Kadıköy’ün güzide kitabevlerinden Penguen, 18 yıl önce ilk kurulduğu Bahariye’de yeniden okurlarıyla buluştu.
Gökçe UYGUN
Zarar ettiği için Kadıköy Çarşı’daki dükkânına geçen sene veda ederek müdavimlerini üzen kitapseverlerin gözde mekânı Penguen Kitabevi, iyi haberlerle döndü. Bundan 18 yıl önce Bahariye Caddesi üzerindeki Ünertan Pasajı'nda yer alan bir dükkânda kurulan kitabevi, aynı mekâna yeniden kavuştu.
Sorularımızı yanıtlayan Penguen Kitabevi ve İthaki Yayınlarının sahibi Ünal Koçak, “96 yılında üniversiteden bir arkadaşımla Bahariye’de açmıştık dükkânı. O zmaanlar bu civarda sadece birkaç kitabevi daha vardı. ‘Acaba ilk hangimiz kapanacağız’ diye düşünüyorduk hatta! Zamana göre fazla gibiydi bu rakam. Neyse ki kimse kapanmadı, şimdi 40’a yakın kitapçı var Kadıköy’de. Ancak Çarşı gibi kiraların yüksek olduğu yerlerde kitapçıların işi zor. Bakın Ada kapattı, Seyhan kapattı. Biz de kapatmak zorunda kalmıştık, zira ‘sadece kitap satan’ tek bizdik’’ anımsatmasını yapıyor. Aradan geçen süre zarfında Penguen müdavimlerinden çok sayıda üzüntü telefonu aldığını belirten Koçak, “Neredeyse her gün telefonum çalıyordu. ‘Keşke size daha fazla destek olsaydık’ diyenler oldu. Neyse sonra bir gün Ünertan Pasajı’ndaki ilk dükkânımızın sahibi aradı. Kiracısı çıkıyormuş, bizden de memnundu. ‘Tekrar siz gelin, burası yine kitapçı olsun’ dedi. Biz de ‘tamam’ dedik. Pasajın girişinde sinema var, üst katta da Ali Poyrazoğlu tiyatrosu. Biz de geldik, güzel bir kültür alanı oldu” diye konuşuyor.
PENGUEN’DE KİTAP SÖYLEŞİLERİ
Yeni dükkâna taşınma aşamasında da destek teklifi sunan çok sayıda müşteriye teşekkür eden Ünal Koçak, şunları söylüyor; “Çarşı’daki yer biraz ayakaltıydı. Gelip geçen girer içeri, her şeyi sorardı. Buraya eski müdavimlerimiz, arı kitap okuyucu gelir daha ziyade. Zaten Kadıköylü okur profili de böyledir. Bilinçli okurdur; kitabın detaylarını, hatta çevirmenini sorar. AVM okuru gibi değildir. . AVM’lerde, misal Ahmet Batman çok satıyorsa, Kadıköy’de Orhan Pamuk okunur.” Yeni Penguen’in bir kitap kulübü gibi olacağını, söyleşiler, imza günleri gibi etkinlikler düzenlemeyi hedeflediklerini müjdeleyen Koçak, sözlerine “Kadıköy gibi kitap açısında güçlü ve dinamik bir yapısı olan bir ilçede geniş çaplı bir kitap fuarı düzenlenmeli...” dileğiyle son veriyor.
“KİTAPSIZ GEZEGEN İSTEMEM”
Penguen Kitabevi’nde, müdavimlerinin aşina olduğu bir de isim var; Garip Günerhanal. 12 yıldır burada çalışan, kitapkurdu diye nitelenebilecek bir görevli olan Günerhanal ile kitap dünyasına dair birkaç kelam ettik;
-Bu işte sizi çeken ne?: İnsanlar! Bazıları yürüyen kütüphane gibi. Kitaplardan aldıkları, akıl süzgeçlerinden geçirdikleri bilgileri yeri gelince öyle bir paylaşıyor ki... Bunları internette bulamazsın.
-Kitap sevgisi nedir?: Yıllar önce çalıştığım ofise bir gün bir kitap satıcısı gelmişti. Çok tiyatral bir tarzı vardı. ‘Yeri gelir anamı babamı umursamam ama kitapları bir kenara atamam’ demişti. Abarttığını düşünmüştüm ama şimdi anlıyorum.
-Ya kitap olmasaydı?: Herhangi bir gezegende yeniden varolsam ve orada kitap yoksa, oranın yarısı yok demektir.
-Klasikler hep klasik mi?: Bazı yazarlar sonradan daha iyi anlaşılabilir oldu. Mesela Kafka’yı genç nesil daha iyi anlıyor. Onun açtığı kafayla başka klasikleri daha iyi seçebiliyorlar.
-Kişisel gelişim kitapları da kitap mı sizce?: Oku ama ne okursan oku, yeter ki oku.
-Nasıl okumalı? Okunacak kitap toplamda kaç sayfa olursa olsun giriş 50 sayfayla yapılmalı. Temel sağlam olsun ki sonrası kolay gitsin.
-Siz nasıl okursunuz? Özel bir zaman ve alan yaratırım. Her cümleye hakkını vererek okurum.
-Çok kitap var okunacak, zaman kısıtlı. Ne dersiniz? Şair ne demiş; ‘Bütün hikâyeler aynıdır, zaman, mekân ve insanlar değişir’. Bence aslında tüm kitaplar da aynıdır. Hep aynı kitabı okuyoruz. Bir sonraki için çok da acele etmeye gerek yok.
-Kitapları bir şeye benzetseniz, ne olurdu? : Kadıköy kadar büyük, çok dallı bir ağaç. Her yaprak bir kitap. Yapraklardaki damarlara girince de kitapların içine girmiş oluruz.