Türk edebiyatının usta kalemlerinden, “Ben sana mecburum”, “Ayrılık Sevdaya Dâhil”, “Sen Benim Hiçbir Şeyimsin” gibi yüreğimize işleyen şiirleri ile tanıdığımız Attila İlhan, aramızdan ayrılışının 12. yılında Kadıköy Belediyesi ve Attila İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı iş birliğiyle düzenlenen özel bir geceyle anıldı. 11 Ekim Çarşamba günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen anma etkinliğine, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, İlhan’ın eski hayat arkadaşı Biket İlhan, Doç. Dr. Yunus Emre, Şair Baki Ayhan, usta yazar Selim İleri, Hakan Meriçliler, Tilbe Saran ve İlhan’ın yeğeni Kerem Alışık’ın yanı sıra birçok Kadıköylü katıldı. İlhan’ın katıldığı bir televizyon programının kaydıyla başlayan gece, konuşmaların ardından, Kerem Alışık, sanatçılar Hakan Meriçliler ve Tilbe Saran’ın Attila İlhan şiirlerinden okuduğu bir seçkiyle devam etti. Gece, solist Dilek Türkan’ın seslendirdiği İlhan şiirlerinden bestelenmiş şarkılar ile son buldu.
“EZBER BOZDU”
Anma etkinliğinde ilk konuşmayı şairin düşünsel ve siyasi yanını anlatmak için İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yunus Emre yaptı. “Hafta içi ve yorucu bir günün sonunda bu kadar insanın Attila İlhan’ı anmak için burada olması, Türkiye’den umutlu olmamız için bir neden gösteriyor” diyen Emre sözlerine, etkinliğin düzenlenmesinde katkıda bulunan Attila İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı’na ve Kadıköy Belediyesi’ne teşekkür ederek başladı. Attila İlhan’ın bir şair, senarist ve politika üzerine yazan biri olarak en önemli özelliğinin bu konulara meraklı herkesi çarpması ve ezber bozması olduğunu söyleyen Emre, İlhan’ın orijinal ve çarpıcı fikirleriyle insanları etkilediğini vurguladı. Emre, Attila İlhan’ı “özel bir dönemin bir sol aydını” olarak tanımlarken, Türkiye’de var olan sol akımın içinden doğmuş bir kişi olarak sol akıma köklü eleştiriler getirdiğini söyledi. Bir gün sol hareket Türkiye’de tekrar güçlenirse Attila İlhan’ın buradaki rolünün önemli olacağını vurgulayan Emre, İlhan’ın siyasi yaklaşımını şu sözlerle anlattı: “1929 sonrası temel mesele faşizm ve komünizm arasındaki ideolojik kamplaşma meselesiydi. O, ne faşizmin, ne de Sovyet komünizminin yanında yer aldı. Milli komünizm diye adlandırdığı bir başka akımdan bahsediyor İlhan. Bunun yanında bir önemli gayreti de Kemalizm ile bu akım arasındaki bağlara işaret etmek. Milliyetçiliği bir zorunluluk olarak gören İlhan, Türk aydınının 1960’dan sonra sol kemalizm diye tanımladığı düşünceyi kendi ifade gücüyle sık sık gündeme getirmiştir.”
“KENDİNE ÖZGÜ BİR ŞAİR…”
Gecede ikinci konuşmayı yapan Şair Baki Ayhan konuşmasında Attila İlhan’ın şair yönünü ele aldı. Nazım Hikmet’in ve Orhan Veli’nin de Türk şiirinde birçok devrim yaptığını söyleyen Ayhan, buna rağmen modern şiir deyince en önemli ismin Attila İlhan olduğunu belirtti. Ayhan, İlhan’ın şairin toplumsal anlamda söz sahibi olması gerektiğine inandığını söylerken, bu sebeple Garip Akımına ve İkinci Yenicilere ağır eleştiriler getirdiğini ifade etti. Attila İlhan’ın, Namık Kemal, Tevfik Fikret, Nazım Hikmet çizgisinin bir şairi olarak gördüğünü söyleyen Ayhan, onun Türkiye’nin ve dünyanın geçirdiği çalkantılı dönemleri kendisine dert edinen yüzeysel bakmayan entelektüel biri olduğunu dile getirdi. Attila İlhan şiirinin en temel iki özelliğinin sinematografik dili ve imgeselliği olduğunu vurgulayan Ayhan, İlhan’ın hiçbir imgeyi rastgele kullanmadığını ve kendine özgü bir şair olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırdı.
