kurmak istedik. Bu bakımdan da barışçıl ve köşeleri olmayan bir albüm bu’’ diyen Lambaoğlu ile 9 şarkılık albümü ve müziği, müzisyenliği konuştuk…
Uzun yıllara dayanan bir müzik yolculuğunun içindeyim. Gerek yorumcu olarak gerekse şarkı yazarı olarak müzikseverlerle ürettiklerimi paylaşmak ortak duygularda buluşmak birlikte gülüp ağlamak çok ama çok kıymetli benim için.
Müzik hayatımın tam ortasında nefes almamı sağlayan kendimi en iyi anlatabildiğim bir iletişim yöntemi. Müziğin olmadığı bir hayat nasıl bir şeydir bilmiyorum. Kendimi bildim bileli hep şarkı söyledim be şarkı söylemek istedim. Bir hayal gördüm ve hep peşinden gittin hiç bırakmadım. Hiçbir şey de şarkı söylerken ve müzik üretirken duyduğum haz kadar beni mutlu etmedi.
Asla pişman olmadım. Fakat orda bir yanlış anlama var. Müzik benim için bir meslek değil bir yaşam biçimi. Yaşam biçimim aynı zamanda mesleğim. Yani 7/24 yaptığım iş hayatımın içinde. Gereklilikleri, belirli disiplin anlayışları ile beraber sürekli kendimi besleyerek geliştirmek durumundayım. Hayata karşı duyarlılıklarımı olabildiğince hep yüksek tutmaya çalışıyorum.
Caz müziği ile tanışmam ortaokul yıllarına dayanıyor ve bu noktada çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Çünkü caz müziği diğer müzik tarzlarını da kucaklayan yoruma çok açık ve geniş bir özgürlük alanı veriyor gerek icra edene gerekse dinleyicilere. Performans anında her şey sadece ve sadece o ana özel. Hayat gibi tekrarı yok. Nasıl yorumladığınız size kalmış.
Türler arası bir yolculuğa çıkmak istedim ve bu yolculuğa dinleyenleri de davet ettim.
Son derece pozitif duygular barındıran hayata ve yaşamaya dair her şey var bu albümde.
Caz müziği ile diğer müzik tarzları arasında bir köprü kurmak istedik. Bu bakımdan da barışçıl ve köşeleri olmayan bir albümden bahsediyoruz.
Müziği bir şekilde tanımlamak, kategorize etmek benzer örneklerle karşılaştırmak gibi bir refleksimiz var maalesef. Ama ben şarkı yazarken bunu hiç hesaplamıyorum. Bir kurgu yok. İçimden nasıl geliyorsa hayal gücüm beni nereye sürüklüyorsa ben ordayım. Ve orda var etmeye çalışıyorum her şeyi. Bu bakımdan gerek hayatta gerekse müziğimde öncesinde yapılmışa alternatif durmak niyetindeyim. Kendi kalıplarından taşmak, yeniden tanımlamak, başka şeyler anlatmak istiyorum.
Caz müziğinin belirli alışkanlıkları, oturmuş bir tavrı ve gelenekleri var. Başka müzik türleriyle çok güzel buluşmalar içinde olabiliyor fakat gelinen noktada ortaya çıkan üretimin caz mı değil mi sorusu da gündeme gelebiliyor. İşte ben burada o kalıpları ve kaygıları bir tarafa bırakmak istedim. Dinleyici nasıl isterse nasıl düşünüyorsa odur...
Müzik kalplere dokunabilmeli. Duyguları harekete geçirmeli. Yaşadığını hissettirmeli kişiye. Ben samimiyetini paylaşmak istedim. Yaptığım her projede de bu samimiyeti korumak niyetindeyim.
Müziğin dili, dini, milliyeti yoktur. Kalpten kalbe ya ulaşır ya da ulaşmaz. Müziğin bu bakımda nerde yapıldığının çok önemi yok. Afrika’da da bu böyleydi Amerika’da da böyle. Dinleyicilerin sosyolojik açıdan tepkileri değişebiliyor ama güldüğümüzde de ağladığımızda da birbirimize benziyoruz.
Müzik yapmak, üretmek, anlatmak, paylaşmak konusunda daha fazlasına ihtiyacımız var. Sesimizi duyurmak için daha çok şey paylaşmak yalnız olmadığımızı da görmemiz açısından çok önemli.
