No Land yeni albümle geliyor

Çok dilli, çok sesli müzik grubu No Land bir yıllık aradan sonra müzikseverlerin karşısına çıkıyor

19 Aralık 2018 - 10:51

İsimleriyle ve müzikleriyle evrensel bir dil yakalamayı başaran No Land, Türk, Kürt, İranlı ve Azeri müzisyenlerin biraraya gelerek oluşturdukları bir müzik grubu. İlk olarak 2012 yılında tanıdık onları. Farklı kültürlerden gelen müzisyenler ilk albümleri “Aramızda”yı  2016 yılında çıkardılar. Geçtiğimiz yıl son konserlerini veren No Land dağıldı ama hasret kısa sürdü ve No Land yeni bir albümle yeniden müzikseverlerle buluşma kararı aldı. Grubun altı yıllık hikâyesini ve yeni albümlerini Hazal Akkerman ile konuştuk.

“BİRBİRİMİZİ ÖZLEDİK”

No Land’in kuruluş hikâyesinden başlayalım isterseniz, nasıl kuruldu grup?

Sahand Lesani ve Kamil Hajiyev İngilizce kursundan tanışıyorlardı. İkisi de Türkiye’de İngilizce kursuna gidiyordu. Birbirlerinin enstrüman çaldıklarını öğreniyorlar sonra da birlikte müzik yapmayı deniyorlar. Zamanla bu ikiliye Mehmet Akif eklendi. Sonrasında ben dahil oldum ve sırasıyla Çağatay, Can, Oğuzcan ve Yağız dahil oldu ekibe. Tabii birileri girip birileri çıktı bu süreçte. Ama ana kadro bu şekilde oluştu.

Bir ara dağıldınız, şimdi yeniden birliktesiniz. Neden yeniden biraraya geldiniz?

Grup dağılmadan önce ikinci albümümüzün parçaları hazırdı. Bir süre herkes kendini toparladı. Yeni parçaları kaydetme arzusu doğdu. Hali hazırda verilmiş bir emek vardı çünkü. İlk başta sadece albüm için biraraya gelme kararı aldık. Akabinde de birbirimizi ne kadar özlediğimizi fark edip, konserlere de devam etme duygusuna girdik. Biraz düşündük, taşındık. ‘Bu iş olur mu? Yürütebilir miyiz?’ diye çok konuştuk. Birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi bir kere daha anladık ve devam etme kararı aldık.

Türkiye’de çok fazla müzik grubu tanıdık, sonra bu gruplar dağıldı solo albüm çıkaranlar oldu. Grupla çalmak ya da söylemek zor mu? Ya da popüler olma kaygısı mı müzisyenlerin gruptan ayrılmasına neden oluyor?

Her grubun iç dinamikleri farklı. Diğer grupların kaygılarının ya da tahammülsüzlüklerinin olduğu noktayı biz bilemiyoruz. Biz sadece kendi dinamiklerimizi biliyoruz. Bizde her şey kolektif bir bilinçle yapılıyor. O yüzden başka gruplardan çok daha farklı bir dinamiğimiz olduğunu düşünüyoruz. Grupla olmak zor değil aslında. İnsanlar birbirlerine hayatı zorlaştırıyorlar, sonra da çıkıp ‘grup işi çok zor abi’ diyorlar. Grup işi zor değil, insan olabilmek, insan kalabilmek çok zor. Egoyu bırakmak lazım grup müziğine inanıyorsanız.

“KENDİ İÇİMİZDE GÖÇ EDİYORUZ”

No Land çok sesli bir grup aslında. İsmin nasıl ortaya çıktığını da merak edenler olacaktır.

No Land kendi içerisinde göç eden bir grup. Sadece grup üyelerinin bir şekilde göç edip buraya yerleşmesinden başka kendi ruh halleri içerisinde de göç eden müzisyenlerin çaldığı bir grup. Sahand grup isminin babası. Bir gün Kamil evden çıkmadan önce Kamil’e diyor ki “Buldum. No Land” sorgulanmadan kabul ediliyor isim. O kadar uygun ki bize. Biz kendimizi hali hazırda başka bir isim altında düşünemiyoruz. 