“ONUNLA ÇALIŞMAK BÜYÜK ŞANS”
Gecenin konuşmacılarından biri de Attila İlhan’ın eski hayat arkadaşı, aynı zamanda birçok dizi ve film projesinde birlikte çalıştığı Biket İlhan’dı. Attila İlhan’ın sinemacı kişiliği anlatmak üzere sahneye çıkan İlhan, Attila İlhan’ın sinemayla daha ilkokuldayken ilgilendiğini ve çok sevdiğini söylerken, sinemanın edebi formasyonu içinde çok büyük yeri olduğunu dile getirdi. Attila İlhan’ın romancılığından gelen alışkanlıkla, senaryolarında atmosferin bütün inceliklerini, karakterlerin çizgisini, hatta kameranın nerede duracağını, planların hangi ölçekte olması gerektiğine kadar her şeyi ayrıntılarıyla yazdığını söyleyen İlhan, onunla çalışmanın büyük bir şans olduğunu konuşması boyunca sık sık dillendirdi.
“SADECE ŞAİR DEĞİL”
Gecenin son konuşmacısıysa Attila İlhan’ın arkadaşı usta yazar Selim İleri’ydi. Attila İlhan’ın romancılığı üzerine konuşan İleri, sözlerine Attila İlhan ile ilgili bir hatırasını anlatarak başladı: “Attila İlhan’ın çok büyük bir hayranıydım ben. Bin bir güçlükle adresini bulup ona lise yıllarımda mektuplar yazdım. Yine çok büyük hayranı olduğum kız kardeşi Çolpan İlhan’a da… Sevgili Çolpan İlhan mektubuma bir imzalı fotoğraf ile geri döndü. Ama Attila İlhan’dan bir mektup geldi. O heyecanla 2 “t” yerine 2 “l” ile yazmışım adını. ‘Beni çok seviyorsun ama bari adımı da doğru yazsan’ diye bir cevap gelmişti.” Attila İlhan’ın şairliliğiyle tanındığını fakat bunun dışında çağdaş edebiyatın en büyük romancılarından da biri olduğunu hatırlatan İleri, “ Getirdiği yenilikleri burada saymak mümkün değil” sözleriyle Attila İlhan’ın edebiyattaki devrimciliğine atıfta bulundu. Attila İlhan’ın romanlarındaki göndermelerinin zamanı aştığını söyleyen İleri, konuşmasını “Sanıyorum ki göndermeleri hep bugüneydi. Dünü anlatır gibi görünerek, hep bugüne, şimdiye, şimdiki sorunlarımıza bir açıklık getirmeye, bizi tartışmaya davet eden bir çaba içindeydi.” sözleriyle sürdürdü. Attila İlhan’ın çok yönlülüğüne vurgu yapan İleri, onun bir taraftan toplumsal yanı ağır basan romanlar yazarken, bir taraftan da bireysel sorunlara eğildiğini söyledi. Anma gecesinde sık sık duygusal anlar yaşayan İleri konuşmasını ona olan özlemini anlatan şu sözlerle bitirdi: Ben bugün buraya gelirken, hatta evde otururken, hatta ve hatta sahilde yürürken, hep o birlikte olduğumuz günleri düşünüyorum. Ve çok istiyorum tekrar bir yerde onları görmeyi.”