Bir gün bir adam, bir adaya aşık oldu ve aşkını bir kitaba döktü… Bahsettiğim kişi Robert Schild, bahsettiğim kitap da “Canlı Bir Etnografik Müze: Burgazadası”.
Robert Bey’i tanıtmakla başlayalım. Kendisi Avusturya asıllı, 1950 İstanbul doğumlu. Alman Lisesi’nin ardından İstanbul Üniversitesi’nin ardından Avusturya Linz üniversitelerinde eğitim alarak pazarlama doktorası yapmış. 1975-2015 arasında demir-çelik sektöründe çalışan Schild, edebiyatla bağını ise hiç koparmamış. Gençliğinden bu yana Türkiye, Almanya ve Avusturya gazete ve dergilerinde yüzlerce yazısı yayımlanan Schild, halen tiyatro eleştirmenliği yapıyor ve Şalom Gazetesi’nde yazıyor. İki evlat ve iki torun sahibi olan Schild’in farklı konular kaleme aldığı 4 kitabı bulunuyor. Bu da beşinci kitabı.
Adalı Yayınları’ndan çıkan kitap, “Ada’dan İnsan Manzaraları” alt başlığını taşıyor. Bu kitap, -yazar dahil- toplam 84 kişinin Burgazada’ya (eski adıyla Antigoni) olan aşkının satırlara dökülmesiyle oluşmuş. 2017 yılından bu yana dönüşümlü olarak İsrail (Tel Aviv), Avusturya (Viyana) ve Türkiye’de (Burgazada) yaşayan Türk Aşkenaz Cemaati üyesi bir Yahudi olan Schild, kitap fikrinin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor: “Buranın zengin etnisitesi yerleşir yerleşmez dikkatimi çekti, beni çok etkiledi. 2005 yılında belgeselci bir arkadaşımla ‘Yakın Ada, Uzak Ada – Burgazada’ belgeselini çektik. Bu çalışmamız büyük yankılar uyandırmıştı ve bana aynı konuya parmak basacak bir kitap hazırlamaya fikrini verdi.”
DAR ALANDAKİ ÇOK KÜLTÜRLÜLÜK
Kitapta bahsettiği üzere, adanın çok kültürlü yapısına vurgu yapan Robert Schild, adaya 35 yıl evvel taşındığında, orada on yıllardır yaşayan Keldaniler, Makedonlar, Katolik Ermeniler, Karay Yahudileri gibi Türkiye’de ne yazık ki artık pek az bulunan değişik etnik gruplardan kişiler olduğunu anlatıyor. 1.5 kilometre karelik Burgaz’ı -tıpkı kitabının başlığındaki gibi- ‘canlı bir etnografik müze’ olarak niteleyen Schild, bu küçücük alanda dört kilise, bir sinagog, bir cami ve bir cemevinin bulunması da ayrı bir “yegânelik” olarak tanımlıyor. Schild, şöyle devam ediyor: “Halen 20’yi aşkın değişik etnik ve dini gruptan insanlar yaşıyor ki, bunların çeşitliliği Osmanlı İmparatorluğu’nun adeta tortusu gibi günümüze kadar gelmiş. Bildiğim kadarıyla, büyük bir metropole bu denli yakın konumda olan ve böylesine farklı etnik bileşimler gösteren bir ada, yerkürenin hiçbir coğrafyasında yoktur. Ancak ne yazıktır ki gittikçe azalıyor ve tarihe karışmaya yüz tutuyor.”
Robert Schild, tam da bu nedenle, yok olmaya başlayan bu değişik etnisitedeki insanları kamuoyuna tanıtmak için bu kitabı kaleme almış. İçindeki Burgazadası aşkı için “bu aşk, anlatılamaz – hissedilmesi gerekir” diyen Schild, “Kitabı okursanız, söyleşi yaptığım 83 Burgazadalı’nın akşam işten dönüp iskelede vapurdan indikten sonra hissettikleri hafifliği, mutluluğu algılayabilirsiniz. Hele ‘Burgazadası Cumhuriyeti’nden söz ettiklerini okuduktan sonra, bu aşk, bir ‘yurt’ aşkıdır diyebiliriz, yakanıza yapışmış bir özlem ile birlikte!” ifadelerini kullanıyor. “Burgaz’da yaşamak veya yaşamış olmak, bir ayrıcalıktır. O’nu yazabilmek ise hizmetlerin en güzeli!” yorumunu yapan yazar, Enis Batur’un ‘yazgı’ olarak tanımladı adalılığı, “bir aidiyet ve ona bağlı olan bir tutku olarak…” olarak niteliyor.
Robert Schild’e göre İstanbul açıklarındaki 4 adadan sadece Burgaz Adası kısmen ayrıcalıklı bir yer sayılabilir. Ama o özellik de giderek azalıyor yazara göre; “Adanın gittikçe bir ‘gastronomi/meyhane adası’ olarak tanıtılmasıyla, oraya sadece tüketmek ve atık bırakmak için gelenlerin yıl be yıl çoğalmasıyla birlikte, gittikçe yok olmaya başlıyor, ne yazık ki…”