Evet kabul ediyorum çok daha zor ama imkansız değil. Yaşadığımız coğrafyaya biçilmiş bir kader var ve bu kaderi değiştirmek üreten, düşünen bir nesille değişebilir ancak.
Ben en başta kendimi değiştirmek ve geliştirmenin peşindeyim. Bunu yaparken yani içinde olduğum yolculuğun duraklarında varacağım yeri ben de merak ediyorum. Maceranın içinde olmak kaybolmak, aramak, bulmak, kaybetmek, tekrar yola çıkmak en büyük hedefim.
Kadıköy dinleyicisi benim için hep çok özel olmuştur hep de öyle kalacak.
Sanata ve sanatçıya verdiği değer, gösterdiği ilgi ve saygı bana umut veriyor.İçinde olduğum bu yolculukta nefes aldığımı hissettiğim en güzel duraklardan biri Kadıköy ve Kadıköy insanı. Yaşattıkları tüm o güzel duygular için minnet borçluyum
Almanya’da Türkiye’ye müzik…
Almanya'nın Kiel şehrinde doğan sanatçı; ilk müzik çalışmalarına öğrenimini sürdürdüğü okul korosu ve okul orkestrasında başladı. Liseden sonra Pera Güzel Sanatlar Akademisinde Müzikal ve Drama eğitimi aldı. İstanbul Üniversitesi Avrupa Topluluğundan mezun olduktan sonra aynı yıllarda İstanbul'da birçok caz müzisyeni ile çalışma fırsatı buldu. 1997 yılında Boston'da Milli Bermeyo ile çalışma fırsatı buldu ve aynı dönemlerde Sheila Jordon'un Harward Üniversitesi'nde düzenlediği vokal workshop'una katıldı. İstanbul'a döndüğünde Randy Esen ile tanıştı ve caz vokal calışmalarına onunla devam etti. 1998 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik bölümüne girdi ve burada Yıldız Dağdelen’in şan öğrencisi oldu. Aynı Fakülte'de Ahmet Yürür, Şirin Pancaroğlu ve Alper Maral gibi değerli hocalarla çalışma fırsatı buldu. 2000 yılında Ukrayna'da Kiev kentinde İlyas Mirsayev'in caz albümü kayıtlarında ve konserlerinde yine aynı proje kapsamında yer aldı. 2002 yılında kurulan Beck's Big band pojesinde caz solisti olarak birçok konserde çok değerli müzisyenlerle çalıştı. Düzenlemelerini Ercüment Orkut'un yaptığı ilk solo albüm çalışmasının stüdyo kayıtlarını 2012 yılında tamamlayan sanatçı ilk solo albümünün kayıtlarında Davulda Ediz Hafızoğlu, Gitarda Cem Tuncer, Piyanoda Ercüment Orkut, Kontrbasda Kağan Yıldız, Bas Gitarda Eylem Pelit ve Saksafonda Yahya Dai ile çalıştı. Albüm, 2012 yılında Ada Müzik etiketi ile müzikseverlerin beğenisine sunuldu. 19.İstanbul Caz Festivalinde Fransız Trompetçi Mederic Collignon ile "İçimde Aşk Var" albüm projesi ile sahne aldı. 23.Akbank Caz Festivalinde yine aynı proje kapsamında "KAMPÜSTE CAZ" konserlerinde birçok üniversitede genç cazseverler ile buluştu. 2014 yılında 17. Uluslararası Caz Festivali kapsamında sahne aldı.
Sanatçının Zarf Tümleci adını verdiği ikinci albümü 2014 yılı Mayıs ayında DMC etiketiyle çıktı. Albüm kayıtlarında Barış Doğukan Yazıcı ve Utku Akyol trompette, Yahya Dai ve Engin Recepoğulları saksafonda, Cem Tuncer ve Cenk Erdoğan gitarda, Ercüment Orkut ve Can Çankaya piyanoda, Volkan Hürsever kontrabasta ve Ediz Hafızoğlu davulda Şenay Lambaoğlu ile birlikte çalıştılar. Şenay Lambaoğlu, 3. albümü Başka Türlü Bir Şey'i Sony Müzik etiketi ile 2015'in Aralık ayında müzikseverlerle buluşturdu. Albümde ; Farketmeden, Seni Düşünmek, Sensiz Olmaz, Uçurtma gibi efsane şarkıları yorumladı.