PASO TİYATRO: ‘Ölürseniz geri dönmeyin!'

Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuvarı’ndan mezun genç tiyatrocuların kurduğu Paso Tiyatro, kendilerinin yazıp oynadığı ‘Dur Bi Dakka’ adlı komedi oyunlarıyla ustalardan ve tiyatroseverlerden tam not aldı.

05 Ocak 2012 - 11:52

Yıllardır Ziverbey’deki o güzel konakta yüzlerce tiyatro aşığı genci ağırlayan Müjdat Gezen Sanat Merkezi, sonunda yetiştirdiği öğrencilerin profesyonel bir tiyatro grubu kurmalarına da şahit oldu. Çoğunluğu MSM’den mezun ve Kadıköy’de yaşayan gençlerin oluşturduğu Paso Tiyatro, ilk oyunları “Dur Bi Dakka”yla adından söz ettirdi, bundan sonra da çok konuşulacağa benziyor. Oyunun yazarı Apo Kaya ve başrol oyuncusu Derya Karadaş’la bir zamanlar öğrencisi oldukları şimdiyse eğitmenlik yaptıkları Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde buluştuk, Paso Tiyatro’dan ve ilk oyunlarından konuştuk.

 
-İkiniz de Müjdat Gezen’in öğrencileriydiniz. Bu okulla ve Müjdat Hoca’yla hikâyeniz nasıl kesişti?
-Apo Kaya: Ben Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne 18 yaşında Diyarbakır’dan geldim. 1996 yılıydı. 2000’de mezun olduktan sonra Mustafa Alabora’ya asistanlık yaptım. Ardından, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde Oyunculuk dersleri vermeye başladım ve hala devam ediyorum. Derya’yla farklı bir projede karşılaştık. Ne kadar yetenekli olduğunu görüp bizim okula girmesini önerdim. Ve yıllar sonra ben bir tiyatro oyunu yazdım, Derya da başrolünde oynuyor. Ekibimizdeki arkadaşların büyük çoğunluğu bu okuldan yetişti. Yani bizi buluşturan nokta Müjdat Gezen.
-Derya Karadaş: 13 kişilik bir oyuncu kadromuz var. Apo’yla beraber 14 MSM’liyiz, iki arkadaşımızsa dışarıdan katıldılar. Hepimizin ortak noktası MSM ve Apo. Ben de Apo ile tanıştım, beni konservatuvara bulaştırdı, iyi de yaptı (gülüyor). Öncesinde amatör gruplarda oynuyordum zaten ama Apo’nun tavsiyesiyle profesyonel bir eğitim almaya karar verdim. Bana Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuvarı’nı önerdi, bu okula hazırladı, kazandım. Sonrasında eğitmenliğimi de yaptı. Mezuniyet oyunumu da çıkardı. Sonrasında da profesyonel hayatta ortak noktada buluştuk. Yazdı, yönetti biz de oynadık.
-Sen de MSM’de eğitmenlik yapıyorsun değil mi?
-Derya K.: 2007’de mezun oldum. Bir süre Müjdat Gezen’in asistanlığını yaptım, şimdi de bu okulda eğitmenlik yapıyorum.
-“Paso Tiyatro”nun anlamı nedir? “Sadece tiyatro” mu yoksa “öğrenci, genç tiyatrosu” anlamında mı paso?
-Apo K.: Böyle bir algı çıkıyorsa kabulümüzdür ama bizim söylemek istediğimiz “daima tiyatro”.
-Çoğunlukla genç tiyatroculardan oluşuyor değil mi Paso?
-Derya K.: Toplam 16 kişiyiz ve evet gençlerden, büyük çoğunluğu MSM Konservatuvarı’ndan mezun arkadaşlarımızdan oluşuyor. Ekipte eğitimsiz kimse yok.
-Bu yazdığın ilk oyun mu?
-Apo K.: Evet, yazdığım ilk oyun. Daha önce birkaç denemem olmuştu ama 2 perdelik böyle uzun bir oyun yazmamıştım. Sanırım bir birikimin sonucu böyle bir şey çıktı ortaya. İki yıl önce bir şey yazmayı düşünüp düşünmediğim sorulsa “Asla” derdim.
 
HAYATA ‘DUR Bİ DAKKA’
 
-“Dur Bi Dakka”dan bahsedelim mi biraz? Hakkındaki eleştiriler oldukça olumlu…
-Apo K.: “Dur Bi Dakka” fantastik bir komedi. Oyun öbür dünyada, Araf’ta başlıyor. Bir meleğin hatasıyla türkücü Salih ölür. Melekler bu hatalarını telafi etmek isterler ancak görürler ki, onu döverek öldüren mafya vücudunu da parçalayıp yok etmiştir. Melekler de türkücünün ruhunu başka bir bedene koymaya karar verirler. Bu beden, olayı gördüğü için mafya tarafından araçla ezilen ve bitkisel hayata giren görgü şahidinin bedeni olacaktır. Melekler böylece hatalarını telafi edeceklerdir. Ama acemi meleğimiz, türkücü Salih’in tüm hafızasını silmeyi unutur.
-Derya K.: Aslında bir sürprizimiz var. Bunu daha önce söylemiyorduk ama artık söylüyoruz. Görgü şahidinin adı Ayhan olduğu için erkek olduğu düşünülüyor ama aslında bir kadın! Yani türkücü Salih sosyetik bir kadının bedeninde dönüyor hayata. Hikâye o zaman başlıyor işte. Kadın uyandığında Salih olarak buluyor kendini ama Apo o kadar zekice yazmış ki oyunu, hormonlar devreye girince her şey daha bir karmaşıklaşıyor.
-Apo K.: Bize bu oyunun önermesini soruyorlar. Önermemiz şu: “Ölürseniz geri dönmeyin!” (gülüyor). Bu işin esprisi tabi. Aslında şu: iki farklı kimlikte, farklı kültürde hatta farklı cinsiyetteki insanlar aynı çatı altında birleştiğinde komik durumlar da ortaya çıkıyor. Türkiye’nin en güzel yanı da bu zaten.
 
‘MÜJDAT HOCA BİR DON KİŞOT’
 
-Seyirciden güzel tepkiler aldınız mı?
-Derya K.: Her oyun sonrası çok güzel tepkiler alıyoruz.İzleyenler bir daha izliyor.Yaşadıkları birçok sıkıntıdan bu oyun sayesinde sıyrıldıklarını söylüyorlar.
 
-Müjdat Gezen izledi mi oyunu?
-Derya K.: İzledi ve çok beğendi. Müjdat Hoca zaten bu okulu da tiyatroyu da öğrencilerine emanet etmek üzere açtı, mülkiyeti de kendisinde değildir, öğrencilerindedir zaten. Kendi öğrencilerinin elinin kalem tuttuğunu görmekten çok mutlu oldu. En büyük desteği de ondan alıyoruz.
-Apo K.: Türkiye’de tiyatro yapmak için çabalayan çok genç var. Sahne, kostüm bulmak, bunların hepsi büyük bir problem. Müjdat Hoca bizim sırtımızdaki tüm bu yükleri alıyor. Yeldeğirmenlerine karşı savaşan bir Don Kişot bence. Onun bizimle gurur duyduğu kadar biz de onunla gurur duyuyoruz.
-Derya K.: Aslında arkamızda koca koca isimler var; Müjdat Gezen, Savaş Dinçel, Mustafa Alabora… Mesela Mustafa Hoca, oyunu izledi ve finalde bizi ayakta alkışladı. Bizi çok onore etti.
 
Semra ÇELEBİ
Etiketler; paso tiyatro

ARŞİV