Atılan normalleşme adımları ile beraber pandemi yasaklarının çoğu kaldırıldı ancak canlı müzik için saat 24:00’a kadar izin veriliyor. Cumhurbaşkanı’nın “Müzikle ilgili sınırlamayı da daha ileri bir saat olan 24.00'e çekiyoruz. Kusura bakmasınlar gece kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yoktur" açıklaması tartışmalara sebep oldu. Sadece müzisyenleri değil, canlı müzik sektörünün tüm aktörlerini etkileyen bu karar, tepki toplamaya devam ediyor. Müzik sektörü çalışanları bu durumu Gazete Kadıköy için değerlendirdi.
“İDEOLOJİK VE DAYATMACI BİR TUTUM”
Grup Çamur’un solisti Murat Ak, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Müzik sektörü pandemiden en sert etkilenen meslek grupları arasında yer alıyor. Tamamen yok sayıldık ve görmezden gelindik maalesef. Bunun biraz da bilinçli yapılmış olduğunu düşünenlerdenim. Müzisyen, tonmaister, organizatör, mekân sahibi ve bu sektöre bağlı çalışmak durumunda olan birçok insan devlet tarafından kaderine terk edildi. Maddi manevi büyük yıkımlar yaşandı. Birçok müzisyen müzikten koptu. Birçok mekân kapandı. Hayatına son veren ve şu an aramızda olmayan müzisyen arkadaşlarımız var. On binlerce insanı barındıran bir sektör, adeta alay edilircesine ‘etrafı rahatsız etmek’ gibi bir söylem üzerinden normalleşmenin dışında bırakılıp saat sınırlamasına tabi tutuluyor. Bu durum müzik yasağının pandemiden bağımsız, keyfi bir uygulama olduğunu gösteriyor ve bize söylenecek pek fazla söz bırakmıyor aslında. Ülkenin seküler yaşam biçimini benimseyen kesimi, müzisyenler üzerinden hedef alınıyor ve cezalandırılıyor. Bunun ideolojik ve dayatmacı bir tutum olduğu ortada. Buna karşı sadece müzik, eğlence sektörü olarak değil toplumsal olarak bir tepki vermek gerektiğini düşünüyorum. Çünkü amaçlananın sadece bir meslek grubunu küçültmek ve baskılamak değil, tek tip bir yaşam tarzını ülkeye dayatabilmenin olabilirliğini sınamak olduğu kanaatindeyim.”
“EKONOMİK HASARLARI ONARMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”
Menajer ve organizatör olan Serkan Fidan, “Sadece müzisyenler değil, canlı müzik sektörünün tüm aktörleri ve onun alt yüklenicileri çok sert bir dönemden geçiyor. Evi, arabası, para eden gitarı, amfisi olanlar bunları satarak hayatlarına devam ettiler. Evini kapatıp ailesinin yanına dönmek zorunda kalanlar da var, gırtlağına kadar borca batanlarda. 20 yılı aşkın süredir müzik sektöründe, canlı müzik merkezli faaliyetlerde bulunuyorum. Kendimi bildim bileli memlekette hep bir şeyler oluyor ve bundan ilk ve en çok etkilenen canlı müzik sektörü oluyor. Ama ilk kez bu kadar uzun ve sert bir dönem yaşıyoruz. Bir şekilde yaşamaya devam ediyoruz tabii. Çünkü istisna bir kaç örneği bir kenara koyarsak, bu ülkede müzik para için yapılacak bir iş değil. O yüzden bizim sektörde insanlar işlerini tutkuyla yaparlar. Son 1,5 senede bizler hem işimizden hem de en büyük tutkumuzdan mahrum kaldık. Bu yüzden de pandemi sürecinin bizim sektörün üzerinde hem ekonomik hem de psikolojik bir hasarı var” dedi.
Fidan, “Son açıklanan genelge ile belli sınırlamalarla etkinlik yapılmasına izin verilmesi ile sanki sektörün sorunlarımızı çözüyormuş gibi bir hava verildi. Oysa normal zamanların 10-12 katı daha az seyirci alınan bir denklemde ekonomik yaraları sarmak mümkün değil. Bu son genelge ile konserleri yeniden yapılabiliyor olmak bize ekonomik değil, psikolojik olarak iyi gelecek. Maske ve mesafe kavramı hayatlarımızdan tamamen çıkmadan ekonomik hasarları onarmamız mümkün değil. 18 aydır hiç iş yapmayan insanlarız, bize ne olur ki? Bu aslında bizim değil de sizin sorun etmeniz gereken bir durum. Zira bu karar müzik sektörü için bir kısıtlamadan ziyade, yaşam tarzıyla ilgili bir müdahale. Bizim işimiz bu. Daha erken başlayıp, daha erken bitireceğiz. Asıl gece 12’den sonra sizin eğlenmenize izin verilmiyor. O yüzden en yüksek sesi sizin çıkarmanız gerekiyor” dedi.
“KONTROLLE DÜZELEBİLİR, YASAKLARLA DEĞİL”
Peyk grubunun üyelerinden Özgür Ulusoy, “Müzisyenler salgının başından bu yana en çok etkilenen kesimlerden biri. Eğer bir başka işiniz yoksa, yani sadece piyasada müzik yaparak para kazanıyorsanız bu süreçten sağ çıkma şansınız çok düşüktü. Nitekim birçok arkadaşımız evini bıraktı, çalgılarını sattı, ailesinin yanına taşınmak zorunda kaldı. Ancak şunu unutmamak lazım ki müzisyenler salgından önce de gitgide daralan bir piyasada neredeyse açlığa mahkum koşullarda çalışmaktaydı. Eğer bu salgın sayesinde bir takım kazanımlar konusunda ısrarcı olmayı bırakırsa, müzisyen arkadaşlarımızın durumu eskisinden daha kötü olacaktır” şeklinde konuştu.
Gece 12 yasağının düşünülmeden alınmış bir karar olduğunu söyleyen Ulusoy, “Bir Kadıköylü olarak gece yüksek ses ile ilgili ben de zaman zaman çok rahatsız oldum. Hatta ilgili mecralara şikâyette de bulundum ancak bu durum kontrolle düzenlenebilir, yasaklarla değil. Çünkü bu, insanların özgürlüğünü keyfi olarak kısıtlayan bir uygulama gibi görünüyor, amaç bu olmasa bile” ifadelerini kullanıyor.