No Land adı itibariyle dinleyicide coğrafyalar üstü bir algı yaratıyor. Ama bir derdiniz de var sanırım?

Çok derdimiz var aslında. Sadece politik durumlar da değil bunlar. En büyük derdimiz hayatta kalmak. Şarkılarımızda da bunu yeterince belli etmeye çalışıyoruz. Bizi canlı ölümleri çok etkiliyor, patili, ayaklı fark etmez. Özellikle de ırklarından dolayı canlıların öldürülmesi, başka topraklara alınmaması bizi çok üzüyor. Bu dünya hepimizin. Şu göçmeni biz ülkemize almıyoruz tavrı ile kafemize kedi, köpek giremez tavrı arasında hiçbir fark yok. Ayaklı canlılar olarak istila ettik dünyayı. Ona ait olmayan kurallar koyup duruyoruz.

No Land’in bir başka özelliği de çok dilli olması. Çok kültürlülük müziğinizi nasıl etkiliyor?

Çok kültürlülük hali hazırda hepimizi çok etkileyen bir durum. Bebekken dinlediğimiz ninniler, duyduğumuz masallar farklı. Haliyle herkesin yaratıcılık sürecine dahil olduğu alan da farklı oluyor. Birbirimizi tamamlıyoruz, tamamladığımız için de çok mutluyuz. Çok kültürlü olmak hepimizin bir nevi besin kaynağı gibi. Birbirimizi besliyoruz, büyütüyoruz, geliştiriyoruz. Bu şekilde müziğimizin de büyüyüp, geliştiğine inanıyoruz.

YENİ ALBÜM GELİYOR

Şimdi yeni albümünüz çıkıyor. Nasıl bir şey bekliyor müzikseverleri?

Yeni albüm daha büyük bir sounda sahip. Dinleyicileri biraz daha farklı bir No Land albümü bekliyor bu sefer. Biz de heyecanlıyız. Daha Mix&mastering bitmedi. Ne çıkacağını biz de merakla bekliyoruz. Enstrümanlar aslında aynı. Biz değiştik aslına bakarsanız. Büyüdük ve algımız değişti. Yapmak istediğimiz müziğe doğru bir adım daha yaklaştık. Bu bir yol. Bu yolda önümüzde çeşitli engeller var, bunları aşıp o yolu yürümeye çalışıyoruz.

Şarkıların yazım ve bestelenme süreci kolektif bir şekilde mi yürüyor?

Şarkıların yazım süreci, zaman içerisinde değişkenlik göstermeye başladı. İlk albümümüzdeki şarkıların çoğu Kamil tarafından yazılmıştı, ikinci albümümüz daha kolektif bir çalışmanın ürünü olacak. Sahand’in ayrıca iki adet bestesi bulunuyor mesela. Düzenlemeler yine No Land’in. Geri kalanları kolektif olarak üretildi. Bir kişinin müzikal bir fikrini diğer arkadaşların özümsemesi ile başlayan ve kendi partilerini yazması ile devam eden bir süreç.

Kadıköy’de yaşıyorsunuz çoğunuz. Bu semtle nasıl bir ilişkiniz var?

Aslında Kadıköy’de yaşıyorduk çoğumuz. Bir kaçımız başka yere taşındı artık. Yine Kadıköy’de toplanıyoruz çoğunlukla. Ben doğma büyüme Kadıköylüyüm. Benim için anlamı çok farklı. Anılar birikiyor, çocukluktan kalan, değişen şeyler. Hüsranlar, mutluluklar. Bütün bir tarihim var Kadıköy sokaklarında. Ama sonradan İstanbul’a, Türkiye’ye gelen ekip arkadaşlarım genelde burayı daha bir kurtarılmış bölge olarak görüyorlar. Bu kurtarılmışlık durumunun da son yıllarına geldiğimizin farkındayız.


ARŞİV